YOLUMUZ
YOLUMUZ
· Rabbim, bize ne güzel bir
yol nasib ettin! Şöyle
bir yol: Efsanevî bir levha
halinde, sislere batmış bir dağbaşına doğru
ilerleyen kıvrım kıvrım bir patika örgüsü… Bu patika vaktiyle dünyanın en muazzam
caddesiymiş; sonra gelen bozmuş, giden harab etmiş, en son
gelenler ve gidenler de onu büsbütün
tıkayıp üstünden geçilmesin diye sivriliğine cam kırıklariyle döşemiş… Sislere batmış dağ
başında, insanoğluna yekpare ebedîlik ânını ve gerçek oluş saadetini tekeffül eden bir
saray var… Fakat bizim gözümüze böyle görünen saray, yolu cam
kırıklariyle döşeyenlerin
gözünde, dünya saadet ve nimetine, eşeklik hürriyet ve
meziyetine mâni bir zindandır. Onlar,
biz dünyaya bu zindanı musallat etmiyelim diye yolumuzu keserken, biz de dünyayı bu
felâketten kurtarmak için yolu o saraya doğru açmaya çalışıyoruz. Bu “yeni”lerin
en yenisine, ezel noktasını ebed noktasına iliştiren mutlak ve
nihaî “yeni” ye malik olduğumuz
halde, bu “yeni”nin mâziye ait bayat ve yanlış tatbikatından,
eski olmakla suçlandırılıyor ve
bu yüzden tek kelimesi dinlenmez “kokmuş kafalar” ve vahşi yobazlar telâkki ediliyoruz.
Halbuki bizi böyle telâkki edenler, sahte kemiyet
yeniliklerinin aldatıcı kabukları içinde
donmuş, mutlak ve şifasız
küfür yobazları… Donmuş kafa
asıl onlarınkidir; ve o kadar
kokmuşlardır ki, kokmuşluğu bile dondurmuşlar ve
tefehssühlerini konserve kutusunda
ebedîleştirmişlerdir. Bunların, gerçekten, ebedîleştirebildiği tek
şey, bizzat ve binnefs
kokmuşluktur.
· İşte bu yüzden,
kimsenin anlamadığı, kuş diline benzer bir muamma lisanı
konuşuyoruz. Bizi, ne bizden olduğunu
sananlar, ne de bizden olmayanlar anlayabiliyor. Bizi
anlayabilmek istidadı, ancak Allah ve
Resûlünün sırları yolunda kafasını berhava etmiş yüksek çile
ehli müslümanlardadır. Onların da
bu devirde sayısını tesbit edebilmek çok zor… Korkarız ki, “kaç kişisiniz?” diye
sorulsa “milyonları aşkınız!” diye cevab verildikten sonra
“öyleyse buyurun zehirle pişmiş aşı
yemeye!.” Der demez, tıpkı Hacı Bayram-ı Velî’nin müritleri
gibi birbuçuk kişiye
inmesinler!..
· İşte arkamızdaki bu
birbuçuk kişi, sivriliğine cam kırıklariyle döşeli yolda,
topuklarımızdan saçlarımıza kadar kan
içinde, ilerlemeye çalışıyoruz biz!. Yürünmez yolda, anlaşılmaz
dille, aşılmaz mânialara rağmen
mesafe aldığımızı görenler, bununla da kalmıyorlar! Dağların
ve kırların, köpek, çakal,
sırtlan, karga, fare, domuz, ne kadar mundar hayvanı varsa
üzerimize musallat ediyorlar! Ayrıca
kanunî yol bekçileri, ellerinde ceza makbuzları, memnu mıntıkalara girmiş olmanın
suçunu ha bire kaydedip duruyorlar. Bu kadariyle de dolmuyor çile… Arkamızdaki bir buçuk
kişinin çeyreği, bizden aldığı tefekkür dersini, davaya en zıt yollara saparak, bir nevi
istiklâl ilânına kadar gidiyor ve İslâm
cephesine âdetâ
“Tavâif-i Mülûk” manzarası veriyor ve
küfür ejderhası tarafından kolayca yutulmamıza çalışıyor, asıl bu manzara karşısında cam
kırıkları topuğumuzdan ciğerimize kadar batıyor, köpekler havlıyor, mukayyitler
yazıyor, dönekler çark ediyor; ve şu âna kadar
bahsettiğimiz en korkunç
zümre, bugün belki bütün
cihana hâkim Yahudiler ve Yahudilik müessiseleri, bütün şubeleriyle
perde arkasından bu vaziyete
bakıyor. Cam kırıklarını onlar döşetiyor, köpekleri onlar besliyor, mukayyitlere
onlar talimat veriyor ve dönekleri vasıtalı vasıtasız, onlar
idare ediyor.
· Ve biz her
şeye rağmen yüzbinleri aşan kadromuzla yürüyoruz; her
şeye rağmen yürüyoruz, yürüyeceğiz ve güzel
isimleri arasında “Galip” isminin sahibi Allah adına ve aşkına yürümekten
vazgeçmeyeceğiz!
·Rabbim, Rabbim; bize ne
güzel bir yol nasib ettin! Sırlarının ve nimetlerinin hazinesi
olan saraya, elbette ki, bundan
daha kolay şartlarla
gidilemezdi. Mademki zorluk
bu kadar müthiş o halde tam yolun
üzerindeyiz; ve mademki tam yolun üzerindeyiz, o halde yürüyeceğiz
ve erişeceğiz! Çünkü biz,
herhangi bedavacılık ve lüpçülükten uzak, senden, nimetinle
mütenasip ebedî devleti istiyoruz; o
halde her çileyi çekeceğiz ve sonunda –yalnız senin dilemen şartıyla-
bu devleti kazanacağız!
Mademki ıstırap bu kadar büyük, mazhariyet ve devlet de o nisbette azîm
olacaktır.
İDEOLOCYA ÖRGÜSÜ
NFK
Hiç yorum yok