MÜNASEBETSİZLER
MÜNASEBETSİZLER
Hakkı Aka
İnsanımızın zihin dünyasını ifsad eden, anlam haritasını alt-üst eden,bu topraklarda İslam ile şekillenmiş olan kavramları alıp, içini boşaltıp kendi zehirli manaları ile doldurarak;halkımıza yutturmaya çalışan, bütün bunları da İslam’a nispet ederek mana dolandırıcılığı yapan, bu topraklarda düşmanın zehirli dilini kullanarak, Müslümanlara saldıran, her köşe başında, her ekranda karşımıza çıkan zihniyet-kendisini İslam’a nispet eden bu mana dolandırıcısı-Allahsız İslamcıları’’ tanımak ‘’ ve ‘’hainliklerini’’ deşifre etmek günümüzün en hayati meselesi haline gelmiştir.
Bu çerçevede ‘’İslami bir söylem’’ kullanan bu ‘’zihniyetin’’gerçek anlamda İslam’a olan nispetleri nedir?
Öncelikle nispetin ne olduğunu İBDA Mimarı’ndan verelim:’’Bütün işleri bir gayeye bağlayıp, her şeyde has ve hususi bir anlayış sahibi olmak…’’(İBDA Diyalektiği-Kurtuluş Yolu-4. Basım sh.21)
Buradan da anlayacağımız gibi yukarıda bahsettiğimiz zevatın neden İslam ile nispet kuramadıkları anlaşılabilir. Çünkü bunların ulvi bir gayeleri yok, günübirlik, birilerinin kuyruğunda, süfli dünya zevkleri peşinde koşmaktan başka bir şey bilmezler.Hele hele inandığı bir fikir için yaşamayı gerekirse bu uğurda hapis yatmayı işkence görmeyi hiç bilmezler.Hatta böyle İNSANlara düşman olurlar veya ademe mahkum ederler.Çünkü insanımız hakiki İNSANı tanıyınca bunlara düşman kesilecektir ve bunları kaçtığı yere kadar kovalayacaktır.Zaten İBDA Mimarı bunların kimliğini aynı çerçeve içinde gösteriyor:
’’Kafir münafık ve ahmak soyunu, ikinciyi birinciden beter ve üçüncüyü diğer ikisini besleyen mana kıyıcısı diye bilerek, tek tip mahkum kıyafeti içinde görebiliriz. Hakikatin hakikatine nispetsizlik bahsinde, suçları, cürümlerinin ağırlığı, kasıt durumları, sebepleri ve mazaretleri başka başka da olsa, onları mahkum hüviyeti içinde birleştirerek damgalayan hakikat, hakikati feda etmiş olmalarındandır. (A.g.e. sh.19-20)Hergün halkımıza işkence niyetine gündemde tutulan bu taife artık faş olmaya başlamıştır. Bunları meydan yerinde yakalayan ve sahtekarlıklarını milletimize anlatan BD- İBDA olmuştur.
Bunların siyasetçisi bin dört yüz yıllık İslam toprağını işgal eden Haçlı sürülerine dua edebilmektedir. Toprakları işgale uğradığı için işgalci ve işbirlikçileriyle savaşan Müslüman mücahidlere terörist diyebilmektedir. İşgalcinin bu topraklardaki başarısını kendi başarısı olarak görebilmektedir. Bunların hocaefendisi! ‘’La ilahe illallah’’ demeyi yeterli görüp ‘’Muhammedün rasulallah’’ demeyi gereksiz görebilmektedir. Yahudi ve Hristiyanları dost görüp Müslümanları düşman bilmektedir. Yüce kitabımız Kuran-ı Kerimi tarihselliğe hapsedip Yahudi ve Hristiyanlar ile ilgili ayetlerin o günkü veya daha öncekileri kapsadığını söyleyebilmektedir. Bunların köşeyazarı İslam ile kapitalizmi karşılaştırıp İslam’da kapitalizm olabilir diye yazabilmektedir.Bir başkası ise sapık ve ehli sünnet düşmanlarına kapısını açarak halkımızın itikadını bozmaya yeltenebilmektedir.
