YÜRÜYEN ADAM….
YÜRÜYEN ADAM….
“Zülme karşı tek başına olsan da yürüyeceksin!”
Hz. Ömer veya Hz. Ali’ye ait bir söz…
Sonuçta ikisinin de söyleme ihtimâli yüksek…
İkisi de zülme karşı tek başına yürüyen, bunun mücadelesini
verenler…
Üstad’ın tabiri ile; “Hiç sağına soluna bakmadan, ben varım!”
diyebilmek dâvâsı…
Kâbe’yi tavaf edip, kılıcını kuşanıp, “Hanımını dul,
çocuğunu yetim bırakmak isteyen peşimden gelsin” diyerek, Medine’ye yürüyen
adam…
İki kutlu, iki övülmüş, iki dost, güvercinlerin ve örümceğin
koruduğu, sırların sırrına doğru yürüyen adam…
Bedir’de, Uhud’da, Hendek’te, Tebük’te, hep beraber,
zalimlere yürüyen adamlar…
Medine’den yola çıkıp, Kerbela’da şehadete yürüyen adam…
Sonu ölüm olsa da, hâk yolda, yılmadan, usanmadan, sağına
soluna bakmadan yürüyen adam…
Sehpalara, urganlara, meydanlara, ölüme gülerek yürüyen adam…
(Sahabîlerden Habib Hazretlerini Kureyş kâfirleri tuzağa
düşürüp esir ediyor. Mekke'de boynunu vuracaklar... Herkes meydan yerinde
toplanmış, manzarayı seyredecek... Yüzündeki nura güneşin nazar edemediği
mübarek sahabîyi cellâdın önüne götürüyorlar... O, dudaklarında nâmütenahi
derin ve tatlı bir tebessüm, cellâdın kılıcına bir gül dalı gibi bakıyor. Henüz
küfürde olan Kureyş'in Reisi Ebu Süfyan atılıyor ve Habib'e;
- Söyle, diyor, senin yerine Peygamberini tutsak da başını kessek ve seni azad etsek razı olur muydun? İşte ölümün eşiğindesin; samimiyetle cevap ver!
Habib, tebessümünü büsbütün derinleştiriyor:
- Evet, ölümün eşiğindeyim; samimiyetle cevap vereyim: Ben, O'nun ayağına bir diken batmasındansa, ölmeyi, çoluk çocuğumdan olmayı, gün ışığından yoksun kalmayı tercih ederim!
Ve kafasını cellâda uzatıyor.
NFK - İHTİLÂL )
- Söyle, diyor, senin yerine Peygamberini tutsak da başını kessek ve seni azad etsek razı olur muydun? İşte ölümün eşiğindesin; samimiyetle cevap ver!
Habib, tebessümünü büsbütün derinleştiriyor:
- Evet, ölümün eşiğindeyim; samimiyetle cevap vereyim: Ben, O'nun ayağına bir diken batmasındansa, ölmeyi, çoluk çocuğumdan olmayı, gün ışığından yoksun kalmayı tercih ederim!
Ve kafasını cellâda uzatıyor.
NFK - İHTİLÂL )
Yürüyen adam…
Hangisini anlatsak,
hangisinden bahsetsek…
Hiçbirisi duran adam
olmadı…
Hepsi yürüyen adam
oldu…
Hepsi çağlar öncesinden, bugünlere yürüyen adam…
Hepsi ilk Nur’dan aldıkları ışığı, o ışığa layık olabilme, o
ışığı taşıyabilme liyakâtı ile ülkelere, kıtalara yürüyen adam…
Veya şöyle düşünün; Bedir’de yürüyen adam olmasaydı da, duran
adam olsaydı, acaba ne olurdu halimiz…
Uhud’a, Hendek’e, kıtalara, ülkelere, çağlara, yürüyen adam
değil de, duran adam osaydı, şimdi kim bilir ne olurduk…
Selçukoğlu’nda Anadolu’ya yürüyen adam…
Osmanoğlu’nda Avrupa’ya, Afrika’ya yürüyen adam…
Ama hep yürüyen adam…
Demek ki, mesafeler, durarak değil, yürüyerek katediliyor…
Onun için, hepimiz yürüyen adamız…
Zalime, zülume, haksızlığa, adaletsizliğe karşı yürüyen adam….
Hiç yorum yok