İT GRİBİ
İT GRİBİ
Hakkı Aka
Bilindiği üzere son günlerde gündemde en çok tutulan hususlardan birisi de Domuz Gribi denilen hastalık. Domuzlarda grip yapan bir virüsün değişikliğe uğrayarak insanlara da bulaşması nedeniyle bu ismi alıyor. Hastalığa sebep olan virüsün ismi ise H1N1. Baş ağrısı, halsizlik, yüksek ateş gibi hallere sebep olan hastalık, insanları ölüme kadar götürebiliyor. Hastalığın aşısı var ama henüz yan etkileri bilinmediği için Anadolu Halkı kobay olarak kullanılmak isteniyor. Hastalığın birçok bulaşma yolu var. Ama biz size burada domuz gribinden değil de bundan daha tehlikeli, daha sinsi bir hastalık olan bir gripten bahsedeceğiz; İT GRİBİ.
Bu hastalık nedir, belirtileri nelerdir, sebep olduğu tahribatlar nelerdir, nerelerden bulaşır, korunma ve kurtulma yolları nelerdir bunları dilimizin döndüğünce anlatmaya çalışacağız. İt gribi domuz gribi gibi hayvanlardan bulaştığı için bu ismi almamıştır. Bu ismi almasının sebebi; genelde bu hastalığa yakalanan kişiler aynı it gibi beş kuruşluk dünya menfaati için, makam, mevki, rütbe için herkese kuyruk sallama; kendisine bunları verenler için, onlar adına iş yapma yani sahibinin sesi olmasıdır. Bu hastalık genellikle insanların zihin dünyalarında, anlayışlarında etkili olmaktadır. Bu hastalığa yakalanan insanlar anlam haritalarını kaybederek, pusulalarını şaşırarak emparyalistlerden aldıkları makam/rütbe/paye için her türlü şenaati işleyebilmektedirler.
Bu hastalığa sebeb olan virüsler ise; hainlik, ahmaklık, münafıklık gibi her devirde görülebilen, her yerde karşınıza çıkabilecek olan mikroplardır. Yalnız bu mikroplar girdiği her bünyede aynı özellikleri göstermeyip, her girdiği zihinde değişik sakatlıklara sebeb olmaktadır. Bir sözde İslamcıda meydana gelen hastalıklı halle, bir liberal yahut demokratta görülen hastalıklı hal değişebilmektedir. Ama hepsinin en göze çarpan ortak özellikleri ise; işbirlikçilik ve kullandıkları ortak dildir.
Bu dille işgalleri görünmezleştirip, sahte kutuplaşmaları körükleyip, demokrasi oyunuyla kitleleri uyutup, ve bunları dile getiren insanları ademe mahkum etmeye çalışarak işbirlikçiliklerini devam ettirmektedirler. Bu hastalıklı tipleri çok iyi tanıyıp onların kullandığı dili boşa çıkarmamız öncelikle yapılması gerekendir. Bu hastalıklı kafa kavramları tahrif edendir. Allah Yolu’nda savaşarak topraklarını Haçlı sürülerinden koruyan mücahide terörist; cihada terör, Müslüman liderlere terörist lider, gibi ifadelerle zihinleri bulandırmaya çalışır. Çünkü bunların Allah Yolu’nda can verme, İslam için çile çekme gibi ulvi gayelerle hiç işleri olmaz. Efendilerinden aldıkları dünyalıklar ile zevk içinde yaşamaya bakarlar ve sahibinin sesi olarak Müslümanlara saldırmaya devam ederler. Bu hastalıklı kafa Ehl-i Sünnet düşmanıdır.’’Kurtuluş Yolu-Fırka-i Naciye’’ hakikatini silmeye çalışandır. Kendisini Sünni gibi tanıtarak şia taraftarlığı yapar. Şiayı beşinci mezhep gibi göstererek; Ehl-i Sünnet ile şia arasındaki ihtilaflar siyasi diyerek işin itikadi yönünü yok sayabilir. Halbuki A. Ziyaeddin Gümüşhanevi Hz.leri ‘’Rafizi(şia)lerin tekfiri vacibtir’’ (A.Z.Gümüşhanevi Ehl-i Sünnet İtikadı Bedir Y. S.78) demektedir. Kendisini mezhepli gibi göstererek mezhepsizlik yapar. Telfik-i mezahib (mezheplerin birleştirilmesi) yaparak; İslam Dini’nin hükümlerini ortadan kaldırmaya çalışırlar. C.Afgani, M.Abduh gibi sapıkların fikirlerini