BOP KALMADI NEO OSMANLI VERELİM Mİ

Hakkı Aka
‘’Dünya bir iman ve nizam kaybetmiştir ve yeni zaman ve mekân şartları içinde bunlara muhtaçtır.’’ Üstad İdeolocya Örgüsü’nde böyle diyor. Ve bütün mesele ‘’iman ve nizam’’ı yeniden tesis etmede. ‘’Her örgüsü tezatsız’’ bir dünya görüşü olmadan bunun yapılamayacağı da ortadadır. Hal böyleyken son günlerde estirilen ve her ortamda dillendirilen ‘’güçlü ülke’’ ‘’bölgesinde sorun çözen ülke’’gibi söylemler neyin nesidir. Liberal çapulcu, ılımlı İslamcı, demokrasi dini müntesipleri kendilerinden geçmiş bir şekilde bayram havasında güçlü ülke söylemi ile Osmanlı hayali görmekteler.
Bu zevata birkaç soru sorarak tatlı hayallerinden uyandıralım; Hangi ’’ güçlü ülke’’nin topraklarında yabancı bir ülkenin askerleri elini kolunu sallaya sallaya o toprakların sahibi gibi birçok üs açabilmektedir?
Hangi ‘’güçlü ülke’’nin topraklarında açılan üslerden yapılan lojistik yardımla 1400 yıllık İslam toprağı işgal edilip Müslüman Arab soykırımı yapılmaktadır?
Hangi ‘’güçlü ülke’’ başka ülkelerden direktifler alarak ev ödevleri hazırlayıp, ilkokul çocuğu gibi fırça yemektedir?
Bütün bu sorularda bizim o taifeye ev ödevimiz olsun, biraz düşünüp bunun neresinde ‘’güçlü ülke’’yi görüyorlar izah etsinler de ona göre not verelim.
TC gerçekten kendi başına politikalar belirleyip, bölgesinde inisiyatif alıp sorun mu çözmektedir, yoksa kendine verilen görevi mi yerine getirmektedir? Bunu anlamak için biraz gerilere gidelim ve işin alt yapısı nasıl şekillendi, resmin bütününe bakarak anlamaya çalışalım.
’’Türkiye Türklere bırakılmayacak kadar değerli’’ diyen İsrail ve onun peşindeki ABD ta 1970’lerde ülkenin yükselen değeri İslamcılar olduğunu gördüler ve Kemalizm ile bu işin yürümeyeceğini anladılar.. Çünkü Üstad Necip Fazıl’ın başlattığı hareket ve akabinde ‘’Müslümanların önünde bir korkuluk gibi duran ‘Menemen’ hatırsını bir tekmede deviren şanlı GÖLGE 1, 2 ‘nin çıkışı, arkasından AKINCI GÜÇ patlaması. Bütün bunlar Siyonist-Haçlı ittifakını yeni kararlar almaya sevketti. Ve alelacele korku ile ‘’our boys’’lara yaptırılan darbe. Darbeden sonra ise Amerikalıların ‘’Amerikayı Amerikalılardan daha çok seven’’ birisi dediği Turgut Özal sahne alıyor. Aynı zaman diliminde ‘Amerikanın Hocaefendisi’de sahneye çıkıyor. Bu yeni bir projenin ilk uygulamaları idi ve projenin adı da hepimizin bildiği ‘ılımlı İslam’ idi. Bu aşamada ‘ideolojiler ölmüştür’ söylemi ön plana çıkartılarak ideolojisizlik ideolojisi alttan alta insanımıza dayatılarak, ‘şen sıpa’ nesli ortaya çıkartılmıştır. Hiçbir şeyi sorgulamayan, hayatta hiçbir derdi olmayan, ‘saldım çayıra Mevla’m kayıra’ tipi bir gençlik. Ilımlı İslam projesinin aktörlerini milletimiz aslında çok iyi bilmektedir. Bunların kullandığı dil bizden ve bize ait değil. Tamamen Batıya angaje olmuşlar ve Batının değerlerini milletimize yutturmaya çalışıyorlar. Bunları 1. Irak savaşında yakından gördük. Bir koyup üç alacaklardı, orada ölen Müslüman çocuklara değil de İsrailli çocuklara ağlayacaklardı. Irak’a ambargo uygulayıp binlerce çocuğun ölümüne sebep olacaklardı. Ama hesapları alt-üst eden yine İBDA oldu. Anadolu’nun masum insanı kandırılıp, buradan toplanan paralar ile Amerikan çıkarları doğrultusunda okullar açılıp proje rayına oturmaya başladı. Bu okullara kimlerin destek olduğuna bakarsanız bu projenin taşeronlarını da görürsünüz. Ve sorgulanması gereken diğer bir husus ise bu okulların dünyanın dört bir yanına sadece ferdi teşebbüslerle devlet desteği olmadan nasıl yayıldığıdır. Aslında benim çok güzel bir önerim var; hani otomobillerin arkasına yazdırılan ‘’Babam sağ olsun’’ ifadesini bu okulların ön cephesine büyük harflerle ‘’Amerika sağ olsun’’ şeklinde yazdırabilirler ve de çok da uyar.
