Qazi Muhammed-31 Mart 1947


31 Mart 1947 bir büyük Kürt lideri ve din alimi olan Gazi Muhammed'in şehadeti...
Bulunduğum yerde küçük bir anket yaptım ve hayret ki; Kürt gençlerin azımsanmayacak bir kısmı, Gazi Muhammed ve onun kurmuş olduğu Mahabad Kürt Cumhuriyeti'ni bilmiyor..
Biz de bu vesile ile hem Gazi Muhammed'e rahmet dilemek, hem de O'nun hakkında kısaca bilgi vermek istedik...

1900 yılında Mahabad'da dünyaya gelmiştir. Kendisine kadı denmesinin sebebi,  kazaî ve adlî yetkisi olan yani bugünkü hakim ve savcıların vazifelerine ve yetkilerine sahip olan ve dinî ve göreneksel kanunlara göre hüküm veren kimse demektir.

Mehabad'ın önde gelen ailelerinden biri olan Qazî Ali'nin oğlu olarak doğmuştur. Çocukluğunda Kutabhane denilen din okulunda okumuş ve babasından ve evde bulunan kitaplarından temel eğitimini almıştır. Mehabad Vakıflar Dairesi Müdürlüğünü yaptıktan sonra babasının yerine kadılığına atanmıştır.
Kendisi Kürtler arasında yaygın olan Nakşibendi tarikatına mensubdu. 



Qazi Muhammed , 22 Ocak 1946 tarihinde İran Mehabad , Çarçıra meydanında, mahşer günü gibi kalabalık bir ortamda Mehabad Kürt Cumhuriyetini ilan etmiştir. Bu olaydan tam 20 gün sonra, 11 Şubat 1946 tarihinde Kürdistan Milli Meclisi(KMM) toplantısında hükümeti teşkil etti.
Bir süre sonra basın yayın örgütlenmesi yapıldı ve 10 Ocak 1946'da yayın hayatına başlamış olan Kürdistan Dergisinin yayına devamına ve Kürdistan adlı resmî bir gazetenin çıkarılmasına karar verildi. Kürdistan Milli Meclisi, aldığı kararlar ile eğitim alanında iyileştirme kararı aldı ve genel ve zorunlu ilk öğretimi tesis eden yasalar çıkardı. Fakir ailelerin çocuklarına para yardımı, giyecek ve ders kitapları verildi. Kültürel çalışmaların önemini vurgulayan meclis, ilk olarak iki Kürt şairin, Hejar ile Hemen’in şiir kitaplarını devlet matbaasında bastırdı. Kısa bir süre içerisinde Kürt okulları kuruldu ve Kürtçe eğitime başlandı. Hawar ve Hilale adıyla iki yeni dergi yayınlandı. 10 Mart’ta ise Sovyetlerin göndermiş olduğu bir verici istasyonu ile Mehabad Radyosu yayın yapmaya başladı.

SSCB'ın İran'dan çekilmesiyle İran devleti yeniden eski işgal topraklara yönelir. 16 Kasım 1946'da saldırı ve talanların sonucunda Azerbaycan İran'a teslim olur.

İngiltere'nin desteğindeki İran, bütün gücüyle saldırır. SSCB söz verdiĝi silah sözünü yerine getirmeyince, tüm direniş yollarını deneyen cumhuriyet, Gazî Muhammed'in önerisiyle, halkın düşman katliamına uğramaması için düşmanla anlaşma/teslim kararı alır. Gazî Muhammed'in kardeşi Sadr Gazi, düşman güçlerinin Generali Humayuni'ye, Mahabad'ı barışçı yoldan teslim etmeye hazır olduklarını bildirir. Humayuni, kendisi şehre girerken, Barzanilerin orada bulunmaması şartıyla kabul eder.

General Mele Mustafa Barzani, Anlaşma kararıyla ilgili olarak cumhurbaşkanı Gazî Muhammed ile görüşür. Başkanı selamladıktan sonra kızgın bir şekilde: " Kararınıza çok teessüf ederim. Ben çok üzgünüm. Durumu gözden geçirerek kararınızı değiştirmenizi rica ediyorum. En doğru karar, İran ordusu ile savaşmaktır. İyi biliyorum ki, teslim olmanız halinde sizi idam edecekler. Şah'ın sözlerine inanıyorsanız hata yapıyorsunuz. Ona inanmayın." der. Cumhurbaşkanı, Barzani'ye cevaben : " Evet biliyorum, doğru söylüyorsun, ama artık geç. Kardeşim Sadr, Tahran'dan benim için söz aldı. Hiç kimseye zarar vermemek şartıyla teslim olmayı kabul ettik… Ben yalnızım ve kimsem yok." der.

