Mulla Mücahit Muhammed Ömer


Afgan dağları bir mücahidi daha bağrına bastı...
Üsame'nin, Bilal'in kanları ile sulanan toprak Molla Ömer'i de kendine çekti...
"İnnâ lillahi ve innâ ileyhî racîûn"
Evet büyük mücahid, devlet adamı ve İslâm'ın izzet ve onurunu üzerinde en güzel şekilde taşıyan Molla Muhammed Ömer vefat etti. Afganistan İslâm Emirliği resmi yetkilileri de haberi doğruladılar.
Bizler daima O'nu; bir Müslümanı kafire teslim etmek zilletini yaşamaktansa, bütün dünyaya meydan okumayı tercih eden dirayetli Müslüman devlet adamı olarak bildik.
Sadece bu özelliği O'nu sevmemiz için yeter de artar bile..
Mekanın cennet olsun, Rabbim seni en güzel nimetler ile, Firdevs-i Âlâ ile mükafatlandırsın...
Afgan dağları, müchidler ve bütün dünya şahittir ki, Sen ömrünü cihad meydanlarında harcadın. Din-i Mübin-i İslâm'ın izzet ve onurunu hep yükseklere çıkardın. Rabbim de senin makamını alî eylesin....


(Hicri) 1375 yılında Kandaharda yapılan tarihi meclisin ve Müminlerin Emiri Molla Ömerin seçilişinin 19. yıldöneminin anısına
1. Bölüm
 
Islam Emirliğinin lideri Emirul Müminin Mücahit Mulla Muhammed Ömer'in biyografisi (Allah onu korusun).
 
Elhamdulillah, es-salatu ves-selamu ala rasulillah.
 
04.04.1996 tarihi müslüman halkımızın tarihinde yer alan çok mühim bir gündür. Nerdeyse 20 sene önce alimlerden, önde gidenlerden ve Afganistanın cihad liderlerinden oluşan 1500 kişi Mulla Mücahit Muhammed Ömeri Islam Emirliğinin lideri olarak onayladılar, ona beyat ettiler ve ona "Müminlerin Emiri" ünvanını verdiler.
Islam Emirliğinin resmi takviminde bu günün bu tarihi olaydan dolayı ayrı bir önemi vardır; Islam Emirliğinin Kültür Heyeti sonradan bu kutlu olayın hatırasına özel makaleler ve yazılar yayınlamıştır.
Çok sayıda arkadaşlarımızın, özellikle yazarların ve araştırma yapanların ısrarla Islam Emirliği liderinin geniş kapsamlı biyografisinin yayınlanmasını talep etmelerinden dolayı Islam Emirliğinin Kültür Heyeti bu tarihi olayın anısına ekselansları Müminlerin Emiri Mücahit Mulla Muhammed Ömerin (Allah onu korusun) geniş kapsamlı biyografisini yayınlamaya karar verdi. 
Birçok sahte yazarların, analistlerin ve önyargılı çevrelerin yanlış propagandasını önlemek ve hem yazarlara hemde sıradan insanlara net bir resim tasvir edebilmek için ekselansları Müminlerin Emirinin özgeçmisini aşağıdaki kategorilere göre düzenledik;
 
  • Doğumu ve ilk yılları
 
Mücahit Mulla Muhammed Ömerin babası Moulavi Gulam Nabi’dir, dedesi Moulavi Muhammed Rasul‘dur ve dedesinin babası Moulavi Baaz Muhammed’tir; Hicri 1339 (miladi 1960) senesinde Afganistanın Kandahar ilinde Şah-ı-Himmet şehrinde Khakrez ilçesinde dindar ve ilimli bir aileden doğmuştur. Babası Moulavi Gulam da Khakrez ilçesinde doğdu ve o bölgenin geleneksel dini kurumlarında ve çevresinde ilk eğitimini aldı. Insanları doğru akideye iletmek ve onları eğitmek için hiç usanmadan gösterdiği çabalarından dolayı halk arasında iyi bilinen ve saygıdeğer bir alimdi ve büyük bir şahsiyetti.
Mücahit Mulla Muhammed Ömerin doğumundan iki sene sonra Khakrez ilçesinden aynı ilde bulunan Dand ilçesindeki Noday köyüne göç etti ve orada kalarak yerli insanlara dini eğitim verdi. Hicri 1344, Miladi 1965 senesinde o bölgede vefat etti ve Kandahar şehrindeki Talibanin meşhur mezarlığında toprağa verildi.
Babasının ölümünden sonra Mücahit Mulla Muhammed Ömer 5 yaşındaydı ve ailesi ile birlikte Kandahar ilinde olan Dand ilçesinden Uruzgan ilinde olan Deh-Ravud ilçesine yerleşti ve orada hayatının ilk dönemini amcaları Moulavi Muhammed Enver ve Moulavi Muhammed Cumma’nin idaresinde geçirmeye başladi.
 
  • Ilk eğitimi
 
Mücahit Mulla Muhammed Ömer 8 yaşinda dini eğitim almak için Deh-Ravud ilçesinde olan Şar-i-Kohna bölgesinde birinci medreseye katıldı. Bu medreseyi amcası Moulavi Muhammed Cumma idare ediyordu ve Mücahit Mullah Muhammed Ömer ilk eğitimini ondan aldı.
Özellikle Moulavi Muhammed Enver olmak üzere, amcalarının ikisi de onun dini derslerinde ve eğitiminde cok önemli bir rol almışlardır.
Mücahit Mulla Muhammed Ömer bu medresede ilk ve orta eğitimini başarı ile tamamlamıştır. 18 yaşında iken daha yüksek dini eğitimi almaya baslamıştı ama 1978 senesinde vuku bulan hain komünistlerin darbesi yüzünden (eğitimini) tamamlayamadı.
 