Bu Ilımlı İslam projesinin en önemli ayağı ise 28 Şubat ve günümüze kadar olan zaman diliminde yaşananlardır. Bir defa şu bilinmelidir ki 28 Şubat’ın gayesi AKP gibi Batı’nın en büyük projesi’ olan bir oluşumu ortaya çıkartmak idi. Ve 28 Şubat gerçek İslam(İBDA)cılara karşı yapılmış ve sahneye sahte İslamcılar sürülmüştür. Acaba neden o dönemde hapse giren herkes dışarı çıktığı halde İBDA Mimarı idama mahkum edilip hücreye konulmuştur ve ‘’Telegram işkencesi’’ile hayatına kastedilmektedir. Bunu anladığınız gün 28 Şubat’ın kime karşı yapıldığı ve neyi amaçladığı da anlaşılacaktır. 28 Şubat’tan sonra mağdur edebiyatı ile iktidara gelen ve her yerde BOP Eşbaşkanı olmakla övünen Başbakan ilk icraat olarak 1 Mayıs tezkeresi çıkartarak Haçlı sürüsünü Anadolu’ya sokmaya çalışmıştır. Tezkerenin reddedilmesini kendinin reddedilmesi olarak algılayan Başbakan retçilerin hepsini ilk seçimde reddetmiştir. O günlerde Irak’ı hiç düşünmeyenler şimdi ise verilen yeni görev doğrultusunda Irak’taki dul kalan 1 milyondan fazla kadın için üzülmüş görünmektedir. Acaba o kadınların dul kalmasında İncirlik’ten havalanan uçakların hiç mi rolü yoktur? Acaba o kadınların dul kalmasında Başbakanın dua ettiği ‘’genç bay ve bayan Amerikan askerleri’’nin hiç mi suçu yoktur? Mesele şudur ki; Amerika Irak’a girerken çok güzel hesaplarla girmişti fakat evdeki hesap çarşıya uymadı. Şimdi buradan giderken buradaki çıkarlarını ABD’den daha iyi koruyacak bir ülkeye ihtiyacı vardır ve bu ülkede pek tabii olarak Türkiye’dir. Bu çerçevede direktifleri alan hükümet ilk olarak Arab aleminde iyi bilinen Ahmet Davutoğlu’nu dışişlerinin başına getirmiştir. Kürt –Demokratik açılım diyerek arada pürüz olabilecek PKK’yı dağdan indirmek için çalışmaya başlamıştır. Arablar arasında popülaritesini arttırmak için İsrail ile danışıklı döğüş pozisyonuna girmiştir. Yani Osmanlı daha doğrusu neo-Osmanlı projesi başlamıştır. Bush’un projesi olan BOP çok kirlendiği için Obama’nın projesi olan neo-Osmanlı devreye girmiştir. Bu projeye engel olabilecek gruplar tek tek halledilmeye çalışılacaktır ve PKK’dan sonra esas çözülmesi gereken mesele Devrimci-Cihadi İslam kalacaktır. Çünkü düşmanın-işgalcinin diliyle değil de kendi dili ile meseleleri konuşan, bunların köhnemiş Yeni(k) Dünya Düzenine alternatif ‘’Mutlak Fikir’’le nispetini tam kurmuş, Başyücelik-Yeni Dünya Düzeni ile İBDA vardır. Şu anda en çok korktukları ve ademe mahkum etmeye çalıştıkları İBDA ve O’nun Mimarı Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’dur. Ama su akacak ve mecraını bulacaktır ve Anadolu ‘’Beklenen Fikir Kahramanı’’ ile buluşacaktır. Çünkü ‘’Allah nurunu tamamlayacaktır, kafirler istemese de’’ diyen ilahi ferman vardır. BARAN DERGİSİ 147. SAYI

Hiç yorum yok

Öne Çıkan Yayın

İBDA ve İBDA-C Nedir?

İBDA-C’nin daha iyi anlaşılması için İBDA'nın kısaca tarif ve izahını yapmak istiyoruz… Kumandanımız Salih Mirzabeyoğlu’nun "...

İzleyiciler

Popüler Yayınlar

Tema resimleri duncan1890 tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.