Bunun üzerine derin hüzne garkolan General Barzani " Bizimle birlikte kal. Biz Barzaniler olarak tek ferdimiz kalıncaya kadar sana hizmet ederiz. Bir damla kanımız kalıncaya kadar seni koruruz. Sen herhangi bir kişi değilsin. Sen bir halkın önderisin. Eğer bizimle birlikte kalırsan dünya halkları Kürt halkının önderini koruduğunu öğrenmiş olur. Biz İran ordusuna vurmak için eğer Allah yardım ederse uygun bir fırsat kollarız. Eğer ölürsen kemiklerini saklarız." der.

Gazî Muhammed gözyaşlarını tutamayarak şöyle konuşur: " Kürt halkının kazanmasını ve istemlerini senin komutan altında elde etmesini diliyorum. Allah'a and ederek senin Kürdistan'ın kurtuluşu için savaşım vermeni öneriyorum." 

Kürt Cumhuriyeti'nin bayrağını Barzani'ye,"Alın, bunları size emanet olarak veriyorum" diyerek teslim eder. Vedalaşmadan önce General Mustafa Barzani'yi uzun uzadıya kucaklar. Ve General Barzani aldığı emir üzerine yüreği buruk, gözleri yaşlı bir şekilde peşmergeleriyle Mahabad'ın dışına çekilir.

Düşman kuvvetlerinin, General Barzani'nin Mahabad'ı terkinden emin olmak için gönderdiği öncü güçlerden sonra 17 Aralık 1946 yılında Mahabad'a girmesiyle, Kürt cumhuriyeti son bulur.

General Barzani'nin tüm ısrarlarına rağmen Mahabad'ı terketmeyen Gazî Muhammed ve hükümet üyeleri tutuklanarak yargılanırlar. Dört gün süren mahkemede Gazî Muhammed dört saatlik uzun bir konuşma yapar ancak mahkeme görevlileri bu konuşmayı birkaç satırla tutanaklara geçirirler.

İran Şahı verdiği sözünde durmamış ve Gazi Muhammed, Savunma Bakanı Seyfi Gazi ve kardeşi Sadri Gazi ile birlikte, cumhuriyetin ilan edildiği Çarçıra meydanında, 31 Mart 1947 tarihinde idam ettirdi. 


Qazî Muhammed'in idam sehpasında Kürt ulusuna yazdığı vasiyeti:
Bağışlayan ve Yüce Allah'ın adıyla,
Ey Kürt halkı!
Değerli kardeşlerim!
Zulüm ve baskı gören halkım!

