ANTİSEMİTİZM İNSANLIK GEREĞİDİR
ANTİSEMİTİZM İNSANLIK GEREĞİDİR
Hakkı Aka
İşgaller ilk önce zihinlerde başlar. Zihinlerdeki işgaller tamamlanınca, ülkelerin işgal edilip edilmemesi mühimsenmez olur. Nasıl olsa zihinler işgal ediltikten sonra sömürü her şekilde devam eder. Bu kiralık kafalar işgalcinin bir dediğini iki etmez, onların çıkarları için kendi insanını dahi hiç çekinmeden harcayabilir.
Zihinlerin işgal altında olduğunun alameti ise işgalcinin dili ile konuşmak, kelime ve kavramları onların çıkarları doğrultusunda eğip bükerek, onlara hizmet için kullanmak, kavramların içini boşaltıp zehirli ifadelerle milletin anlayışının bulandırılmaya çalışılmasıdır. Mesela her kim Müslümana terörist, Müslümanların yaptığı herhangi bir eyleme de “terör eylemi” diyor ise bilin ki bu herif-i naşerif zihnini kiraya vermiş, işgalciden gelecek bir aferin veya yağlı bir kemik için kuyruk sallamaktadır. Halbuki terörün tanımı çerçevesine giren örgütlenmeler bellidir; NATO, AB-D, İsrail ve bunların hizmetlerine girmek için birbiriyle yarışan yerli taşeronlar.
Batı’nın çıkarları doğrultusunda kullanılan kavramlardan ikisi de; İslamofobi ve Antisemitizm. En son İsviçre’deki “minare referandumu” münasebetiyle sık sık dillendirilen bir kavram olan İslamofobiyi “ İslam'dan, Müslümanlardan ve onlara dair olan şeylerden duyulan kaygı ya da korku” olarak tanımlıyorlar. Aslında zatıyla ve varlığı ile kötü olan Batı hiçbir zaman Müslümanları kabullenmedi. Çeşitli sebeplerle ülkelerine gelen Müslüman’ları köle olarak görüyor ve bu yüzden Müslümanlara ses çıkarmıyorlardı. Ne zaman ki şanlı 11 Eylül Akınları ve arkasından gelen özgürlük operasyonları oldu; görüldü ki Müslümanlar artık köleliği bırakıp kendi hayat tarzlarını yaşamaya başladılar. Batı bunu kabullenmediği için ortaya “İslamofobi” diye bir kavram attı ve bunun peşinden yaptıkları her şeyi bununla açıklamaya başladılar. En son İsviçre’de olanlar ise en çok bizdeki gönlünü ve zihnini Batı’ya kiraya vermiş olanların canını sıktı. Hatta içerinden ahmaklığın en üst seviyelerinde bulunan bazıları bunun İsviçre’nin AB’ye üye olmamasının bir sonucu olduğunu söylediler. Sanki AB İslam ve Müslümanların yeryüzündeki tek temsilcisi ve Müslümanların hakkının verildiği en yetkili mercii.Be hey ahmak sürüsü zaten bu işin planlayıcısı ve uygulayıcısı AB. Bunu göremeyecek kadar gözünüz kör mü?
İslamofobinin kavram olarak tarihi ta Haçlı seferlerine kadar gider. Ve bunun altındaki gerçek sebep de Haçlı zihniyetidir. Buradan ılımanlara bir hatırlatma yapalım; sizin gönül ve hizmet birlikteliği yaptığınız Papa’nın muhafızları İsviçrelidir. Şimdi bu işin arkasında kimlerin olduğu hakkında bir fikir sahibi olmuşsunuzdur.