Ehl-i Sünnet anlayışının içine koyarak itikat bozmaya çalışırlar. Bu hastalıklı kafa diyalog taraftarıdır. Bir Vatikan projesi olan diyaloğun yerli hizmetçilerdir.Bu yolla Hristiyanlığın bu topraklarda yayılmasına çalışarak, diyalog adı altında misyonerlik yaparlar. Kendilerinden geçmiş bir şekilde Vatikanın gönüllü elçiliğini ‘’hizmet’’ kelimesi ile İslami bir vazife gibi yerine getirirler. Anadolu insanından toplanan paralar ile yapılan okullarda noel kutlamaları yaparlar. Bu hastalıklı kafa vatan satıcıdır. Ülkenin her türlü değerini ‘’babalar gibi ‘’ satarlar. Özelliştirme adı altında vatan topraklarını çok uluslu şirketlerin yağmasına açarlar. Ve bu ülkenin insanına; ‘’izak açacak Hasan çalışacak’’ diyerek, sadece köleliği layık gördüğünü hiç çekinmeden söyleyebilir. Bunlar ‘’tüyü bitmedik yetim hakkı’’ diye diye yetimin sülalesini götürmüşlerdir. Şüphesi olan 7 yılda ihale yasası kaç defa değişmiş bakabilir.(Ben on yediye kadar sayabildim.) Bu hastalıklı kafa mana dolandırıcısıdır. Çıkarttığı gazetede sahte kutuplaşmaları körükleyerek esas mevzuyu görünmezleştirebilir. İktidar yalakalığı yapacağım diye Ruslara teslim edilen Çeçenleri, Amerikalılara teslim edilen mücahidleri ya hiç görmemekte, ya görse de olayda hükümetin hiç dahli yok gibi göstermektedir. Bu hastalıklı kafa İslam düşmanıdır. İslam olmasında ne olursa olsun peşin hükmüyle İslami olan her şeye karşıdır. Ama işine geldiği zaman İslami değerleri hoyratça sonuna kadar kullanmaktadır.(Şehitlik, gazilik gibi) Bunların hepsi ayrı ayrı taraflarda görünsede hepsindeki hastalık ortakdır: İT GRİBİ.
Peki bu hastalıklı kafalar nerelerdedir? Bunlar VAKİT ve ZAMAN buldukça DOĞAN her YENİ ŞAFAK’la dünde ve BUGÜN’de her TARAF’ta köyde-kentte, tenhada MECLİSte her tipte her yerde görülebilir. Hepsinin en çok korktuğu ise ‘’Pazarlıksız Allah ve Rasulu’’ diyenlerdir. En çok bunlardan korkarlar ve hakiki Müslümanların adı geçtiği yerde kudurmuş gibi olurlar. Onun için ‘’Pazarlıksız Allah ve Rasulu ‘’ diyenleri hiç anmazlar, ademe mahkum etmeye çalışrlar. Bu hastalıktan korunmanın ilk önlemi; hastalığı çok iyi tanımaktır. Burada biz bazı örneklindermeler yaptık ama ilk başta da dediğimiz gibi ortak mikrop bellidir; hainlik, ahmaklık, münafıklık. Bu mikropları bildikten sonra hasta olan kafaları tanımak çok daha kolay olacaktır. Bunlardan kurtulmak için kullandıkları dilin tesirinden etkilenmemek lazım. Onların zehirli dilini iyi tanıyıp, kendi dilimiz ile onlara karşı durmalıyız. Size bir de aşı önerimiz olacak. Domuz gribinin aşısı şüpheli fakat İt gribinin aşısı garantilidir; İBDA aşısı.Bu aşıyı aldıktan sonra hiçbir İt gribinden etkilenmeyeceğiniz garantidir.Haydi herkes aşıya, aşısız ev kalmasın…
BARAN Dergisi 148. sayı
Hakkı Aka
Bilindiği üzere son günlerde gündemde en çok tutulan hususlardan birisi de Domuz Gribi denilen hastalık. Domuzlarda grip yapan bir virüsün değişikliğe uğrayarak insanlara da bulaşması nedeniyle bu ismi alıyor. Hastalığa sebep olan virüsün ismi ise H1N1. Baş ağrısı, halsizlik, yüksek ateş gibi hallere sebep olan hastalık, insanları ölüme kadar götürebiliyor. Hastalığın aşısı var ama henüz yan etkileri bilinmediği için Anadolu Halkı kobay olarak kullanılmak isteniyor. Hastalığın birçok bulaşma yolu var. Ama biz size burada domuz gribinden değil de bundan daha tehlikeli, daha sinsi bir hastalık olan bir gripten bahsedeceğiz; İT GRİBİ.