Ben ömrümün son saatlerini yaşıyorum. Allah aşkına artık birbirinize düşmanlık etmeyin, sırt sırta verin, zorba düşmana ve zalimlere karşı durun. Kendinizi düşmana bedava satmayın.
Kürt halkının düşmanları çoktur, zorba ve acımasızdırlar. Her halkın, ulusun başarı sembolü, birliktir, işbirliği ve dayanışmadır. Birliğini sağlamayan, uyumu olmayan her halk, her zaman düşmanın baskısına maruz kalır, ezilir. Kürtlerin, yeryüzünde yaşayan öteki halklardan eksik bir yanı yoktur. Hatta siz yiğitliğinizle, fedakârlığınızla, baskıdan kurtulan halklardan daha ileridesiniz. Düşman, işinin gerektiği kadarıyla sizi ister ve işi bittikten sonra size hiç acımaz, sizi hiç affetmez. Düşmanlarının baskısından kurtulan halklar da sizin gibiydiler, ama onlar kurtuluş için birliklerini sağlamışlardı. Yeryüzündeki tüm halklar gibi artık siz de ezilmeyin. Birlik olursanız, birbirinizi kıskanmazsanız, kendinizi düşmana satmazsanız, siz de kurtulursunuz.
Kardeşlerim,
Artık düşmanlarınıza aldanmayın, Kürtlerin düşmanları hangi ulustan ve guruptan olurlarsa olsunlar, düşmanlarımızdırlar, merhametsizdirler, vicdansızdırlar, size acımazlar. Sizi birbirinize kırdırırlar, yalan dolanlarla, para-pulla sizi karşı karşıya getirirler. Kürt halkının düşmanları içinde en zalimi, en melunu, en Tanrı tanımazı, en acımasızı Acem (İran)'dır. (İran) Kürtlere yönelik her türlü suçu işlemekten geri kalmaz, tüm tarihi boyunca Kürtlere düşman olmuş, kin gütmüştür, gütmektedir. İsmail Ağa'yı (Simko), kardeşi Cevher Ağa'yı, Mengur'lu Hamza Ağa'yı ve daha nicelerini, Kuran'a yemin ederek kandırdılar, kalleşçe öldürdüler. Onlar, Acemlerin kendilerine iyi davranılacağına dair Kuran üzerine ettiği yemine safça inandılar. Bugüne kadar olan tarih boyunca hiç kimse, Acemlerin sözlerine sadık kaldıklarını, Kürtlere verdikleri sözü tutup vaatlerini yerine getirdiklerini görmemiştir. Küçük bir kardeşiniz olarak size diyorum ki, Allah aşkına, birbirinizi tutun, birbirinize destek olun. Emin olun ki, eğer Acem size bal veriyorsa mutlaka içine zehir katmıştır. Acemlerin yalan vaatlerine, sözlerine kanmayın, eğer Kurana bin kez el basıp söz verse de amacı sizi kandırmaktır, hile yapmaktır.
Ben ömrümün son saatlerini yaşıyorum. Diyorum ki size doğru yolu göstermek için elimden gelen her şeyi yaptım, canla başla mücadele ettim, bu uğurda gevşek davranmadım. Şimdi de size diyorum ki artık Acemlere inanmayın, onların Kuran'a el basarak verdikleri söze inanmayın. Size nasihat ediyorum ki yüce Allah aşkına vaatlere artık kanmayın. Çünkü onlar ne Allah'ı tanıyorlar, ne peygambere, ne kıyamet gününe, ne Allah huzurunda hesap vermeye inanıyorlar. Onların nezdinde, Müslüman da olsanız, Kürt olduğunuz için suçlusunuz, onların düşmanısınız, malınız onlara helaldir.
Benim verdiğim söz "Sizi kötü kalpli düşmanın eline bırakıp gitme" değildi. Ben geçmişimizi ve Acemlerin söz vererek, hileyle kandırıp yakaladığı, öldürdüğü büyüklerimizi çok düşündüm. Onlar her zaman aklımdaydılar ve ben hiç bir zaman Acemlere güvenmedim. Ama onlar buraya (Mahabad) dönmeden önce, yolladıkları mektuplarla, elçi olarak gönderdiği ünlü Kürt ve Farslarla, Acem devletinin, Şah'ın kendisinin kötü amaçları olmadığına, Kürdistan'da bir tek damla kan akıtmayacaklarına dair söz verdiler. Onların verdikleri sözün neticesini şimdi siz kendi gözlerinizle görüyorsunuz. Eğer aşiret reislerinin ihaneti olmasaydı, onlar kendilerini Acem hükümetine satmasaydılar, bunlar da bizim ve Cumhuriyetimizin başına gelmezdi.
Sizlere nasihatim, vasiyetim odur ki; çocuklarınızı okutun. Eğitim dışında, bizim diğer halklardan hiç bir eksiğimiz yoktur. Halklar kervanından kopmamak için okuyun, okumak düşmana karşı en etkili silahtır.
Emin olun, bilin ki, eğer uyumunuz, birliğiniz, eğitiminiz iyiyse, düşmana karşı zafer kazanırsınız. Benim, kardeşimin ve amcaoğullarımın öldürülmesi, gözünüzü korkutmasın. Amaçlarımıza ulaşana kadar daha bizim gibi birçok kişi, bu yolda öleceklerdir.
Eminim ki bizden sonra da başka kişiler riyakârca aldatılarak ortadan kaldırılacaktır.
Eminim ki bizden sonra birçok kişi, bizden yetenekli ve bilinçli de olsalar, Acemlerin kurduğu tuzağa düşecekler. Ama umut ederim ki bizim ölmemiz, bağrı yanık Kürtlere, ibret olur, ders alırlar.