Bir başkası ise radyosuna eblehin birisini çıkararak bin dört yüz yıllık ehli sünnet çizgisinde ağlama kültürü olmadığı halde ağlamak bizim milli karakterimizde vardır diyerek insanımızı aşağılayabilmektedir.
Her köşe başını tutmuş olan bu tipleri insanımız çok iyi tanımak zorundadır. Yukarıdada görüldüğü gibi bunların İslam’la, bu toprakların beslendiği kültürle, ehli sünnet vel cemaat anlayışı ile uzaktan veya yakından hiçbir bağı yoktur. Bunlar müslümanı sırtından vurmaya çalışan, Batı’nın dilini kullanarak işgalleri ve sömürüyü görünmezliştirmeye çalışan, insanımızın zihnini bulandıran tiplerdir.
Bütün bunların, bu münasebetsiz tiplerin kafiri ile, münafığı ile, ahmağı ile hepsinin nefret ettiği ve baş edemedikleri, Kurtuluş Yolu hakikatinin temsilcisi, Pazarlıksız Allah ve Rasulu diyen Mutlak Fikre nispetini tam kurmuş olan İBDA’dır. Çünkü BD-İBDA dünya görüşü bunların her ortamda ipliğini pazara çıkarmakta, hakikati suratlarına tokat gibi çarpmakta, her hain ve sapık teşebbüsleri bu sert kayaya çarpmaktadır. Bunların zehirli Batı’nın işgalci diline karşı İBDA kendi dili ile karşı durmaktadır. Onun için bunlar her ağzını açtıklarında ‘’ideolojiler ölmüştür!’’ ‘’şirin demokrasi, cici demokrasi’’ demekte insanımızı zehirli dilleri ile etkisi altına almaya çalışmaktadırlar.
Bunların İBDA’dan korkmalarının sebebini yine İBDA Mimarı’ndan verelim: ‘’Bu noktaya dikkat ediniz: Delil ve ispatın değişmesi boyunca birbirini ve kendini tekzip eden küfür kutbuna mukabil, delil ve ispatı, iman ettiğine nispetle değerlendiren ve böylece şuur seviyesinin her derecesinde değişen gerçeklik seviyesini kendine bağlayan bu idrak, başta Allah ve Rasulu, bildirdikleri ve getirdikleri olmak üzere, bu ‘’Mutlak Hakikat’’ kutbunun bütün tecelli aynalarındaki görünüşlerinin doğrulayıcısıdır, bunlara nispet içindedir, bunların yeni mekan ve zaman şartlarına intikal ettiricisidir, uygulayıcısıdır İslama muhatap anlayış olarak bu bahsi bedahet idrakine bağlı ‘’tasviri’’ bir usulle ortaya koyan, böylece ruh, sistem ve anlayışın ‘’nasıl’’ şartını halleden Büyük Doğu, yürüyüşünü ve kendinin ‘’niçin’’ buudunu İBDA ile ifade eder ve her biri ayrı bir fetih sahası olan mevzulara, değişen şartlara, değişen taleplere ve değişen ihtiyaçlara cevap vermenin tahlil aletine erer.’’ (A.g.e. sh.22)
Ey bilumum münasebetsiz tipler! Bunlar size son uyarılardır ve zaman daralmaktadır. Ya düşmanın zehirli dilini bırakıp, bu toprakla ve İslam ile olan nispetinizi düzeltirsiniz, insanımızı kandırmayı aşağılamayı bırakırsınız, sömürgeci işgalciler ile işbirliğini terk edersiniz, ya da İBDA’nın yakıcı nefesi ensenizdedir ve her an sizi yakmaya hazırdır.