Bu hastalık nedir, belirtileri nelerdir, sebep olduğu tahribatlar nelerdir, nerelerden bulaşır, korunma ve kurtulma yolları nelerdir bunları dilimizin döndüğünce anlatmaya çalışacağız. İt gribi domuz gribi gibi hayvanlardan bulaştığı için bu ismi almamıştır. Bu ismi almasının sebebi; genelde bu hastalığa yakalanan kişiler aynı it gibi beş kuruşluk dünya menfaati için, makam, mevki, rütbe için herkese kuyruk sallama; kendisine bunları verenler için, onlar adına iş yapma yani sahibinin sesi olmasıdır. Bu hastalık genellikle insanların zihin dünyalarında, anlayışlarında etkili olmaktadır. Bu hastalığa yakalanan insanlar anlam haritalarını kaybederek, pusulalarını şaşırarak emparyalistlerden aldıkları makam/rütbe/paye için her türlü şenaati işleyebilmektedirler.
Bu hastalığa sebeb olan virüsler ise; hainlik, ahmaklık, münafıklık gibi her devirde görülebilen, her yerde karşınıza çıkabilecek olan mikroplardır. Yalnız bu mikroplar girdiği her bünyede aynı özellikleri göstermeyip, her girdiği zihinde değişik sakatlıklara sebeb olmaktadır. Bir sözde İslamcıda meydana gelen hastalıklı halle, bir liberal yahut demokratta görülen hastalıklı hal değişebilmektedir. Ama hepsinin en göze çarpan ortak özellikleri ise; işbirlikçilik ve kullandıkları ortak dildir.
Bu dille işgalleri görünmezleştirip, sahte kutuplaşmaları körükleyip, demokrasi oyunuyla kitleleri uyutup, ve bunları dile getiren insanları ademe mahkum etmeye çalışarak işbirlikçiliklerini devam ettirmektedirler. Bu hastalıklı tipleri çok iyi tanıyıp onların kullandığı dili boşa çıkarmamız öncelikle yapılması gerekendir. Bu hastalıklı kafa kavramları tahrif edendir. Allah Yolu’nda savaşarak topraklarını Haçlı sürülerinden koruyan mücahide terörist; cihada terör, Müslüman liderlere terörist lider, gibi ifadelerle zihinleri bulandırmaya çalışır. Çünkü bunların Allah Yolu’nda can verme, İslam için çile çekme gibi ulvi gayelerle hiç işleri olmaz. Efendilerinden aldıkları dünyalıklar ile zevk içinde yaşamaya bakarlar ve sahibinin sesi olarak Müslümanlara saldırmaya devam ederler. Bu hastalıklı kafa Ehl-i Sünnet düşmanıdır.’’Kurtuluş Yolu-Fırka-i Naciye’’ hakikatini silmeye çalışandır. Kendisini Sünni gibi tanıtarak şia taraftarlığı yapar. Şiayı beşinci mezhep gibi göstererek; Ehl-i Sünnet ile şia arasındaki ihtilaflar siyasi diyerek işin itikadi yönünü yok sayabilir. Halbuki A. Ziyaeddin Gümüşhanevi Hz.leri ‘’Rafizi(şia)lerin tekfiri vacibtir’’ (A.Z.Gümüşhanevi Ehl-i Sünnet İtikadı Bedir Y. S.78) demektedir. Kendisini mezhepli gibi göstererek mezhepsizlik yapar. Telfik-i mezahib (mezheplerin birleştirilmesi) yaparak; İslam Dini’nin hükümlerini ortadan kaldırmaya çalışırlar. C.Afgani, M.Abduh gibi sapıkların fikirlerini Ehl-i Sünnet