Emir Hattab-19 Mart 2002
"Allah yolunda Cihad etmekten bizleri alıkoyan ilk sebeb ailelerimizdir.Buraya gelenlerin hiçbirisi ailelerinin iznini alarak gelmedi. Eğer bizde ailelerimizi dinleyip geri dönmüş olsaydık bu davayı kim omuzlayacaktı? Ne zaman anneme telefon açsam 12 yıldır kendisini görmemiş olmama rağmen beni eve çağırıyor. Eğer herkes giderse, kim devam edecek ?"
Arabistan'da başlayıp Kafkas dağlarında biten bir ömrün hikâyesi...
Bu din kıyamete kadar varolacağı için, cihad da kıyamete kadar devam edecek amel...
Ve her cihad meydanı kendi kahramanlarını ortaya çıkarır. Ama maalesef müslüman gençlik kendi kahramanlarını bırakıp, enternasyonel kahramanlar(!) peşine düşer...
Afgan cihadı ise birçok kahramanı yetiştirmiştir...
Ve niceleri...
İşte Afgan cihadının yetiştirdiği kahramanlardan birisi ise Emir Hattab'dır.
O da diğerleri gibi; rahatı, zevki, dünyayı terkedip, dünya adına ne varsa elinin tersiyle itip kendini "fisebilallah" cihada adamıştı...
1970 yılında Arabistan'da doğan Hattab'ın asıl ismi Samir bin Salih es-Süveylim. Emir Hattab kod adını kullanan bu genç, yıl 1988 olunca, Afganistan'da Ruslara karşı direnen Müslümanlara yardım etme isteğiyle dolup taşıyor, ailesiyle vedalaşıyor. Bu gidiş öyle bir gidiş ki geri dönüşü olmayacak.
Afganistan'da askeri eğitimini kısa zamanda tamamlayıp, kendini ispat ediyor. Yaşının küçük olmasının aksine cesaretinin büyük oluşu, onun savaş şartlarına çabuk adapte olmasını sağlıyor. Hattab burada birçok operasyona katılıyor, cesur, usta bir komutan olup çıkıyor.
Afganistanda el yapımı bir el bombasını atarken elinde patlaması sonucu sağ elinin iki parmağını kaybetti. Mücahidler Peşavara gidip orada tedavi olması için ikna etmeye çalıştılar isede o, Allah Resulü'nün sünneti üzere yarasını biraz bal ile sarmış ve arkadaşlarının teklifini reddedmiş, bunun için Peşavar’a kadar gitmeye gerek yok demiştir.
Sovyetlerin kızıl ordusu bozguna uğrayıp, Sovyet ordusu Afganistanı terk etmek zorunda kaldığı zaman, Hattab ve bir grup arkadaşı bu sefer Tacikistan’da aynı düşmana karşı bir savaşın haberini aldılar. Bunun üzerine eşyalarını toplayarak bu grupla beraber 1993 yılında Tacikistanın yolunu tuttu. Tacikistanda 2 yıl boyunca karlı, dağlık arazide cephane ve mühimmat eksikliği içinde mücadele ettiler.
Tacikistanda geçen 2 yıl sonunda, Hattab 1995 yılları başında küçük grubu ile Afganistana döndü. O zamanlar, islami tavır ve kararlılıkları ile herkesi şaşırtan Çeçenlerin Ruslara karşı savaşı yeni yeni başlıyordu.
Hattab bir akşam uydu televizyonunda gördüğü Çeçenistan haberi görüntüleri üzerine hissettiklerini şöyle açıklıyor:
“Üzerinde ‘La ilahe illallah’ yazılı saç bantları takan ve tekbir getiren Çeçenleri gördüğüm zaman Çeçenistanda bir cihad olduğuna ve oraya gitmem gerektiğine karar verdim. ”
Hattab, 1995 yılının baharında Afganistandan 8 mücahid arkadaşı ile birlikte Çeçenistan'a geçti. Afganistan ve Tacikistan'da yaşananlar, Çeçenistan'da 4 yılda yaşanan kahramanlıklar yanında çocuk oyuncağı gibi kaldı. Resmi Rus kaynaklarına göre 3 yıllık Çeçen Rus savaşında öldürülen Rus askeri sayısı Afganistan'daki 10 yıllık kayıplarından fazla idi.
