MISIR DARBESİNİN 1. YILI
MISIR DARBESİNİN 1. YILI
Tam bir yıl önce bugün, Mısır'da Siyonizmin kuklası Sisi tarafından darbe yapılmıştı.
Bugün hâlâ devam eden darbe, Gazze'ye yapılan saldırılar ile beraber bakıldığında, niçin ve kimin yararına yapıldığı daha iyi anlaşılacaktır...
Mısır'da halen cezaevlerinde binlerce Müslüman 1 yıldır, uyduruk gerekçeler ile hapsediliyor ve işkence, tacize uğruyor..
Mısır Hüsnü Mübarek denilen Batı ve Siyonizmin ajanını devirirken, yine başka bir Batı ajanı tarafından askeri darbe ile karşı karşıya kalmıştı, geçen sene tam bugün...
25 Ocak Devrimi ile kazanılan haklar, 3 Temmuz askeri darbe ile yeniden geri veriliyordu.
25 Ocak devrimini yapan gençler, 3 Temmuz askeri darbesine de, karşı çıkıyorlardı.
Tahrir Meydanı yerini Rabiatül Adeviye'ye bırakmıştı.
Ve son yüzyılın en büyük direnişlerinden biri daha sahne alıyordu, Rabia Meydanında...
Adeta darbe sahipleri, Tahrir'in intikamını alıyordu. Hüsnü Mübarek'in serbest kalması bunun en büyük delili değil mi zaten!
Mısır'ın ilk sivil cumhurbaşkanı olan Muhammed Mürsî'nin göreve gelişinin birinci yıldönümünde muhalefet tarafından başlatılan protesto eylemleri 30 Haziran 2013'te zirveye ulaştı. Temerrüd/ İsyan hareketinin öncülük ettiği bu eylemlerin hedefinde Cumhurbaşkanı Mürsî ve Müslüman Kardeşler hareketi vardı. Tahrir devriminden sonra yapılan parlamento ve Şurâ meclisi seçimlerinde Müslüman kardeşlerin kurduğu Hürriyet ve Adalet Partisi ile Selefi hareketlerin koalisyonundan meydana gelen Nur Partisi büyük bir başarı elde etmişti. Ardından yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Muhammed Mürsî ikinci turda rakibi olan ve Hüsnü Mübarek döneminde başbakanlık yapan asker kökenli Ahmed Şefik'i yenilgiye uğratmıştı.
Devrim sonrası beklentileri çok yüksek olan Mısır halkının mucizevî bir başarı beklemesi, yüzyıllık sorunların bugünden yarına hemen çözülmesini istemesi ve bu konuda sabır ve tahammül gösterememesi yapılan tüm seçimlerden herhangi bir başarı elde edemeyen muhalefetin temel çıkış noktasını oluşturmaktadır. Mısır'ın bu sorunlarını çözme konusunda belli bir projesi olmayan muhalefet hareketleri ile yeni sürece karşı direnç gösteren sermaye, bürokrasi ve medyanın yıkıcı propagandaları askeri darbenin zeminini hazırlamıştı. Aslında bu darbe; yargı, polis, medya ve sermaye çevrelerinin planladıkları ve bir araya gelmesi mümkün olmayan muhalefet güçlerini harekete geçirerek ordunun önüne koydukları sürecin hitama erdirilmesi faaliyetidir. Darbe bildirisinin koroyla açıklanması "bu bir askeri darbe değildir, arkasında kitle desteği vardır" argümanının mezesi haline getirilmiştir.
Tahririn bütün kazanımları bu darbe ile geriye veriliyordu...
Ve meydanlar ölüme hazır insanlarla dolmaya başladı....
Rabia Meydanı tüm dünyada direnişin simgesi haline geldi...
İki yüzlü Batı herzamanki gibi Rabia ve Nahda Meydanlarında ki katliama, sessiz, duyarsız ve ikiyüzlü yaklaşıyor ve bu yaklaşımı hâlâ devam ediyor...
İstiklâl mahkemeleri ve 28 Şubat mahkemelerinin bir benzeri Mısır'da darbeciler tarafından icra edilmeye devam ediyor..
Tiyatrovarî bu mahkemelerde Müslümanlar toplu şekilde idam ile tehdit edilmeye devam ediyor...
Evet bugün darbenin birinci yıldönümü...
Türkiye 12 Eylüller, 28 Şubatlar görmüş bir ülke olarak belki de Mısır halkını en iyi anlayan ve en büyük desteği veren ülke...
Ama ne yazık ki; darbe olur olmaz sokağa Mısır halkı ile beraber çıkan Türkiye, ucuz siyaset oyunları yüzünden, sokaktan çabuk çekildi...
Şimdi daha gür bir sesle bu darbeye ve orada esir edilen, öldürülen, tecavüz ve işkenceye uğrayan Müslümanlara sahip çıkma günüdür.
Mısır'a, Doğu Türkistan'a, Suriye'ye, Irak'a, Gazze'ye, Filistin'e sahip çıkma günüdür.
Çünkü biz Anadoluyuz ve Anadolu bütün bu coğrafyayı kapsar.
Hiç yorum yok