  • Ailesi           
 
Mücahit Mulla Muhammed Ömer “Hotak” aşiretinden olan “Tomzi” kabilesindendir; bu aşiret Paştunların büyük kısmını içerir ve bu aşiretden  seçkin islami politikacılar ve islamın efsanevi şahsı “Hacı Mirwais Khan Hotak” gibi cihad kahramanları çıkmıştır.
Afganların kendisini saygıyla “Mirwais Nika” (Büyükbaba Mirwais) ünvani ile andıkları Büyük Gazi Hacı Mirwais Hotak (Allah ona rahmet eylesin) 1712 yılında Afganistanı Safevi Hanedanının zulmünden kurtarmıştı ve Afganlar için bağımsız bir Islam Devletinin temelini kurmuştu.
Mücahit Mulla Muhammed Ömerin ailesi alimler ve dini eğitim veren hocalar içermektedir. Onlar tüm hayatını Allah Azze ve Celle’nin kutsal dinine hizmet etmek, ilim öğrenmeye teşvik etmek ve müslüman halkını en güzel şekilde eğitmek için adamışlardı. Bu nedenle bölgelerinde manevi olarak (halk tarafından) son derece takdir ediliyorlardi ve halkın en asil ve en önemli şahsiyetleri olarak görülüyorlardi.
Mücahit Mulla Muhammed Ömerin manevi değeri bukadar yüksek olan ve ilim sahibi olan bir ailenin içinde dünyaya gelmesi ve onun iyi eğitilmiş patronlarının himayesinde yetişmis olması onu derinden etkiledi ve samimi bir mücahit olarak yetişmesini sağladı; Afgan halkını zulümden, fesattan ve haksızlıktan kurtaran ve sevidiğimiz anavatanımızı (Afganistanı) parçalanmaktan koruyan merhametli ve ihtiyatlı bir islami şahsiyet.  
Onun kardeşleri, amcalari ve ailesinin tüm fertleri hepsi mücahitlerdir ve ailesinden dört kişi sehit olarak canlarını Allah yolunda feda ettiler. Amerikanın 07.10.2001 tarihinde başlayan vahşi bombardımanında şehit olan ilk kişi Mücahit Mulla Muhammed Ömerin amcası Mulla Muhammed Hanafia’dır.

2. BÖLÜM
(Hicri) 1375 yılında Kandaharda yapılan tarihi meclisin ve Müminlerin Emiri Molla Ömerin seçilişinin 19. yıldöneminin anısına
2. Bölüm
Islam Emirliğinin lideri Emirul Müminin Mücahit Mulla Muhammed Ömer'in biyografisi (Allah onu korusun).
 
