Usame Bin Laden'in Şehadeti-2 Mayıs 2011
Usame Bin Laden...
Batı'da ve Doğu'da ismi ABD ve emperyalizme başkaldırmış direnişçi...
Sessiz ümmetin gür çıkan sesi...
İslâm'ın drahşan yüzü...
Usame bin Laden'in tam adı Usame bin Muhammed bin Avad bin Laden'dir. Ailesinin yedinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Babasını 13 yaşında kaybetmesiyle, hayatını annesi ve aile büyükleri yönlendirdi. Laden ailesinin, başlıca din alimleriyle önemli ilişkileri vardı. Küçük yaştan beri dini ilimlerle iştigal ediyor ve hayatını dini telkinler doğrultusunda idame etmeye çalışıyordu. Dini yaşamına verdiği hassasiyet nedeniyle dikkatleri üzerine topluyordu. Çocukluğundan itibaren önemli bir servete sahip olması ve maddi açıdan zorluklar çekmemesi, hayata bakış tarzını farklılaştırmıştı. Dünya, kainat ve hayat kavramlarına bakış açısı İslam dairesinde şekillenmişti. Gençlik döneminde iletişim kurduğu Müslüman Kardeşler sayesinde siyasal, ekonomik ve sosyolojik fikirleri hep İslami temeller üzerine binâ ediliyordu. Gençliğinde şahid olduğu olaylar, ideallerinin oluşmasındaki temel etkenleri oluşturuyordu.
Usame bin Laden hayatının önemli bir kısmını Afganistan dağlarında geçirmişti. Daha sonra ailesini de buraya getirdi. Celalabad'da başka ülkelerden gelen mücahidlerin ailelerinin bulunduğu bir kamp oluşturulmuştu. SSCB ile savaşta hayata dair tecrübelerinin büyük bir kısmını elde etmişti. Afgan savaşında Usame bin Laden'in ayağına düşen ama patlamayan bomba onu ölümle yüz yüze getirmişti. Zaten savaş başlı başına ölüm-kalım mücadelesinden ibaretti. Usame bin Laden El Kaide içinde kardeşliğe büyük bir önem veriyordu. Bu kardeşlik askeri disiplinin çok ötesindeydi. Savaş sırasında Usame bin Laden yakından bağlandığı birçok kardeşinin şehadetine şahid olmuştu. Bu olaylar Usame bin Laden'in psikolojisinde derin etkiler bırakmıştı. Usame bin Laden'in genel olarak hüzünlü yüz hatları savaş sürecinde yaşadığı acıların sonucuydu.
Afgan savaşı sırasında Ruslara karşı verilen mücadelede El Kaide üyesi beş yüze yakın şehid, Afganistan'ın Torkum civarında yatmaktadır. Usame bin Laden 11 Eylül'den önce sık sık ziyaret ederek şehidlere dua etmekteydi. Yabancı gazeteciler, Usame bin Laden'in bu durumunu not defterlerine şu şekilde kaydetmişlerdi: "Henüz 41 yaşında olmasına rağmen beyazlayan sakalları ve ağlamaklı olan yüz hali, çektiği acıların bir göstergesi gibi. Bu hüzünlü halinde, bütün İslam diyarında yaşananların etkileri vardı aslında. Usame bin Laden sevindiği zaman sadece tebessüm ederdi. Çevresindekiler, onun güldüğüne şahid olmamışlardı. El Kaide üyelerinin Usame bin Laden'e derin bir saygıları vardı.Özel yaşamında dini kurallara gösterdiği hassasiyet ve grubun mistik özellikleri, grup üyelerinin liderlerine mutlak sadakati ve bağlılığına sebeb olmaktaydı. Bununla beraber, Usame bin Laden çok etkili bir hatibdi. Her sosyal ve siyasal akımın asıl örgütleyicisi hatibler olduğundan, El Kaide'de asıl oluşum safhasındaki etkili hatib, şübhesiz Usame bin Laden'di. O konuşmalarında seçkin bir Arabca kullanıyordu. Kelimeleri tane tane telaffuz ediyor, konuşma sırasında yüzünde derin bir sükunet oluşuyordu. Etrafındakiler, Usame bin Ladin'i adeta Mesih'i dinliyormuş gibi dikkatle dinliyordu."
Usame bin Laden 1.95-2.00 metre boyunda, takribi 72.5 kg. ağırlığındaydı. Esmer tenli, zayıf bir yapıya sahibdi. Yazarken sol elini kullanır. Konuşmalarında seçkin bir Arabca kullanır. Ayrıca uzun yıllar Afganistan'da bulunduğu için Peştun dilini de öğrenmiştir. Bunun yanında İngilizceyi de fevkalade bilmekte ve kullanabilmekteydi.
2 Mayıs 2011'de ABD Usame bin Laden'i öldürdüğünü duyurdu ve Haçlılar o günü adeta bayram ilan ettiler...
Ancak nasıl öldürüldüğü, cesedinin ne olduğu, nerede olduğu ise hâlâ bilinmiyor...
Amerikalıların arzusu, Usame bin Laden'in son anlarını O'nun geçmişi ve karakteriyle uyuşmayan son derece olumsuz bir şekilde sunmaktı.
Bin Laden'in cesedinin fotoğraflarının ve videosunun yayınlanmasını yasaklayan Amerikalıların, O'nun cesedini İslami kurallara uygun bir şekilde denize gömdükleri iddiası, Amerikalıların yalan söyledikleri şüphesini daha da güçlendirdi.
