ALDATMAK VE AHLAKSIZLIK
ALDATMAK VE AHLAKSIZLIK
Hakkı Aka
Günümüzün kitleleri kontrol etme ve yönlendirme için kullanılan en önemli aracı televizyon. Emperyalist ülkeler sömürdükleri coğrafyalardaki halkları uyandırmamak, sömürülerini daha kolay yapmak için faydalandıkları alet. Bu konuda hiç kimseyi atlamayıp; çocukları çizgi film, kadınları dizi film ve erkekleri futbol üzerinden ekrana bağlayıp, dünyadan alakalarını kesebilmekte. İnsanlar arasındaki sosyal ilişkiler zayıflamakta ve zamanla toplumda çürüme meydana gelmekte.
Bu durum ülkemizde en acı şekli ile tezahür etmekte. Her türlü ahlaksızlık, pislik, çarpık ilişkiler televizyon üzerinden toplum nezdinde normalleştirilmeye çalışılmakta. Kültür emperyalizmi ve Batı hayat tarzı ekranlardan insanımıza örnek olarak sunulmakta. Sözde İslami olarak kurulan televizyonlar ise önce pavyona çevrilip sonra da Yahudiye satılmakta. Satılmayanlarda ise nerde Ehl-i Sünnet düşmanı bir sapık varsa ekrana çıkartılıp milletimizin inanç ve itikadı ile oynanmakta. Haftada yaklaşık altmış tane televizyon dizisi yayınlanan ülkemiz, yabancı ülkelerde araştırma konusu olabiliyor.Dizilerde ise insanlara Batı hayat tarzı dayatılmakta.
Irak’ın işgal edilip, üç milyona yakın Müslümanın katledilmesi, Müslüman soykırımı yapılması insanları ilgilendirmeyip, Kurtlar Vadisi’nin bir hafta sonraki bölümü merak içinde beklenmekte. Ekonomik kriz, işsizlik, sokak eylemleri Aşk-ı Memnu kadar ilgi görememekte. İnsanlar toplumu ilgilendiren olaylardan soyutlanıp kendini dört köşe ekrana hapsetmekte.Erkek erkek olmaktan, kadını kadın olmaktan, çocuk çocukluktan sıyrılıp İBDA Mimarı’nın tarif ettiği “ACUBE İNSAN” ortaya çıkmakta.
Başlıktaki aldatmak ve ahlaksızlık konusuna dönersek; bir dizide aldatmak üzerinden ahlaksızlık pompalandığı geçtiğimiz günlerde fetullahın gazetelerinde eleştirildi. Şimdi adamlar yerden göğe kadar haklı ama iş aldatmak olunca laf söyleyecek en son kişiler bunlar olmalı. Hani bir söz var; “dinime dahleden bari Müselman olsa” diye. Aldatmakta fetullahçılardan daha başarılı olan yok. Milletimizi en iyi aldatan bunlar. Gazeteleri, televizyonları, radyoları vasıtası ile yirmi dört saat insanlara zehir akıtıyorlar. Kendi televizyonlarında yayınlanan programlar Batı’daki Hristiyan kanallarından uyarlamadır. İslam’ın ibadet kısmını atlayarak İslam’ı sadece güzel ahlaktan ibaretmiş gibi göstererek İtikat bozucu yayınlar yapmaktalar.
En büyük aldatmacaları fetullahın bir hoca/hocaefendi olarak tanıtılmasıdır. Hristiyan misyoneri olan birisi için hocaefendi demek en büyük aldatmacadır. Adam bir nevi Postmodern Misyonerlik olan Dinler arası Diyalog çalışması ile İslam ile olan bağlarını koparıyor. Şimdi bu misyonerin Papaya mektubundan bazı bölümleri aynen alalım da delil isteyenler görsün:”…devam etmekte olan Dinler arası Diyalog için Papalık Konseyi(PCID) misyonunun bir parçası olmak için burada bulunuyoruz….Yine müsamahanıza sığınarak, bu misyonun hedeflerine yakından hizmet etmek için üstlenmek istediğimiz birkaç teklifte bulunmayı arzu ediyoruz…” Adam tam bir misyoner havası ile çalışmalarını yürütürken bunlar insanımızı aldatarak alim/hocaefendi gibi kavramlarla fetullahı pazarlıyorlar. Ey fetullaha para kaptıranlar paralarınız hizmet adı altında Hristiyanlığın yayılması için harcanıyor.