  • Cihad meydanında gösterdiği mücadele
 
Komünistlerin kanlı bir askeri darbe ile Afganistanın yönetimi ele geçirdiklerinde Mücahit Mulla Muhammed Ömer daha yirmili yaşlarındaydı. O dönemde Mücahit Mulla Muhammed Ömerin aynı diğer ögrenciler gibi eğitimini devam etmesi nerdeyse imkansızdı. Zira bu ateist komünistler tüm ülkedeki alimlere, Talibana, öğrencilere ve diğer okumuş yazmış müslümanlara karşıydılar. O dönemde Mücahit Mulla Muhammed Ömer yüksek eğitimini tamamlamaktan vazgeçmişti. Medereseden ayrıldı ve dini görevini yerine getirmek için cihad meydanına yöneldi.
Uruzgan ilindeki Deh-Ravud ilçesinde tanınmış olan “Harkat-i-Inqilaab-i-Islami” (Islami Devrim Hareketi) isimli bir cihad organizasyonunda cihadi mücadelesine başlamıştı. Bu ilçede belli bir süre geçirdikten sonra yiğit bir mücahit olduğundan dolayı itibar kazanmıştı ve ilçenin çeşitli bölgelerinde komünistlere karşı düzenlenen birkaç operasyonlarda etkin bir rol almıştı. Cihad meydanındaki bu itibarindan ve operasyonlardaki başarılarından dolayı çeşitli bölgerin ve gruplarin mücahitleri Deh-Ravud ilçesinde düşmana karşı geniş kapsamlı operasyonlar düzenleyebilmek için Mulla Ömerin kendilerine komutanlık yapmasına oybirliği ile razı oldular. Mulla Ömer gerçeklestirdiği son derece başarılı operasyonlarda birkaç kere yaralanmıştı. Üç seneden fazla süren bu dönemde bölgedeki mücahitleriyle beraber işgalci ruslara ve onların yerli kuklalarına karşı yapılan birçok çatışmalara katıldı.
Onun cephesinde bulunan arkadaşları ve komutanlar Mücahit Mulla Muhammed Ömerin genç olmasına rağmen hertürlü sorumluluğu ve görevi yerine getirebilecek kadar yetenekli olduğunu söylüyorlar; zira hem fiziksel olarak güçlüdür hemde potansiyel sahibidir.
Daha sonra 1983 yılında cihad faaliyetlerini daha iyi koordine edebilmek için mücahit arkadaşlarıyla beraber Kandahar ilindeki Maivand ilçesine geçti ve Rus işgalcilerine ve onların yerli kuklalarına karşı silahlı mücadelesine meşhur komutan Feyzullah Akhunzada’nın öncülüğünde devam etti. Komutan Feyzullah Akhunzada o dönemde iyi bilinen 7 cihad grubundan birisi olan “Harkat-i-Inqilab-i-Islami” (Islami Devrim Hareketi)nin üyesiydi. Bölgede düzenlenen birçok operasyonlarda komutanlık görevini başarıyla yerine getirmesiyle beraber farklı ve etkili askeri taktikler sergilemesinden dolayı o dönemdeki cihad gruplarının dikkatini çekmişti ve sonunda Moulavi Muhammed Nabi Muhammedi’nin önderliğinde olan “Islami Devrim Hareketi”nin aracılığıyla kendisine (Mulla Ömere) kalıcı olarak bir cihad cephesinin sorumluluğu verilmişti.
1983 yılından 1991 yılına kadar Mücahit Mulla Muhammed Ömer Kandahar ilindeki Maiwand, Zhari, Panjwai ve Dank bölgelerinde başarili operasyonlar gerçekleştirdi; bu bölgeler cihadın aktif merkezleriydi ve mücahitler hergün düşmana karşı yapılan çatışmalara katılıyorlardı. Aynı şekilde Mulla Ömer de Kabul-Kandahar-anayolunda, Şahr-ı-Safa bölgesinde ve Zabul ilindeki Qalat kentinde Rus işgalcilere karşı yapılan birkaç başarılı operasyonlara bizzat katılmıştı. Onun tercih ettiği silah “RPG-7” idi; bölgenin mücahitleri basitçe “roket” diyorlardı. Mulla Ömer bu silahın uzmanı olmuştu. Dile getirilmesi gereken şu ki: Komünistlere karşı yapılan bu cihadta savaşın en yogun olduğu bölgeler Kandahar ilindeki Maiwand Zhari ve Panjwai ilçeleridir. Bu bölgede hesap döndü ve Rusya yenilgiye uğradı ve geri çekildi. Kandahar-Herat-anayolunda okadar yüksek sayıda tanklar ve askeri araclar yakıp yıkıldı ki, düşmanlar kendilerini mücahitlerin saldırısına karşı korumak için yolun iki tarafına da bu kırık döküklerden bir duvar dikmişlerdi.