Özellikle Başbakanın da sık kullandığı kavramlardan birisi ise; Antisemitizmdir. Lügate baktığınızda karşınıza şöyle bir ifade çıkabilir: Yahudi karşıtlığı, Yahudi düşmanlığı, Yahudilik dinine, ırkına, kültürüne veya milletine karşı duyulan düşmanlık. Bu da külliyen saptırılmış bir tanım. Antisemitizm Yahudinin her türlü işgali, soykırımı, hileyi, desiseyi rahat rahat yerine getirebilmek için kullandığı zehirli bir kavramdır. Ve halkının büyük çoğunluğu Müslüman olan bir ülkenin Başbakanı çıkıp Müslümanların gözünün içine baka baka “Antisemitizm insanlık suçudur” diyebiliyor. Herhalde “Yahudilerin üstün cesaret ödülü verdiği Yahudi olmayan tek kişi” ünvanını almasında en etkili sebep bu olsa gerek. Öncelikle Yahudi kim?: “Yahudi, evvela kendi Peygamberine ihanet etti. Sonra İsa Peygamberin dinine musallat oldu. Bir taraftan, Babasız Hak Peygamberi Romalılara bir pula satarken, öbür taraftan, onun dinini, güya en girift ve esrarlı manalar yoluyla, çığırından çıkardı. Aynı Yahudi İslamın ruhlar üzerinde eşsiz saltanatı devrinde, dudaklar ile kalbler arası, Allah’tan başka herkese meçhul, o korkunç tezat pususuna yattı ve “münafık” tipini yuğurdu. Ve tarih boyunca, hak veya batıl, nerede bir vahdet örgüsü bulduysa, onun içten çözülmesinde yaman bir rol oynadı…..
……….
Yahudi dünyanın her yerinde birlik bozucudur. Komünizmayı, Yahudi, (Karl Marks) eliyle kurdu; komünizma kendisi için tehlikeli bir mahiyet alınca da yine Yahudi (Henri Bergson) marifetiyle, onu yine Yahudi tahrip etti. Yahudi, bütün milli, fikri ve ruhi birlikleri bozan demektir.”(Kavgam-Necip Fazıl- S. Mirzabeyoğlu c. II. S.234-236)
Şimdi Başbakana soralım; Kuranı Kerim “Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyiniz, onlar birbirlerinin dostlarıdırlar” ve “İnsanlar arasında müminlere en amansız düşman olanların yahudiler ve Allah'a ortak koşanlar olduğunu göreceksin” emri ile insanlık suçu mu işlemiş oluyor?
Allah Rasulu’ne ihanet eden, O’nu öldürmeye niyetlenen, Kaynuka, Kurayza ve Hayber Yahudileri’ne düşmanlık beslemek insanlık suçu mu oluyor?
İslam’ın ilk devrinde “münafık” , sonra da İslam ümmetinin en büyük fitnesi olan “Şiilik” sapık fırkasının kurucusu olan Yahudiye düşmanlık insanlık suç mu oluyor?
1947-48’de yaptığı katliamlarla 950 bin olan Filistinli sayısını 138 bine düşüren, 1982’de Sabra ve Şatilla’da kadın, çocuk demeden 2000 kişiyi öldüren, Kudusü işgal ederek oradaki Müslümanları evlerinden barklarından atan, Gazze’de bir buçuk milyon Müslümanı adeta açık hava hapishanesine mahkum eden, okul, cami, hastane demeden her yeri yakıp yıkan Yahudi’ye düşmanlık insanlık suçu mu oluyor? Yirmi bir günlük bebeleri öldüren Yahudiye düşmanlık insanlık suçu mu oluyor?
Siyonizm, Kapitalizm, Emperyalizm hepsi Yahudi eli ile, Yahudiye hizmet için var olan şeylerdir ve insanlığa en büyük zarar veren bunlardır. Onun için kim bunların karşısında duruyor ise insanlığın gereklerini yerine getiriyor demektir. Yani Antisemitist olmak aynı zamanda Antiemperyalist, Antikapitalist olmaktır.
Son olarak Allah Rasulu bir hadisinde; “Müslümanlar ile Yahudiler savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Hatta bir Yahudi taş ve ağaç arkasına saklanırsa, taş ve ağaç dile gelerek: ‘Ey Müslüman bu arkamdaki Yahudidir. Gel onu öldür’ der. Garkad denilen dikenli ağaç bundan müstesnadır. Çünkü o Yahudi ağacıdır.” buyurmuştur. Gözümüz o günlerde, Yahudilere ve dostlarına tavsiyemiz Garkadları çoğaltmaları.