Çeçenistanda (Khartoshoi 1995, Şatoy 1996, Yashmardy 1996) ve Rusya içinde (Dağıstan 1997 ) çok önemli operasyonlara katıldılar.
En şanlı operasyonlarından birisi, 16 Nisan 1996 tarihinde komutasındaki 50 kişilik mücahid grubuyla 50 araçtan oluşan Rus konvoyunu imha ettikleri Şatoi Pususudur. Resmi Rus kaynakları bu pusuda 26 sı rütbeli olmak üzere 223 Rus askerinin öldüğünü ve bütün araçların bertaraf edildiğini bildirmişti. Bu operasyon Moskovada 2 veya 3 Rus generalinin görevlerinden alınmasına sebeb olmuş ve Boris Yeltsin operasyonla ilgili haberleri Rus Parlementosunda bizzat duyurmuştu. 5 mücahidin şehitlik mertebesine ulaştığı bu operasyon Emir Hattab'ın komuta ve savaşçılığını tarihe altın harflerle kazıyordu...
Bundan birkaç ay sonra Hattab grubu ile Rus Askeri Kışlasına yaptığı başka bir baskında rus helikopterlerini AT-3 uzaktan yönlendirilen tanksavarlarıyla düşürdüler. Bu operasyon da filme alınmıştır. Ayrıca grubundan bazı mücahidler 1996 Ağustosunda Şamil Basayev’in komuta ettiği ünlü Grozni saldırılarında görev almıştır.
22 Aralık 1997 yılında tekrar sahneye çıkmış, komuta ettiği 100 Çeçen ve Yabancı Mücahidden oluşan grubu ile Rusya içine 100 km sızarak 136. Mekanize Tugayı Merkezine saldırıda bulunmuştur. Bu baskında 300 Rus aracı bertaraf edilmiş ve birçok Rus askeri öldürülmüştür.
1996 yılının sonbaharında Rusyanın Çeçenistan'dan çekilmesinden sonra Hattab Çeçenistan’da Milli Kahraman ilan edildi. Şamil Basayev ve Salman Raduyev gibi Çeçenistan'ın en büyük kumandanlarının da katıldığı bir törenle kendisine Üstün Cesaret Madalyası takdim edilip ayrıca Çeçen Hükümeti tarafından General rütbesi ile onurlandırıldı. Cevher Dudayev şehadetinden önce hal ve davranışlarıyla Hattab'ı her zaman takdir ettiğini göstermiştir.
Hattab cihadın Medya alanınada taşınması gerektiğine inanmaktadır. “Allah bizlere inanmayanların silahları ile savaşmamızı emrediyor. Onlar medya ve propaganda yolunu kullanıyorlar, öyleyse bizde kendi medyamızla onlara karşı savaşmalıyız” demiştir. Bu yüzden bütün operasyonlarının filmlerinin kaydedilmesine özen gösterir. Afganistan, Tacikistan ve Çeçenistandaki savaş görüntülerini içeren 100’lerce video kasetinin olduğu bilinmektedir. Düşman medyasının yalan, yanlış iddialarına yanıt olarak sadece sözlerin yetmeyeceğini ve video görüntülerinin de cevapta yer alması gerektiğini savunmaktadır.
Ölüm onu savaş meydanlarında bulmamış, hıyanet silahıyla canını teslim edip şehidler kervanına katılmıştır. Cihad hayatı boyunca onu takip eden şehadet, zehirli bir mektupta gizlidir. Mektubu açıp okuduktan sonra zehir etkisini gösterir. 19 Mart 2002 tarihinde, 15 yılı cihada adanan bu hayat son bulur. İşte cihadla geçen bir ömür daha şehadetle mükafatlandırılmıştır.
Hiç yorum yok