BARAN Dergisi 145. sayı
Hakkı Aka
İnsanımızın zihin dünyasını ifsad eden, anlam haritasını alt-üst eden,bu topraklarda İslam ile şekillenmiş olan kavramları alıp, içini boşaltıp kendi zehirli manaları ile doldurarak;halkımıza yutturmaya çalışan, bütün bunları da İslam’a nispet ederek mana dolandırıcılığı yapan, bu topraklarda düşmanın zehirli dilini kullanarak, Müslümanlara saldıran, her köşe başında, her ekranda karşımıza çıkan zihniyet-kendisini İslam’a nispet eden bu mana dolandırıcısı-Allahsız İslamcıları’’ tanımak ‘’ ve ‘’hainliklerini’’ deşifre etmek günümüzün en hayati meselesi haline gelmiştir.
Bu çerçevede ‘’İslami bir söylem’’ kullanan bu ‘’zihniyetin’’gerçek anlamda İslam’a olan nispetleri nedir?
Öncelikle nispetin ne olduğunu İBDA Mimarı’ndan verelim:’’Bütün işleri bir gayeye bağlayıp, her şeyde has ve hususi bir anlayış sahibi olmak…’’(İBDA Diyalektiği-Kurtuluş Yolu-4. Basım sh.21)
Buradan da anlayacağımız gibi yukarıda bahsettiğimiz zevatın neden İslam ile nispet kuramadıkları anlaşılabilir. Çünkü bunların ulvi bir gayeleri yok, günübirlik, birilerinin kuyruğunda, süfli dünya zevkleri peşinde koşmaktan başka bir şey bilmezler.Hele hele inandığı bir fikir için yaşamayı gerekirse bu uğurda hapis yatmayı işkence görmeyi hiç bilmezler.Hatta böyle İNSANlara düşman olurlar veya ademe mahkum ederler.Çünkü insanımız hakiki İNSANı tanıyınca bunlara düşman kesilecektir ve bunları kaçtığı yere kadar kovalayacaktır.Zaten İBDA Mimarı bunların kimliğini aynı çerçeve içinde gösteriyor:
’’Kafir münafık ve ahmak soyunu, ikinciyi birinciden beter ve üçüncüyü diğer ikisini besleyen mana kıyıcısı diye bilerek, tek tip mahkum kıyafeti içinde görebiliriz. Hakikatin hakikatine nispetsizlik bahsinde, suçları, cürümlerinin ağırlığı, kasıt durumları, sebepleri ve mazaretleri başka başka da olsa, onları mahkum hüviyeti içinde birleştirerek damgalayan hakikat, hakikati feda etmiş olmalarındandır. (A.g.e. sh.19-20)Hergün halkımıza işkence niyetine gündemde tutulan bu taife artık faş olmaya başlamıştır. Bunları meydan yerinde yakalayan ve sahtekarlıklarını milletimize anlatan BD- İBDA olmuştur.
Bunların siyasetçisi bin dört yüz yıllık İslam toprağını işgal eden Haçlı sürülerine dua edebilmektedir. Toprakları işgale uğradığı için işgalci ve işbirlikçileriyle savaşan Müslüman mücahidlere terörist diyebilmektedir. İşgalcinin bu topraklardaki başarısını kendi başarısı olarak görebilmektedir. Bunların hocaefendisi! ‘’La ilahe illallah’’ demeyi yeterli görüp ‘’Muhammedün rasulallah’’ demeyi gereksiz görebilmektedir. Yahudi ve Hristiyanları dost görüp Müslümanları düşman bilmektedir. Yüce kitabımız Kuran-ı Kerimi tarihselliğe hapsedip Yahudi ve Hristiyanlar ile ilgili ayetlerin o günkü veya daha öncekileri kapsadığını söyleyebilmektedir. Bunların köşeyazarı İslam ile kapitalizmi karşılaştırıp İslam’da kapitalizm olabilir diye yazabilmektedir.Bir başkası ise sapık ve ehli sünnet düşmanlarına kapısını açarak halkımızın itikadını bozmaya yeltenebilmektedir.