anlayışının içine koyarak itikat bozmaya çalışırlar. Bu hastalıklı kafa diyalog taraftarıdır. Bir Vatikan projesi olan diyaloğun yerli hizmetçilerdir.Bu yolla Hristiyanlığın bu topraklarda yayılmasına çalışarak, diyalog adı altında misyonerlik yaparlar. Kendilerinden geçmiş bir şekilde Vatikanın gönüllü elçiliğini ‘’hizmet’’ kelimesi ile İslami bir vazife gibi yerine getirirler. Anadolu insanından toplanan paralar ile yapılan okullarda noel kutlamaları yaparlar. Bu hastalıklı kafa vatan satıcıdır. Ülkenin her türlü değerini ‘’babalar gibi ‘’ satarlar. Özelliştirme adı altında vatan topraklarını çok uluslu şirketlerin yağmasına açarlar. Ve bu ülkenin insanına; ‘’izak açacak Hasan çalışacak’’ diyerek, sadece köleliği layık gördüğünü hiç çekinmeden söyleyebilir. Bunlar ‘’tüyü bitmedik yetim hakkı’’ diye diye yetimin sülalesini götürmüşlerdir. Şüphesi olan 7 yılda ihale yasası kaç defa değişmiş bakabilir.(Ben on yediye kadar sayabildim.) Bu hastalıklı kafa mana dolandırıcısıdır. Çıkarttığı gazetede sahte kutuplaşmaları körükleyerek esas mevzuyu görünmezleştirebilir. İktidar yalakalığı yapacağım diye Ruslara teslim edilen Çeçenleri, Amerikalılara teslim edilen mücahidleri ya hiç görmemekte, ya görse de olayda hükümetin hiç dahli yok gibi göstermektedir. Bu hastalıklı kafa İslam düşmanıdır. İslam olmasında ne olursa olsun peşin hükmüyle İslami olan her şeye karşıdır. Ama işine geldiği zaman İslami değerleri hoyratça sonuna kadar kullanmaktadır.(Şehitlik, gazilik gibi) Bunların hepsi ayrı ayrı taraflarda görünsede hepsindeki hastalık ortakdır: İT GRİBİ.
Peki bu hastalıklı kafalar nerelerdedir? Bunlar VAKİT ve ZAMAN buldukça DOĞAN her YENİ ŞAFAK’la dünde ve BUGÜN’de her TARAF’ta köyde-kentte, tenhada MECLİSte her tipte her yerde görülebilir. Hepsinin en çok korktuğu ise ‘’Pazarlıksız Allah ve Rasulu’’ diyenlerdir. En çok bunlardan korkarlar ve hakiki Müslümanların adı geçtiği yerde kudurmuş gibi olurlar. Onun için ‘’Pazarlıksız Allah ve Rasulu ‘’ diyenleri hiç anmazlar, ademe mahkum etmeye çalışrlar. Bu hastalıktan korunmanın ilk önlemi; hastalığı çok iyi tanımaktır. Burada biz bazı örneklindermeler yaptık ama ilk başta da dediğimiz gibi ortak mikrop bellidir; hainlik, ahmaklık, münafıklık. Bu mikropları bildikten sonra hasta olan kafaları tanımak çok daha kolay olacaktır. Bunlardan kurtulmak için kullandıkları dilin tesirinden etkilenmemek lazım. Onların zehirli dilini iyi tanıyıp, kendi dilimiz ile onlara karşı durmalıyız. Size bir de aşı önerimiz olacak. Domuz gribinin aşısı şüpheli fakat İt gribinin aşısı garantilidir; İBDA aşısı.Bu aşıyı aldıktan sonra hiçbir İt gribinden etkilenmeyeceğiniz garantidir.Haydi herkes aşıya, aşısız ev kalmasın…
BARAN Dergisi 148. sayı
Hiç yorum yok