Mücahit Mulla Muhammed Ömer Ruslara karşı düzenlenen çatışmalı operasyonlarda dört kere yaralanmıştı ve operasyonun birinde sağ gözünü kaybetmişti.
Mücahit Mulla Muhammed Ömer Rus işgalcilerine ve onların hem Kandaharda hemde komşu illerde bulunan komünist kuklalarına karşı düzenlenen birçok operasyonlarda çok önemli bir rol alan, seçkin ve meşhur bir komutan olarak bilinirdi. Aşağıdaki satırlarda mücahit arkadaşlarının Rus işgalcilerine karşı yaptıkları eylemlerden bahsedeceğiz.
  1. Kandahar ilinde “Budwan üssü” olarak bilinen düşmana ait kuvvetli bir üs vardi. Düşmanlar bu üsse yakin olan bir yerde askeri bir tank yerleştirmişlerdi. Bu da mücahitler için çok büyük bir engel oluyordu çünkü bu tank her önüne geleni kolayca hedef alip ateş edebiliyordu. Mücahitler bu tankı tahrip etmek için ellerinden geleni yaptılar ama başarılı olamadılar. Sonunda Mücahit Mulla Muhammed Ömeri Sang-ı-Hisar bölgesinden yardima çağırdılar. Mulla Ömer Budwan üssünün önündeki bu tankı RPG-roketatarıyla vurdu ve tahrip etti. Bu da o anda mücahitler için muazzam bir başarıydı.
  2. Kandaharda “Mahalla-Jaat” bölgesinde Ruslara karşi yapılan bu kutsal cihad esnasında Şehit Mulla Ubeydulla Akhund’un düşmana karşı düzenlediği bir çatısmaya Mücahit Mulla Muhammed Ömer de katılmıştı. Şehit Mulla Ubeydulla Akhund Amerikan işgalinden sonra Islam Emirliğinin Savunma Başkanı ve Müminlerin Emirinin millet vekili olarak görevlendirilmişti. Çok sayıda düşmana ait tanklar ve diğer askeri araçlar bunların ikisi tarafından imha edilmişti. Ertesi gün gelen seyirciler şaşkınlık içinde kaldılar ve düşmanın defedilmiş olduğuna inanamadılar. Onlar düşmanların çok sayıda araçlarının yanmış olmasına ve sağ kalanların ise önceki üslerine geri çekilmiş olmasına rağmen hala mevcut olduklarını sanıyorlardı.
  3. Zhari ilçesindeki Sang-ı-Hisaar bölgesinde Rus tanklarından oluşan bir konvoy Kandahar-Herat-anayolundan geçiyordu. Sonradan Afganistan Islam Emirliğinin milletvekili olarak görev alan Mulla Biradar Akhund Mücahit Mulla Muhammed Ömere katıldı ve yanlarında sadece dört tane RPG-mermisi vardi. Hiç çekinmeden konvoya saldırdılar ve bu mermilerle dört tane askeri tankını imha ettiler.
  4. Bu kutsal cihad devrinde Mücahit Mulla Muhammed Ömerin yakin arkadaşı olan Mulla Biradar Akhund’un dediğine göre Mulla Ömer okadar cok Rus tankı imha etmiş ki, arkadaşları imha edilen tankların sayısını kesin olarak bilmiyorlar.
1992 yılında komünist rejimin yıkılmasından sonra tüm ülkede mezhep savaşı ortaya çıkmaya başladı. Tüm dürüst mücahitlerin yaptığı gibi Mücahit Mulla Muhammed Ömer de silahını indirdi ve ardından Kandahar ilindeki Maiwand ilçesindeki Sang-ı-Hisaar bölgesindeki Ghishaan köyünde “Hacı Ibrahim” Camisinin yanında bir medrese kurdu ve oraya yerleşti. 14 sene süren ve zorluklarla dolu olan bir mücadeleden sonra birkaç mücahit arkadaşlarıyla birlikte tamamlayamadan bıraktığı dini eğitimine tekrar başladı.
O dönemde tüm ülkeyi, başkent Kabulu dahil, kanlı bir mezhep savaşı sarmıştı. Bazı hizip önderleri sadece kendi çıkarlarının uğruna Ruslara karşı yapılan bu kutsal cihadın hedeflerini çiğneyip geçtiler ve Islamı korumak için ve sevdikleri anavatanlarında bağımsız bir Islam Devleti kurmak için canlarını feda eden birbuçuk milyon Afgan şehitlerinin arzusuna aşağılama ile karşılık verdiler.     
 