Bir başkası ise radyosuna eblehin birisini çıkararak bin dört yüz yıllık ehli sünnet çizgisinde ağlama kültürü olmadığı halde ağlamak bizim milli karakterimizde vardır diyerek insanımızı aşağılayabilmektedir.
Her köşe başını tutmuş olan bu tipleri insanımız çok iyi tanımak zorundadır. Yukarıdada görüldüğü gibi bunların İslam’la, bu toprakların beslendiği kültürle, ehli sünnet vel cemaat anlayışı ile uzaktan veya yakından hiçbir bağı yoktur. Bunlar müslümanı sırtından vurmaya çalışan, Batı’nın dilini kullanarak işgalleri ve sömürüyü görünmezliştirmeye çalışan, insanımızın zihnini bulandıran tiplerdir.
Bütün bunların, bu münasebetsiz tiplerin kafiri ile, münafığı ile, ahmağı ile hepsinin nefret ettiği ve baş edemedikleri, Kurtuluş Yolu hakikatinin temsilcisi, Pazarlıksız Allah ve Rasulu diyen Mutlak Fikre nispetini tam kurmuş olan İBDA’dır. Çünkü BD-İBDA dünya görüşü bunların her ortamda ipliğini pazara çıkarmakta, hakikati suratlarına tokat gibi çarpmakta, her hain ve sapık teşebbüsleri bu sert kayaya çarpmaktadır. Bunların zehirli Batı’nın işgalci diline karşı İBDA kendi dili ile karşı durmaktadır. Onun için bunlar her ağzını açtıklarında ‘’ideolojiler ölmüştür!’’ ‘’şirin demokrasi, cici demokrasi’’ demekte insanımızı zehirli dilleri ile etkisi altına almaya çalışmaktadırlar.
Bunların İBDA’dan korkmalarının sebebini yine İBDA Mimarı’ndan verelim: ‘’Bu noktaya dikkat ediniz: Delil ve ispatın değişmesi boyunca birbirini ve kendini tekzip eden küfür kutbuna mukabil, delil ve ispatı, iman ettiğine nispetle değerlendiren ve böylece şuur seviyesinin her derecesinde değişen gerçeklik seviyesini kendine bağlayan bu idrak, başta Allah ve Rasulu, bildirdikleri ve getirdikleri olmak üzere, bu ‘’Mutlak Hakikat’’ kutbunun bütün tecelli aynalarındaki görünüşlerinin doğrulayıcısıdır, bunlara nispet içindedir, bunların yeni mekan ve zaman şartlarına intikal ettiricisidir, uygulayıcısıdır İslama muhatap anlayış olarak bu bahsi bedahet idrakine bağlı ‘’tasviri’’ bir usulle ortaya koyan, böylece ruh, sistem ve anlayışın ‘’nasıl’’ şartını halleden Büyük Doğu, yürüyüşünü ve kendinin ‘’niçin’’ buudunu İBDA ile ifade eder ve her biri ayrı bir fetih sahası olan mevzulara, değişen şartlara, değişen taleplere ve değişen ihtiyaçlara cevap vermenin tahlil aletine erer.’’ (A.g.e. sh.22)
Ey bilumum münasebetsiz tipler! Bunlar size son uyarılardır ve zaman daralmaktadır. Ya düşmanın zehirli dilini bırakıp, bu toprakla ve İslam ile olan nispetinizi düzeltirsiniz, insanımızı kandırmayı aşağılamayı bırakırsınız, sömürgeci işgalciler ile işbirliğini terk edersiniz, ya da İBDA’nın yakıcı nefesi ensenizdedir ve her an sizi yakmaya hazırdır.
BARAN Dergisi 145. sayı
Hiç yorum yok