BARAN Dergisi 155. sayı
Hakkı Aka
İşgaller ilk önce zihinlerde başlar. Zihinlerdeki işgaller tamamlanınca, ülkelerin işgal edilip edilmemesi mühimsenmez olur. Nasıl olsa zihinler işgal ediltikten sonra sömürü her şekilde devam eder. Bu kiralık kafalar işgalcinin bir dediğini iki etmez, onların çıkarları için kendi insanını dahi hiç çekinmeden harcayabilir.
Zihinlerin işgal altında olduğunun alameti ise işgalcinin dili ile konuşmak, kelime ve kavramları onların çıkarları doğrultusunda eğip bükerek, onlara hizmet için kullanmak, kavramların içini boşaltıp zehirli ifadelerle milletin anlayışının bulandırılmaya çalışılmasıdır. Mesela her kim Müslümana terörist, Müslümanların yaptığı herhangi bir eyleme de “terör eylemi” diyor ise bilin ki bu herif-i naşerif zihnini kiraya vermiş, işgalciden gelecek bir aferin veya yağlı bir kemik için kuyruk sallamaktadır. Halbuki terörün tanımı çerçevesine giren örgütlenmeler bellidir; NATO, AB-D, İsrail ve bunların hizmetlerine girmek için birbiriyle yarışan yerli taşeronlar.
Batı’nın çıkarları doğrultusunda kullanılan kavramlardan ikisi de; İslamofobi ve Antisemitizm. En son İsviçre’deki “minare referandumu” münasebetiyle sık sık dillendirilen bir kavram olan İslamofobiyi “ İslam'dan, Müslümanlardan ve onlara dair olan şeylerden duyulan kaygı ya da korku” olarak tanımlıyorlar. Aslında zatıyla ve varlığı ile kötü olan Batı hiçbir zaman Müslümanları kabullenmedi. Çeşitli sebeplerle ülkelerine gelen Müslüman’ları köle olarak görüyor ve bu yüzden Müslümanlara ses çıkarmıyorlardı. Ne zaman ki şanlı 11 Eylül Akınları ve arkasından gelen özgürlük operasyonları oldu; görüldü ki Müslümanlar artık köleliği bırakıp kendi hayat tarzlarını yaşamaya başladılar. Batı bunu kabullenmediği için ortaya “İslamofobi” diye bir kavram attı ve bunun peşinden yaptıkları her şeyi bununla açıklamaya başladılar. En son İsviçre’de olanlar ise en çok bizdeki gönlünü ve zihnini Batı’ya kiraya vermiş olanların canını sıktı. Hatta içerinden ahmaklığın en üst seviyelerinde bulunan bazıları bunun İsviçre’nin AB’ye üye olmamasının bir sonucu olduğunu söylediler. Sanki AB İslam ve Müslümanların yeryüzündeki tek temsilcisi ve Müslümanların hakkının verildiği en yetkili mercii.Be hey ahmak sürüsü zaten bu işin planlayıcısı ve uygulayıcısı AB. Bunu göremeyecek kadar gözünüz kör mü?
İslamofobinin kavram olarak tarihi ta Haçlı seferlerine kadar gider. Ve bunun altındaki gerçek sebep de Haçlı zihniyetidir. Buradan ılımanlara bir hatırlatma yapalım; sizin gönül ve hizmet birlikteliği yaptığınız Papa’nın muhafızları İsviçrelidir. Şimdi bu işin arkasında kimlerin olduğu hakkında bir fikir sahibi olmuşsunuzdur.