  • Kargaşaya karşı direnmesi ve Islam Emirliğini kurması                    
 
Ülkemizdeki tüm mücahid halkının uzun zamandır beklediği arzusunu yerine getirmek için Islam nizamını kurmak yerine mezhep savaşı çıktı. Doğrusu, mücahitler zayiflamışlardı ve önceden planlanmış olan bu komplonun yüzünden kenara itilmişlerdi. Malesef bazı eski cihad komutanları yargılanması gereken birkaç tanınmış komünist şahıslarını barındırmışlardı. Bunun üzerine diğer hizip önderlerinden bazıları iyice düzenlenmiş bir sekilde halkı ve ülkeyi yağmalamaya başlamışlardı.
Böylece tüm ülke ve tüm halk Afganların tarih boyunca hiç görmediği bir kargaşaya ve kanunsuzluğa batmıştı. Tüm müslümanların hayatı, namusu ve malı tehlike altındaydı. Kibirli, inatçı ve vahşi savaş önderleri ülkenin anayollarında ve geçitlerinde kendi kafalarına göre bariylerler dikmişlerdi ve kontrol noktaları açmışlardı. Mesele sadece bunların bizim fakir halkımızdan yüklü miktarda para istemeleriyle bitmiyordu; bu bariyerlerde zaten yeterince zulüm görmüş halkımızın namusu ve iffeti de tehlike altındaydı. Tarihimizde eşi benzeri görülmemiş bu savaş önderleri ülkemizin mal varlığını, kutsal cihadimizin başarılarını, hatta ormanlarımızı ve doğal ve mineral kaynaklarımızı acımasızca sömürdüler. Ruslara karşı 14 sene boyunca sürdürdüğümüz cihadın meyveleri tehlikeye girdiği gibi sıradan halkın günlük hayatı da aynı şekilde tehlike altındaydı.
Tüm ülkede yaygın olan kaos ve kargaşadan dolayı fesat, cinayetler, yağmalamalar, hırsızlıklar, zulüm, barbarlık ve müslüman halkin durmadan cektiği sıkıntılar gün geçtikçe artıyordu. Afgan müslüman halkının refahı, hürreyiti ve şerefi için savaşmış olan samimi mücahitler bu duruma derinden üzülmüşlerdi.   
Mücahit arkadaşlarıyla birlikte Kandaharda Maiwand ilçesinde kalan Mücahit Mulla Muhammed Ömer de diğer samimi mücahitler gibi bu durumdan çok rahatsızdı. Kandahar-Herat-anayolunda dikilmiş olan bariyerleri ve zavallı yolcuların, kadınların ve aksakallı yaşlıların nasıl zulme uğradıklarını, rezil olduklarını ve hatta gündüz vaktinde bu insafsız savaşçılar tarafından öldürüldüklerini görmüştü. Dile getirilmesi gereken bir mesele de şudur: Yasadışı bariyerlerin ve kontrol noktalarının sayısı okadar artmıştı ki Heratdan Kandaharda bulunan Boldak kentine mallarını getirmek isteyen tacirler bariyerdeki kontrolcülerin bitmeyen sorularından dolayı mallarını Maivandta indiriyorlardı. Ve ardından dayanılmaz sıkıntılar çekerek mallarını tanınmamış çöl yollarından hedeflerine götürüyorlardı.   
Mücahit Mulla Muhammed Ömer ve arkadaşları Kandaharda yaygın olan bu durumun ve bu cani savaşçıların şehirin her köşesine kadar dağıldıklarının farkındaydılar. Hem devletin hemde şahısların malvarlıklarını sürekli gaspedip aşırı yüksek bir fiyata satıyorlardı. Devletin arazilerine kendi şahsi pazarlarını kuruyorlardı. Dahası, bunlar en ufak meselelerden dolayı kendi aralarında savaşıp duruyorlardı ve bu da sıradan halk için büyük bir sıkıntıya sebep oluyordu.
Ülkemizdeki çaresiz ve mazlum halkın çektiği bu bitmeyen sıkıntılardan dolayı hakiki ve samimi mücahitler mecburen tekrar biraraya geldiler ve müslümanların canlarını, ırzlarını ve mallarını koruyabilmek için bir çözüm aradılar. Mücahitler kendi aralarında görüşmeye ve danışmaya başladılar.
Mücahit Mulla Muhammed Ömer ve arkadaşları ilk toplantılarını Kandahar ilindeki Panjwai ilçesindeki Zangawat bölgesinde düzenlediler ve bu toplantıya bölgenin tanınmış ve güvenilir alimleri de katıldılar. Alimlerin bu toplantısını Ruslara karşı yapılan kutsal cihad esnasında Kandaharda mücahitlerin şeri kadısı olan Moulavi Said Muhammed yönetiyordu (Moulavi ‘Pasanai Sahib’ olarak biliniyordu). Kendisi Mücahit Mulla Muhammed Ömere ayağa kalkmasını ve bu kargaşaya karşı direnmesini buyurdu ve hepsinin (tüm alimlerin) ona destek verdiğini söyledi. Bu toplantı Islami Hareketinin ilk toplantısıydı ve Mücahit Mulla Muhammed Ömer kargşaya ve fesada karşı sürdürdüğü mücadelesinin temelini 24/25.06-1994 tarihinde kurmuştu (Hicri 15 Muharrem 1415).
Ve “Islam Hareketi” kargaşaya ve fesada karşı mücadelesini Mücahit Mulla Muhammed Ömerin önderliğinde başlattı. Hakiki ve samimi mücahitler ve sıradan olan halk bundan son derece memnun oldular. Önce Kandaharı ve ardından Afganistanın diğer büyük şehirlerini bu fesatçı ve hain savaşçılardan kurtardılar. “Taliban Islam Hareketi” Afganistanın büyük kismini ele geçirdikten sonra Afgan alimleri Kandaharda 04.04.1996 yılında (Hicri 15 Zulkade 1416) bir toplantı düzenlediler. Bu toplantıya 1500den fazla alim katıldı. Hepsi Mücahit Mulla Muhammed Ömerin önderliğini onayladılar ve “Emirul-Muminin” (Müminlerin Emiri) ünvanını ona verdiler. 27.09.1996 tarihinde Afganistanın başkenti olan Kabul de Islam Emirliğinin kontrolü altına girdi ve sonradan Islam Emirliğinin egemenliği sevdiğimiz anavatanımız olan Afganıstanın yüzde doksanbeşine kadar yayıldı; tüm merkez ve kuzey bölgeleri dahil.
Afganistan Islam Emirliği Mücahit Mulla Muhammed Ömerin önderliğinde şeriatın yüce kurallarına ve prensiplerine dayanan Islam nizamını kurdu. Uzun bir sürenin ardından dünya tekrardan Islam Devletinin pratik bir modeline şahit oldu. Islam Emirliği ülkeyi parçalanmaktan korudu ve asi savaşçıların silahlarını ellerinden aldı. Sonuç olarak ülke yeniden yapılmaya başladı ve tüm dünyanın, NATO dahil, ulaşılmaz zannettikleri istikrara ve örnek alınabilecek bir huzura kavuştu. Ama (işte burda büyük bir AMA var) bu dünyanın kibirli ve kafir güçleri kurulmuş olan Şeriat sistemini kabullenemediler ve bu onların gözlerinde bir diken olmuştu. Bu yüzden bize karşı düşmanca tavırlar aldılar ve düşman gibi davrandılar. Bu sistemi devirmek için ellerinden geldiği kadar çürük bahaneler bulmaya ve üretmeye çalıştılar ve sonunda bize karşı ortak askeri saldırılar düzenlemeye başladılar.      