Birçok dezonformatik bilgi ile Usame bin Laden'i Müslümanlar nezdinde kötülemek istiyorlardı..
Peki, Pakistan'ın Abbutabad kentinde 2 Mayıs 2011 günü gerçekten ne olmuştu?
Bu soru, Usame bin Laden'in şehid edildiği evine yapılan baskın esnasında kendisiyle birlikte olan Yemen asıllı eşi Emel Seda tarafından cevaplandı.
Emel es-Seda, Bin Laden'in şehadetinin gerçek hikayesini anlattı ve cesedinin ortadan kaybolmasının sırrını ortaya çıkardı:
Saldırı başlayıp askerler helikopterlerden atlamaya başladıkları zaman, o anda evde bulunan kardeşler onlarla çatışmaya girdiler. Çatışma çok ağır ve sarsıcıydı.
Evimize saldıranlar, Amerikan ve Pakistan askerleriydi. Onlar beraber hareket ediyorlardı. O kadar çoklardı ki bir anda hepsi de avluyu ve evi sarmışlardı.
Saldırı anında Usame, kendi odasındaydı. Derhal bir silah aldı ve pencereye koştu. Çatışmanın ilk dakikalarında yüzüne bir mermi isabet etti ve hemen oracıkta şehid oldu(inşallah).
Ve bu, Şeyh için Allah'ın bir lütfu idi.
Biraz sonra Amerikalılar, odaya girdiler ve Şeyh'in cansız bedenini buldular. Cesedi alıp evin dışına çıkardılar ve Amerikan deniz piyadelerine ait bir helikoptere götürdüler.
Helikopter havalandıktan bir müddet sonra çok şiddetli bir patlama oldu. Muhtemelen isabet almıştı. Helikopterin parçaları her tarafa yayıldı. İçindeki herkes öldü ve parçaları etrafa dağıldı. Aynı şey Şeyh'in cesedine de oldu.
Amerikalılar, zaferlerini tüm dünyada kutlamak için O'nun cesedini göstermek istiyorlardı fakat Allah(s.v.t.), onların bu planlarını alt üst etti.
Allah, Şeyh'in cesedini bile onlardan aldı. Onlara hiçbir şey bırakılmadı ve bu yüzden, O'nun cesedinin denize gömüldüğü hikayesini uydurmak zorunda kaldılar. Allah, O'nu bu dünyada iken de öldükten sonra da düşmanlarından korudu.
Allah O'nun şehadetini kabul etsin ve kendisine cennette en yüksek dereceleri nasip etsin!
Amerikalılar, Abbutabad'daki bu olaydan bir müddet sonra, Ağustos 2011'de, Fox TV aracılığıyla Afganistan İslam Emirliği'ne bağlı mücahidlerin içerisinde El Kaide liderine yönelik düzenlenen operasyona katılan "6.Tim"e ait bir helikopteri vurdukları bilgisini vermişlerdi. Bu olayda 22 SEAL üyesinin hayatını kaybettiği açıklanmıştı. Başkan Obama, ölen askerlerin arkadaşlarına ve ailelerine başsağlığı dilemişti.
Muhtemeldir ki bu sızıntı, 2 Mayıs 2011 gecesi Abbutabad'da Şeyh Usame bin Laden'in cesediyle birlikte ölen Amerikan askerlerini gizlemek için bir girişimdi.
Usame Bin Laden'in şehadetinin ardından o dönem Bolu F tipi cezaevinde olan İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu "Ölüm Odası- B Yedi" eserinde şöyle bahsediyordu olaydan:
«… “Seyfullah” lâkablı, El-Kaide örgütünün ruh ve istikamet vericisi, yalnız İslâm âleminin değil, bütün üçüncü dünya ülkeleri insanlarının yüreklerine sinmiş, bundan böyle kendisini sağlığında bilmiş bilmemiş bütün haysiyetli insanların kanında BATI’YA BAŞKALDIRAN en büyük kahramanlardan bir kahraman olarak yaşayacak sahici adam, USAME BİN LADİN şehid… Gerçekten öldü mü? Öldü haberi ile yazılan bu satırlar, ölmedi ise, onun sağlığında, ölünce söyleyeceklerim diye alınsın; ki, daha da kıymetli… Sadece bana âit duygu ve düşünceleri aksettirmediğine inandığım bu tesbitten sonra, onun öldürüldüğüne inanmadığımı söyleyeyim… Operasyon hakkında, “böyle bir operasyon oldu mu?” dedirtecek kadar birbirini çelen haberlerin saçmasapanlığı, bu operasyonun fiyasko ile neticelendiği kanaatini doğuruyor. Bana en mantıklı gelen, eğer öldü ise, operasyonla ilgili olmayan bir sebebten, “kanser hastalığı”ndan daha önce ölmüş olabileceğidir. Bir haberde böyle deniyordu. Ölümü örgüt tarafından gizlenmiş ve aradan geçen şu kadar zaman sonra ABD tarafından öğrenilerek, operasyon senaryosuyla kendilerine “başarı süsü” takınmaya kalkmış olabilirler. Şu satırları NYMPHALAR’ın rahatsız edici kuduzlukları altında karalayabildim. Teferruatlı yazabilmek için zamana yaymam lâzım ki, buna da vaktim yok…» .
Hiç yorum yok