Özellikle Başbakanın da sık kullandığı kavramlardan birisi ise; Antisemitizmdir. Lügate baktığınızda karşınıza şöyle bir ifade çıkabilir: Yahudi karşıtlığı, Yahudi düşmanlığı, Yahudilik dinine, ırkına, kültürüne veya milletine karşı duyulan düşmanlık. Bu da külliyen saptırılmış bir tanım. Antisemitizm Yahudinin her türlü işgali, soykırımı, hileyi, desiseyi rahat rahat yerine getirebilmek için kullandığı zehirli bir kavramdır. Ve halkının büyük çoğunluğu Müslüman olan bir ülkenin Başbakanı çıkıp Müslümanların gözünün içine baka baka “Antisemitizm insanlık suçudur” diyebiliyor. Herhalde “Yahudilerin üstün cesaret ödülü verdiği Yahudi olmayan tek kişi” ünvanını almasında en etkili sebep bu olsa gerek. Öncelikle Yahudi kim?: “Yahudi, evvela kendi Peygamberine ihanet etti. Sonra İsa Peygamberin dinine musallat oldu. Bir taraftan, Babasız Hak Peygamberi Romalılara bir pula satarken, öbür taraftan, onun dinini, güya en girift ve esrarlı manalar yoluyla, çığırından çıkardı. Aynı Yahudi İslamın ruhlar üzerinde eşsiz saltanatı devrinde, dudaklar ile kalbler arası, Allah’tan başka herkese meçhul, o korkunç tezat pususuna yattı ve “münafık” tipini yuğurdu. Ve tarih boyunca, hak veya batıl, nerede bir vahdet örgüsü bulduysa, onun içten çözülmesinde yaman bir rol oynadı…..
……….
Yahudi dünyanın her yerinde birlik bozucudur. Komünizmayı, Yahudi, (Karl Marks) eliyle kurdu; komünizma kendisi için tehlikeli bir mahiyet alınca da yine Yahudi (Henri Bergson) marifetiyle, onu yine Yahudi tahrip etti. Yahudi, bütün milli, fikri ve ruhi birlikleri bozan demektir.”(Kavgam-Necip Fazıl- S. Mirzabeyoğlu c. II. S.234-236)
Şimdi Başbakana soralım; Kuranı Kerim “Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyiniz, onlar birbirlerinin dostlarıdırlar” ve “İnsanlar arasında müminlere en amansız düşman olanların yahudiler ve Allah'a ortak koşanlar olduğunu göreceksin” emri ile insanlık suçu mu işlemiş oluyor?
Allah Rasulu’ne ihanet eden, O’nu öldürmeye niyetlenen, Kaynuka, Kurayza ve Hayber Yahudileri’ne düşmanlık beslemek insanlık suçu mu oluyor?
İslam’ın ilk devrinde “münafık” , sonra da İslam ümmetinin en büyük fitnesi olan “Şiilik” sapık fırkasının kurucusu olan Yahudiye düşmanlık insanlık suç mu oluyor?
1947-48’de yaptığı katliamlarla 950 bin olan Filistinli sayısını 138 bine düşüren, 1982’de Sabra ve Şatilla’da kadın, çocuk demeden 2000 kişiyi öldüren, Kudusü işgal ederek oradaki Müslümanları evlerinden barklarından atan, Gazze’de bir buçuk milyon Müslümanı adeta açık hava hapishanesine mahkum eden, okul, cami, hastane demeden her yeri yakıp yıkan Yahudi’ye düşmanlık insanlık suçu mu oluyor? Yirmi bir günlük bebeleri öldüren Yahudiye düşmanlık insanlık suçu mu oluyor?
Siyonizm, Kapitalizm, Emperyalizm hepsi Yahudi eli ile, Yahudiye hizmet için var olan şeylerdir ve insanlığa en büyük zarar veren bunlardır. Onun için kim bunların karşısında duruyor ise insanlığın gereklerini yerine getiriyor demektir. Yani Antisemitist olmak aynı zamanda Antiemperyalist, Antikapitalist olmaktır.
Son olarak Allah Rasulu bir hadisinde; “Müslümanlar ile Yahudiler savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Hatta bir Yahudi taş ve ağaç arkasına saklanırsa, taş ve ağaç dile gelerek: ‘Ey Müslüman bu arkamdaki Yahudidir. Gel onu öldür’ der. Garkad denilen dikenli ağaç bundan müstesnadır. Çünkü o Yahudi ağacıdır.” buyurmuştur. Gözümüz o günlerde, Yahudilere ve dostlarına tavsiyemiz Garkadları çoğaltmaları.
BARAN Dergisi 155. sayı
Hiç yorum yok