Etkileyici kişiliği

Önder bir şahıs olarak, Mulla Muhammed Ömer ‘ Mücahit’ in etkileyici ve özgün bir kişiliği vardır. Yüksek rütbeli memurların ve liderlerin aksine gösteriş yapmak ve övünmek istemez. Gerekmedikçe konuşmaya hevesli ve istekli değildir. Ve gerekirse sözcükleri ve cümleleri keskin, derin ve mantıklıdır. Örneğin, Amerikan işgalinden önceki günlerde İslam Emirliği’ni defetmek ve mücahitlerin moralini bozmak için geniş çaplı bir propaganda başlatılmıştı. Amerikalılar her yolu denemiş ve medya kuruluşları, radyo istasyonları ve popüler televizyon kanalları, kendilerini Amerikan’ın kin dolu hedeflerine adamıştı. Fakat tüm bu sinsi çaba ve propagandaların aksine, kendi sade, makul ama kendine güvenen hali ve sesiyle şu mesajı yayınladı:
‘’Allahu Ekber. Amerika ya da küçük bir karınca olsun, Allah için fark etmez. Amerika ve yandaşları şunu dikkatlice dinlesinler ki, İslam Emirliği Roma’ya sığınan Afganistan’ın eski hükümdarı Kral Zahir Şah olayında olduğu gibi Emiri (lideri) ülkeden kaçan daha önceki rejimler gibi değildir ve askerlerim de size teslim olacak değildir. Şunu hatırlamanız gerekir ki bunlar iyi organize edilmiş cihat cepheleridir. Eğer ülkenin başkenti ve diğer şehirleri elinize geçecek olsa, İslam devleti yıkılmış olsa, Mücahitler teslim olmak yerine kırsal bölgelere yayılacak ve dağlara çıkacaklardır. O zaman ne yapacaksınız? Çaresizce yakalanacak ve Ruslar gibi her yerde öldürüleceksiniz.
Şunu anlamanız gerekir ki, kargaşa çıkarmak çok kolaydır fakat bunu gidermek ve kanunları tekrar uygulamaya geçirmek ve düzen kurmak çok büyük ve zor bir iştir. Ölüm kaçınılmazdır ve yaşayan her canlı bir gün ölecektir. Amerikalıları destekleyerek imansız ve onursuz bir şekilde ölmek yerine, İslam’a hizmet ederken imanlı ve şerefli bir şekilde ölmek daha iyi değil midir?’’
Bazı insanlar Mulla Muhammed Ömer ‘Mücahit’in sağlam bir iman, samimiyet ve sadakatle dolu bu ifadelerini anlamamış olabilirler ancak, bu tek taraflı savaş başlayalı neredeyse on dört yıl geçti ve Amerika süper gücü, NATO ittifakı ve diğer ittifak güçleri Molla Muhammed Ömer ‘Mücahit’in elleri boş ama fedakâr ve kararlı mücahitleri tarafından yenilgiye uğramanın eşiğindeler. Bu beyler asıl şimdi liderimizin basit, ancak tarihi ifadelerini anlamış olmalılar.
Benzer şekilde, Amerikan işgalinin başında, Afgan halkına hitaben radyoda yayınlanan bir konuşmasında yabancı işgalcileri ve onların içerdeki işbirlikçilerini kastederek, silahın ölüm getirebileceğini ancak ona karşı çıkamayacağını belirtmişti. Bu cümle bazı insanlar için anlamsız ve değersiz bir söz topluluğu olabilir. Fakat geçmiş on üç yılda, , zalim yabancı işgal güçlerinin, teknolojilerinin ve kitle imha silahlarının yardımıyla çok sayıda masum insanı acımasızca katlettiğini, ancak bu süreçte Molla Muhammed Ömer ‘Mücahit’ liderliğindeki kahraman Mücahitler tarafından ardı ardına öldürülen, yaralanan ve tutuklanan askerlerinden ölümü uzaklaştıramadıkları zaman, bu sözlerin gerçekleştiğini bizzat gözlemledik.
Şu önemli bir gerçektir ki, bütünüyle her çeşit modern silah ve diğer imkânlarla donanmış kibirli yabancı işgalciler bile, bu beyhude savaş boyunca binlerce askerlerinin Afganistan’da öldüğünü ve yaralandığını açıkça kabul ediyor.
Dinimizin amelleri sözler ve fikirlerden üstün tuttuğu gibi, Mulla Muhammed Ömer ‘Mücahit’ e göre de az konuşup çok iş yapmak daha iyidir. Hayatı her türlü törenden ve gereksiz protokolden uzaktır. Hayatının her alanında sade ve açık bir tarza sahiptir. Sade kıyafetler, sade yiyecekler, sade konuşma, açık sözlülük ve formaliteye uymama onun doğal huylarıdır. Kendisi törenleri önemsemez ve resmi insanlardan hoşlanmaz.
Kararlılık, sağduyu ve samimiyeti ilerlemenin temeli olarak görür ve arkadaşları içinden her kim daha kararlı, sağduyulu ve samimi olursa onun tarafından daha çok sevilip, takdir edilir.
Benzer şekilde o da hayatın iniş ve çıkışlarıyla, çilesiyle, zorluklarıyla yüzleşmiş birisidir. Sorunun büyüklüğü ve şiddeti ne olursa olsun o, sakin kalır, öfkeye kapılmaz ve cesaretini kaybetmez. Her türlü sevinç ve tehlike anında, zaferde ve yenilgi de, sakin ve kendine güvenen bir duruşu vardır.
Âlimlere ve yaşlılara derin bir saygısı vardır. Ağırbaşlılık, onur, tevazu, hürmet, karşılıklı saygı, sempati, merhamet ve samimiyet onun doğal hasletlerindendir. Sağlam azim, bir ve yüce olan Allah’a güven ve Allah’ın takdirine güçlü bir iman, hayatının ayırt edici özelliklerindendir.
Mulla Muhammed Ömer ‘Mücahit’in destekçileri ve onun dünyadaki bariz mevkisi ile hiçbir ilgileri olmayan mücahitler tarafından derinden sevilip sayılmasının sebepleri bunlardır. Sevgili vatanımız Afganistan zalim yabancı işgalciler tarafından saldırıya uğrayalı ve işgal edileli neredeyse on üç yıl oldu ama onun fedakâr ve samimi mücahitleri, yazılı ve sözlü emir ve kararlarını yanında hazır bulundukları andaki saygıları ile dinleyip uyarlar ve bu uğurda canlarını feda etmekten kaçınmazlar.
Uluslar arası ve İslami konulardaki dikkati
Taliban İslami Hareketinin kurucusu ve Müslümanların lideri olan Mulla Muhammed Ömer ‘Mücahit’, Müslüman ümmeti ilgilendiren her türlü mesele ile yakından ilgilenir ve bu konuda son derece ihtiyatlıdır.
Mescit Al-Aksa (Müslümanların ilk kıblesi) meselesini ve Filistinli Müslümanların taleplerini her zaman savunmuştur. Belirgin bir duruş sergilemiş ve dünyanın her yerindeki Müslümanların her türlü meselesini desteklemiştir. Mescit Al-Aksa’yı Siyonist Yahudi’lerin işgalinden kurtarmayı her Müslüman’ın bir görevi ve sorumluluğu olarak görmektedir.
Mulla Muhammed Ömer ‘Mücahit’ tüm Müslümanların acısını paylaşır ve onlara merhamet duyar. Onun tüm dünyadaki Müslüman kardeşleriyle olan samimiyeti, sempatisi, kardeşliği ve işbirliği sadece sloganlarla sınırlı kalmaz aksine bunları, tüm bu mefhumların hakiki manasında uygulamalarında kanıtlamıştır.

