"İBDA Büyük Doğu'nun muradı ve maksadıdır!"


Böyle bir yazı inanın zûl geliyor insana...

Ama arada bir hâkikatleri haykırmak ve unutanlara, anlamayanlara, anlayamayanlara, anlamak istemeyenlere hatırlatmakta fayda var...

Neyi mi?

İbda'nın Büyük Doğu'nun muradı ve maksadı olduğu hakikatini...

Nerden mi gerekti?

Üç yıl önce yazılmış bir yazıyı birkaç gün önce görmem vesilesi ile...

İlk önce İbda Mimarı Salih Mirzabeyoğlu'nun Üstad'ın gözünden görelim;
“Fikir çilesinin müstesna genci...”
“Bize ağuşunu açmış, takdirkârıyım.”
“Elime bir genç geçti, pir geçti.”
Ve Rapor’larda, “Necip Fazıl ve Yeni Dostları” diyerek İbda Mimarı Salih Mirzabeyoğlu’na yer açmıştır. Necip Fazıl’ın, Akıncı Güç (1979) dergisini “Müjdelerin Müjdesi” diye karşılayışı ve “Işık” yazısını ve “İdeolocya Örgüsü”ne ek olarak “İslâm’ı yenilemek” yazısını “Akıncı Güç kadrosuna” ithafı ile İbda Mimarı'nı "Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşını gediğine koyacak" "genç" olduğunu cümle aleme ilân etmiştir...

İbda Mimarı Salih Mirzabeyoğlu'da Üstad'ın aradağı o "genç" olduğunu canı ile kanı ile ve fikirleri ile verdiği mücadele de göstermiştir. Tabii ki görene köre ne?
Birincisi ve en başta söyleyelim ki; İbda Mimarı'nın Üstad'ın açtığı "İslâm tefekkür mecarasını tıkayan" olarak vasfedilmesi, bunu yazan şahsın İbda ve Büyük Doğu ile ilgili asgâri bir bilgisinin dahi olmadığının isbatıdır...
Şunu açıkça ifâde edelim ki; İbda Mimarı Salih Mirzabeyoğlu olmasa idi belki de bugün dahi, Üstad'ın açtığı o "fikir mecrası"ndan bîhaber olacaktınız, olacaktık. Üstad Necip Fazıl şairlerden bir şair olarak anılacak ve O'nun "Mütefekkir yetiştiren Mütefekkir" kimliği hep saklı kalacaktı. Ve bu sebeble fikir mecrasından haberi olmayan sizler tıkanan birşeyden de bahsedemeyecektiniz...
Bugün hangi akl-ı evvel çıkıp da Eflatun'un Sokrat'ın açtığı "fikir mecarasını tıkadığını" iddia edebilir. Aksine Eflatun olmasa idi Sokrat'ı tanıyamayacak olan dünya, Salih Mirzabeyoğlu ve İbda olmasa idi Üstad Necip Fazıl ve Büyük Doğu'yu tanıyamayacaktı...
"Büyük Doğu Mimarından bize tevdi olunan mânânın özü şudur ki, Büyük Doğu'nun muradı ve maksadı, onun ancak İBDA buudunun görünüşünden tahkik edilebilir. İBDA, iç'e doğru olmak ve dış'a doğru oldurmak borcu altında, fikirde, ilimde, sanat ve aksiyonda, Büyük Doğu'nun fetih ve oluşl buududur; nakkaşlık mânâsı, madde planında da, genişliğine insan oluşunun en büyüğünü, devleti gözleyici." (İbda Diyalektiği, S. Mirzabeyoğlu, I. baskı, s:44)

İbda Mimarı Salih Mirzabeyoğlu her zerresi ile, canı ile, kanı ile Büyük Doğu'ya bağlıdır ve yaşayan Necip Fazıl'dır. İbda ise yürüyen Büyük Doğu. İbda ve Büyük Doğu birbirinin sebebi ve neticesidir.
İslâm’ı eşya ve hadiselere tatbik edebilmenin “nasıl”ı mütefekkir Necip Fazıl, bunun doğrulayıcılık ve intikal mihrakı olarak “niçin” i mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu’dur…

 Son tahlilde söylenmesi gereken şeyler önceden de birçok kişi tarafından söylendiği için fazla da söz israfı yapmamak iyidir. 
Bu tekneci arkadaşa son sözümüz;
Her ağaçtan hamur teknesi olmaz, her iyi hamur teknesinden de iyi ekmek çıkmaz. Mühim olan teknenin ve usta ellerin bir araya gelmesidir. Bu ikisi bir araya gelmediği sürece ekmek yediğini zannedersin, ta ki gerçek ekmeği yiyene kadar...
İşte biz o gerçek ekmeği yiyenler olarak sizin teknelerinizde yoğurulanları da doğal olarak beğenmiyoruz...

Hiç yorum yok

Öne Çıkan Yayın

İBDA ve İBDA-C Nedir?

İBDA-C’nin daha iyi anlaşılması için İBDA'nın kısaca tarif ve izahını yapmak istiyoruz… Kumandanımız Salih Mirzabeyoğlu’nun "...

İzleyiciler

Popüler Yayınlar

Tema resimleri duncan1890 tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.