Olsa olsa bundan Amerikan hocaefendisi olur. Çünkü Amerikalıların tabiri ile “verimli işçi” fetullah her zaman Amerikan çıkarları için çalışıyor. Bu sözlerde fetullahtan:” Amerika daha uzun zaman dünyanın kaderinde çok önemli rol oynayacaktır. Bu realite kabul edilmeli. Amerika göz ardı edilerek şurada burada bir iş yapılmaya kalkılmamalı.”Yani bir nevi Amerika tapıcılığı. Amerika İslam toprağı olan Afganistan’ı, Irak’ı işgal edecek ama sen bunu realite olarak kabul edeceksin ve ses çıkaramayacaksın. Hatta o ülkelerde işgale direnen Müslümanlar için “terörist” diyeceksin ve işgalcilerin işbaşına geçirdiği kuklalar ile iyi ilişkiler kurmak için elinden geleni arkana koymayacaksın. Amerikayı göz ardı etmeyeceksin ve dünyanın dört bir yanında Amerikan çıkarlarına hizmet edecek ajanlar yetiştirmek için okullar açacaksın.
Gazetelerinde sahte kutuplaşmaları körükleyerek, ekonomideki kötü gidişi perdeleyerek, işsizlik, işçi eylemleri gibi konuları önemsizleştirerek aldatmak.Irak’taki, Afganistan’daki işgalin başından beri bombalanan, yıkılan camileri hiç görmeyerek, orada ölen milyonlarca Müslüman’ın acısını hissetmeyenler, şimdi Fatih ve Beyazıt camileri bombalanacaktı iddialarını gündemde tutarak aldatma Birisi iddia ama öteki kaskatı vakıa.
Tekel işçilerinin eylemlerine “milletin bize emanet ettiği kasayı kimseye soydurtmayız” diyerek karşı çıkanlar, Avrupa Kültür Başkenti kutlamaları için, yol, köprü açılışlarının reklamları için milyonlarca dolar harcayarak aldatma.
“Televizyondaki diziler Türk aile yapısını bozuyor” diye haber yapan gazete, sayfalarını Şii, mezhebsiz her türlü sapığa açarak Ehl-i Sünnet itikadını bozmaya çalışarak aldatma. Demokratik işgale ses çıkarmayıp, işgale ve sömürüye çanak tutarak, “inananların yüzakı” olduğunu iddia ederek aldatma.
Bu aldatan ve ahlaksızları her yerde anlatmak boynumuza borç olsun. Aldananlardan ve aldatanlardan olmadığımız için bunların da en çok korktuğu biziz. Onun için İBDA’dan hiç söz etmez ve ademe mahkum etmeye çalışırlar. Dinine, ülkesine, vatanına sahip çıkmak isteyenlere tavsiyemiz aldatanlara dikkat etmeleri.
BARAN Dergisi 161. sayı
Hakkı Aka
Günümüzün kitleleri kontrol etme ve yönlendirme için kullanılan en önemli aracı televizyon. Emperyalist ülkeler sömürdükleri coğrafyalardaki halkları uyandırmamak, sömürülerini daha kolay yapmak için faydalandıkları alet. Bu konuda hiç kimseyi atlamayıp; çocukları çizgi film, kadınları dizi film ve erkekleri futbol üzerinden ekrana bağlayıp, dünyadan alakalarını kesebilmekte. İnsanlar arasındaki sosyal ilişkiler zayıflamakta ve zamanla toplumda çürüme meydana gelmekte.
Bu durum ülkemizde en acı şekli ile tezahür etmekte. Her türlü ahlaksızlık, pislik, çarpık ilişkiler televizyon üzerinden toplum nezdinde normalleştirilmeye çalışılmakta. Kültür emperyalizmi ve Batı hayat tarzı ekranlardan insanımıza örnek olarak sunulmakta. Sözde İslami olarak kurulan televizyonlar ise önce pavyona çevrilip sonra da Yahudiye satılmakta. Satılmayanlarda ise nerde Ehl-i Sünnet düşmanı bir sapık varsa ekrana çıkartılıp milletimizin inanç ve itikadı ile oynanmakta. Haftada yaklaşık altmış tane televizyon dizisi yayınlanan ülkemiz, yabancı ülkelerde araştırma konusu olabiliyor.Dizilerde ise insanlara Batı hayat tarzı dayatılmakta.
Irak’ın işgal edilip, üç milyona yakın Müslümanın katledilmesi, Müslüman soykırımı yapılması insanları ilgilendirmeyip, Kurtlar Vadisi’nin bir hafta sonraki bölümü merak içinde beklenmekte. Ekonomik kriz, işsizlik, sokak eylemleri Aşk-ı Memnu kadar ilgi görememekte. İnsanlar toplumu ilgilendiren olaylardan soyutlanıp kendini dört köşe ekrana hapsetmekte.Erkek erkek olmaktan, kadını kadın olmaktan, çocuk çocukluktan sıyrılıp İBDA Mimarı’nın tarif ettiği “ACUBE İNSAN” ortaya çıkmakta.