Fikirsel bağlantıları

İdeolojik olarak, Mulla Muhammed Ömer ‘Mücahit’ esas ‘Ehl-i Sünnet vel Cemaat’e bağlıdır. Hanefi mezhebini taklit etmektedir. Her türlü sapkınlığa ve aykırı düşüncelere şiddetle karşıdır. Müslümanlar arasındaki grupsal, ideolojik ve hizipçi farklılıkları hoş karşılamaz. Tüm Müslümanlara ve takipçilerine her zaman İslami ve ideolojik birlikteliği ve dayanışmayı tavsiye eder ve bunun üzerinde durur, çünkü şu kritik zamanda en büyük ihtiyaç Müslümanlar arasındaki ideolojik birliktir. Kur’an ve Sünnet ışığında önceki takva ehli kuşaklarımızın ve önder âlimlerimizin yolunu takip etmeyi Müslüman ümmet için refaha ermenin tek yolu olarak görmektedir.

Kişisel hayatı

Hayatının büyük bir kısmını dini ilimleri öğrenerek, cihat, İslam’a davet ve rehberlik ile geçiren Mulla Muhammed Ömer ‘Mücahit’ günümüzde Beyt’ul Mal’(Müslüman devletin hazinesi) den hiçbir şahsi çıkar elde etmeyerek Afganistan’daki liderler arasında belki de en fakir olanıdır. Ruslara karşı yapılan önceki cihatta kişisel nüfuzunu kullanarak lüks bir hayat için harcamak üzere ne bir mal biriktirmiş, ne de Afganistan İslam Emirliğinin tüm kontrolünü elinde bulundurduğu yedi yıl boyunca savurgan bir hayat yaşamıştır. Şu anda bile Mulla Muhammed Ömer ‘Mücahit’in ne kendisine ait bir konutu ne de yurtdışında herhangi bir bankada hesabı vardır. 1999 yılında Birleşmiş milletler tarafından mazlum Afgan halkına tek taraflı ve acımasız yaptırımlar dayatıldığında ve Taliban liderlerinin yurtdışındaki bankalarda bulunan hesapları dondurulduğunda, Afganistan İslam Emirliği’nin lideri olarak en yüksek mertebeli yetkili olan Mulla Muhammed Ömer ‘Mücahit’in, ne ülke içinde, ne de yurtdışında her hangi bir bankada herhangi bir isimle bir hesabı bulunmuyordu.
İslam Emirliğinin hâkimiyeti boyunca, acımasız düşman tarafından konutuna yapılan ve diğer birçok masum insanla birlikte aile üyelerinin de ölümüyle sonuçlanan saldırıdan sonra, bazı İslam Emirliği yetkilileri Kandahar şehrinin kuzeybatısında, ‘Baba Sahib’ tepesinin yanına kendi güvenliğini sağlamak amacıyla İslam Emirliğinin liderliği için yeni bir konut ve ofis yapmaya karar verdiler, çünkü bu mekânın çevresinde bir yerleşim yeri yoktu. Bu konut diğer fonksiyonlarının yanında aynı zamanda ‘Beyt’ül Mal’ olarak da görev yapmakta bu yüzden burası da kendisinin kişisel malvarlığı olarak sayılmıyor.
1996 yılında, kendisine ‘Mü’minlerin Emiri’ unvanı verildiğinde sevinç ve coşku göstermek yerine, omuz örtüsü tamamen ıslanana kadar için için ağlamıştı. Bu tarihi toplantının sonunda âlimlere hitaben şöyle söylemişti:
‘’ Siz Peygamber Efendimizin (s.a.v)’in varislerisiniz ve omuzlarıma ağır bir yük yüklediniz. Gerçekte, benim bu konudaki sebatımın yanı sıra sapmam konusunda da hesaba çekileceksiniz.
Ey saygıdeğer hocalarımız ve âlimlerimiz! Eğer ben Müslüman halkın bu büyük sorumluluğunu uygun bir şekilde yerine getiremezsem ya da bundan yüz çevirirsem, ilminizin ışığında beni doğru yola iletmek zorundasınız. Eğer Taliban, Şeriat’ın uygulanmasında herhangi bir yanlış yapacak olursa ve siz de onları bilerek uyarmazsanız Kıyamet gününde bunun sorumluluğunu taşımak zorunda kalacaksınız.’’

Karakteri ve huyu

Mulla Muhammed Ömer ‘Mücahit’in doğasından gelen sessizliği dışında, mevkileri ne olursa olsun arkadaşlarına karşı kendini hiçbir şekilde üstün hissetmez ve cana yakın, kendine has bir mizah anlayışı vardır. Onlara neşeli, candan, merhametli ve karşılıklı saygı ile muamelede bulunur. Çoğu toplantısında genellikle Cihat hakkında konuşur.