Size bir diğer vasiyetim de şudur: Halkın mutluluğunu, iyiliğini isteyin. Halk sizin yardımcınız olursa, eminim ki siz de Allah'ın yardımıyla başarıya ulaşırsınız. "Sen niye başarıya ulaşamadın" diyebilirsiniz. Cevap olarak diyorum ki, "Vallahi ben başarılı oldum. Ben halkın ve vatanın uğruna malımı, canımı veriyorum. Bundan daha büyük bir başarı, nimet olur mu?" İnanın ki ben her zaman Allah'ın, onun resulü, halkım ve vatanın huzuruna yüz akıyla çıkacak bir ölümü istedim. Bu, benim için bir zaferdir.
Sevdiklerim,
Kürdistan tüm Kürtlerin evidir. Her evde, ev sakinlerine bildikleri iş verilir. Artık ötekilerin kıskanma hakkı yoktur. Kürdistan da böylesi bir evdir. Eğer siz birisinin bu evde çalışabileceğini biliyorsanız, bırakın çalışsın.
Onun işine taş koymak olmaz artık. Sizden birisinin omuzlarında büyük sorumluluklar olmasından, yerine getireceği, sorumluluk duyacağı bilinenlerin payına büyük işler düşmesinden ve onun da bu işleri yapmasından üzüntü duymak olmaz. Emin ol ki Kürt kardeşin kindar düşmandan daha iyidir. Eğer omuzlarımda büyük sorumluluk olmasaydı, ben bugün darağacı altında olmayacaktım. Birbirinize karşı tamahkar olmayın. Bizim emirlerimizi yerine getirmeyenler, sadece emirleri yerine getirmemekle kalmıyorlardı, bize tam bir düşman gibi davranıyorlardı. Şimdi onlar çocukları arasında ve derin uykudalar. Biz kendimizi halkın hizmetçisi olarak gördüğümüz için, halka hizmet ettiğimiz için darağacının altındayız ve ben son saatlerimi vasiyetimi yazarak geçiriyorum. Eğer omuzlarımda büyük bir sorumluluk olmasaydı, ben de çocuklarımın arasında, derin uykuda olurdum. Oysa ben şu anda ölümünden sonra yapmanız gerekenler konusunda nasihatlerimi yazıyorum. Ve eminim ki eğer sizden biri benim sorumluluğumu almış olsaydı, şimdi o darağacı altında olacaktı. Allah'ın rızasını almak için, halkının hizmetkârı olan bir Kürt olarak, omuzlarımdaki sorumluluk gereği aşağıdaki nasihatleri ediyorum. Umud ederim ki, şu andan itibaren dersler çıkarır, nasihatlerime uyarsınız, Allah'ın yardımıyla düşmana karşı zafer kazanırsınız.
1- Allah'a, peygambere (Allah'ın selamı üstüne olsun) ve Allah'ın yanında olan her şeye inanın, iman edin, dini vecibeleri yerine getirmede güçlü olun.
2- Aranızdaki birlik ve uyumu koruyun, birbirinize kötülük yapmayın, özellikle sorumluluk ve hizmet alanında tamahkâr olmayın.
3- Düşmanın sizi aldatmaması için, eğitim seviyenizi yükseltin.
4- Düşmana özellikle Aceme inanmayın. Çünkü Acem birkaç açıdan sizin düşmanınızdır. Dininizin, ülkenizin, halkınızın düşmanıdır. Tarih ispat etmiştir ki Kürtler aleyhine sürekli bahane aramıştır. En küçük suçlarda dahi Kürtleri öldürüyorlar, Kürtlere karşı her türlü suçu işlemekten geri kalmıyorlar.
5- Bu dünyada, birkaç günlük ve önemsiz bir bir yaşam uğruna kendinizi düşmana satmayın, çünkü düşman düşmandır, düşmana güvenilmez.
6- Birbirinize, siyasi, maddi, manevi ve namus alanlarında ihanet etmeyin. Çünkü hain, Allah'ın, insanların huzurunda suçludur, ihanet döner haini vurur.
7- Eğer sizden birisi, ihanet etmeden işini yapıyorsa, kendisine yardımcı olun, kıskançlık ve tamah için kendisine karşı durmayın, ya da Allah göstermesin onun hakkında yabancıların ajanı olmayın.
8- Bu vasiyetimde cami, hastane ve okullar hakkında yazdıklarımın yerine getirilmesini talep edin, bunlardan yararlanın.
9- Diğer halklar gibi baskı ve zulümden kurtulmak için mücadele etmekten geri durmayın. Dünya malı önemli değildir. Eğer vatanınız varsa, özgür ve serbestseniz, o zaman her şeyiniz var demektir, malınız, mülkünüz, devletiniz, ülkeniz, saygınlığınız da olacaktır.
10- Allah'a olan can borcu dışında, kimseye borcum olduğunu zannetmiyorum. Ama eğer az ya da çok, borçlu olduğum birisi çıkarsa, ben geriye çok mal-mülk bıraktım, gidip varislerimden borcunu istesin.
Birbirinizi tutmadığınız müddetçe başarılı olamazsınız. Birbirinize zulüm etmeyin. Çünkü Allah zalimleri çok erken yok eder. Zulüm ortadan kalkacak, bu Allah'ın sözüdür, Allah zalimden intikam alır. Bu sözleri kulağınıza küpe edeceğinizi umud ediyorum. Allah sizi düşmanlarınız karşısında zafere ulaştırsın. Sadi'nin buyurduğu gibi:
Amacımız nasihatti, yaptık.
Sizi Allah'a havale ettik, gidiyoruz.
Halkının ve vatanının hizmetçisi Qazî MIHEMED

Hiç yorum yok

Öne Çıkan Yayın

İBDA ve İBDA-C Nedir?

İBDA-C’nin daha iyi anlaşılması için İBDA'nın kısaca tarif ve izahını yapmak istiyoruz… Kumandanımız Salih Mirzabeyoğlu’nun "...

İzleyiciler

Popüler Yayınlar

Tema resimleri duncan1890 tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.