Başlıktaki aldatmak ve ahlaksızlık konusuna dönersek; bir dizide aldatmak üzerinden ahlaksızlık pompalandığı geçtiğimiz günlerde fetullahın gazetelerinde eleştirildi. Şimdi adamlar yerden göğe kadar haklı ama iş aldatmak olunca laf söyleyecek en son kişiler bunlar olmalı. Hani bir söz var; “dinime dahleden bari Müselman olsa” diye. Aldatmakta fetullahçılardan daha başarılı olan yok. Milletimizi en iyi aldatan bunlar. Gazeteleri, televizyonları, radyoları vasıtası ile yirmi dört saat insanlara zehir akıtıyorlar. Kendi televizyonlarında yayınlanan programlar Batı’daki Hristiyan kanallarından uyarlamadır. İslam’ın ibadet kısmını atlayarak İslam’ı sadece güzel ahlaktan ibaretmiş gibi göstererek İtikat bozucu yayınlar yapmaktalar.
En büyük aldatmacaları fetullahın bir hoca/hocaefendi olarak tanıtılmasıdır. Hristiyan misyoneri olan birisi için hocaefendi demek en büyük aldatmacadır. Adam bir nevi Postmodern Misyonerlik olan Dinler arası Diyalog çalışması ile İslam ile olan bağlarını koparıyor. Şimdi bu misyonerin Papaya mektubundan bazı bölümleri aynen alalım da delil isteyenler görsün:”…devam etmekte olan Dinler arası Diyalog için Papalık Konseyi(PCID) misyonunun bir parçası olmak için burada bulunuyoruz….Yine müsamahanıza sığınarak, bu misyonun hedeflerine yakından hizmet etmek için üstlenmek istediğimiz birkaç teklifte bulunmayı arzu ediyoruz…” Adam tam bir misyoner havası ile çalışmalarını yürütürken bunlar insanımızı aldatarak alim/hocaefendi gibi kavramlarla fetullahı pazarlıyorlar. Ey fetullaha para kaptıranlar paralarınız hizmet adı altında Hristiyanlığın yayılması için harcanıyor.
Olsa olsa bundan Amerikan hocaefendisi olur. Çünkü Amerikalıların tabiri ile “verimli işçi” fetullah her zaman Amerikan çıkarları için çalışıyor. Bu sözlerde fetullahtan:” Amerika daha uzun zaman dünyanın kaderinde çok önemli rol oynayacaktır. Bu realite kabul edilmeli. Amerika göz ardı edilerek şurada burada bir iş yapılmaya kalkılmamalı.”Yani bir nevi Amerika tapıcılığı. Amerika İslam toprağı olan Afganistan’ı, Irak’ı işgal edecek ama sen bunu realite olarak kabul edeceksin ve ses çıkaramayacaksın. Hatta o ülkelerde işgale direnen Müslümanlar için “terörist” diyeceksin ve işgalcilerin işbaşına geçirdiği kuklalar ile iyi ilişkiler kurmak için elinden geleni arkana koymayacaksın. Amerikayı göz ardı etmeyeceksin ve dünyanın dört bir yanında Amerikan çıkarlarına hizmet edecek ajanlar yetiştirmek için okullar açacaksın.
Gazetelerinde sahte kutuplaşmaları körükleyerek, ekonomideki kötü gidişi perdeleyerek, işsizlik, işçi eylemleri gibi konuları önemsizleştirerek aldatmak.Irak’taki, Afganistan’daki işgalin başından beri bombalanan, yıkılan camileri hiç görmeyerek, orada ölen milyonlarca Müslüman’ın acısını hissetmeyenler, şimdi Fatih ve Beyazıt camileri bombalanacaktı iddialarını gündemde tutarak aldatma Birisi iddia ama öteki kaskatı vakıa.
Tekel işçilerinin eylemlerine “milletin bize emanet ettiği kasayı kimseye soydurtmayız” diyerek karşı çıkanlar, Avrupa Kültür Başkenti kutlamaları için, yol, köprü açılışlarının reklamları için milyonlarca dolar harcayarak aldatma.
“Televizyondaki diziler Türk aile yapısını bozuyor” diye haber yapan gazete, sayfalarını Şii, mezhebsiz her türlü sapığa açarak Ehl-i Sünnet itikadını bozmaya çalışarak aldatma. Demokratik işgale ses çıkarmayıp, işgale ve sömürüye çanak tutarak, “inananların yüzakı” olduğunu iddia ederek aldatma.
Bu aldatan ve ahlaksızları her yerde anlatmak boynumuza borç olsun. Aldananlardan ve aldatanlardan olmadığımız için bunların da en çok korktuğu biziz. Onun için İBDA’dan hiç söz etmez ve ademe mahkum etmeye çalışırlar. Dinine, ülkesine, vatanına sahip çıkmak isteyenlere tavsiyemiz aldatanlara dikkat etmeleri.
BARAN Dergisi 161. sayı
Hiç yorum yok