Mevcut şartlarda günlük faaliyetleri

Şu anki kritik durumlarda ve sürekli düşman takibi altında, İslam Emirliğinin lideri olarak Mulla Muhammed Ömer ‘Mücahit’in cihat eylemlerini takip ve organize etmek için yaptığı rutin çalışmalarında herhangi bir büyük değişiklik ya da aksaklık söz konusu değildir. Gününe Yüce Allah’a ibadet ve Kuran kıraatiyle başlar. Boş zamanlarında, Kuran’ın çeşitli tefsirlerini ve Peygamberimizin (s.a.v) sünnetini öğrenir. Zalim yabancı işgal güçlere karşı yapılan cihat eylemlerini yakından takip ve kontrol eder. Cihat ve askeri meseleleri düzenleme ve değişiklikler yapma konusundaki emirlerini komutanlarına özel bir yöntemle gönderir. Başarılarını ve yabancı işgalcilere karşı diğer meseleleri muhakeme etmek için düzenli olarak cihat yayınlarını ve uluslar arası medya organlarını takip eder. Bu şekilde gün be gün ülkesinde ve dış dünyada meydana gelen olaylarla bağlantı halinde olur. Bu faaliyetler hâlihazırdaki şartlarda günlük temel aktivitelerini oluşturmaktadır.

Liderlik ettiği İslam Emirliği

Afganistan İslam Emirliği 15 Muharrem 1415 (24 Haziran 1994) günü Mulla Muhammed Ömer ‘Mücahit’ liderliğinde bir İslami hareket olarak kurulmuştur. Akabinde, memleketimizin dindar halkının, mücahitlerin ve binlerce âlimin desteğini alarak çeşitli kritik evrelerden geçmiştir. Sevgili yurdumuzun yüzde doksan beşlik bir kısmını içeren topraklarda Şeriat kanunlarını uygulama şerefine nail olmuştur. Halen saf ve mağrur bir İslam Emirliği olarak ülkenin geniş bir bölümünü kontrolü altında tutmakta ve kâfir batılı işgalcilere karşı silahlı direnişte bulunmaktadır.
Mulla Muhammed Ömer ‘Mücahit’ halen, mevcut Afganistan İslam Emirliği hiyerarşisinde lider konumundadır. İslam Emirliğinin mevcut düzeninin temelini oluşturan; vekili, liderlik konseyi, yargı organı, dokuz adet yönetim komitesi ve diğer üç idari birim liderliği altında faaliyet göstermektedir.
İslam Emirliğinin vekilleri tüm alt organların denetlenmesi ve incelenmesinin yanı sıra, çalışma raporlarını Emir El-Mü’minin’e gönderir ve liderin emir ve kararlarını ilgili tüm makam ve organlara iletir. İslam Emirliğinin liderlik konseyi başkanlık tarafından atanan yirmi üyeden oluşur ve toplantılarını İslam Emirliği vekilleri gözetiminde gerçekleştirirler. Bu konsey tüm siyasi, askeri, sosyal ve diğer önemli meselelerle ilgili tartışıp kararlar alır.
İslam Emirliğinin yargı organının ayrı ve geniş bir yapısı vardır ve kendi sorumluluklarını yerine getiren ana mahkemeleri, temyiz mahkemelerini ve Yargıtay’ı içine alır.
Mevcut şartlardaki ihtiyaçları karşılamak için İslam Emirliği hiyerarşisinde dokuz farklı komite kurulmuştur. Devam eden cihat gereksinimlerinden ötürü, en geniş komite dokuz alt gruptan oluşan askeri komitedir. Bu komite yöneticilerin tayininden veya Afganistan’ın 34 vilayetinin askeri idaresinden, tüm ilçelerin askeri idaresinden, kendi şehir ve bölgelerinde bilahare tüm askeri ve sivil meselelerden sorumlu olan alt komisyonlar düzenlemekten sorumludur.
Diğer komiteler:
Eğitim ve öğretim Komitesi
Kültür Komitesi
Maliye Komitesi
Sağlık Komitesi
Davet, Rehberlik ve Birleşim Komitesi
Mahkûmlar Komitesi
STK’ lar Komitesi
İslam Emirliğinin diğer organları:
Sivil Kayıpları Engelleme Organı
Şehit ve Engelliler Organı
Özel Gelir Toplama ve Düzenleme Organı
İslam Emirliği, Mulla Muhammed Ömer ‘Mücahit’ liderliğinde, yetki sınırlarındaki her bölgede İslami hayat nizamını samimi bir şekilde uygulayan, iyi organize edilmiş ve işleyen bir sistem olarak Afganistan’ın büyük bir kısmını yirmi yıldır kontrolü altında tutmaktadır.
Tüm bu zaman boyunca, İslam Emirliği faaliyet gösteren tek İslami devlet sistemi olarak birçok zorluk ve sıkıntı ile karşılaşmış ancak yüce Allah’ın yardımı ve lütfüyle, yaşadığı sıkıntılar süresince ulvi ilkelerine olan azmini ve kararlılığını kanıtlayarak tüm bu zorluk ve çatışmaların içinde başarılı bir şekilde ayakta kalmıştır.

Hiç yorum yok

Öne Çıkan Yayın

İBDA ve İBDA-C Nedir?

İBDA-C’nin daha iyi anlaşılması için İBDA'nın kısaca tarif ve izahını yapmak istiyoruz… Kumandanımız Salih Mirzabeyoğlu’nun "...

İzleyiciler

Popüler Yayınlar

Tema resimleri duncan1890 tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.