Ali Bülent ORKAN-13 Ağustos 1982
12 Eylül deyince hep birden bağırırlar: "Erdallll!" diye...
Evet, Erdal Eren de bu toprakların çocuğudur ve hikâyesi insanda iz bırakır...
Ama Erdal'ı hatırlayanlar, Ali Bülent'i hatırlamıyorsa, bilin ki samimi değildir...
Bir soldan, bir sağdan denilerek katledildi bu toprağın çocukları...
Mustafa Pehlivanoğlu, Ali Bülent Orkan, Selçuk, Halil, Cengiz ve diğerleri...
Kimseler hatırlamaz bu yiğitleri...
Çünkü solcu değil, "onlardan" değil bu çocuklar...
13 Ağustos 1982'de asılarak şehit edilir Ali Bülent. Dilinde Ayetel Kürsi ve Kelime-i şehadetle...
Keş dağlarında suikastle şehit edilen Muhsin Yazıcıoğlu öldükten sonra okuduğu Kuran-ı Kerim'in arasından Ali Bülent Orkan'ın mektubu çıkmış...
Belki de, Ali Bülent'i niçin şehid diye vasfettiğimiz anlaşılır bu mektupla:
"Selamün aleyküm başkanım ben Ali..
Çok sevinçliyim. Aldığım idam cezası 1 hafta ertelendi.Ben 1 hafta sonra öleceğim diye sevinmiyorum.Hatim indiriyordum yarım kalmıştı. Onu tamamlamaya fırsat kazandım ona sevindim.
Benden ve benim gibilerden Yasin-i Şerif'i esirgemeyin.Kaza oruçlarım vardı bitirdim sanıyorum aklım pek yerinde değil, belki Yasinleriniz bana şefaatçi olur."
Avukat Can Özbay müvekkili Ali Bülent Orkan'ın idam edilişini şöyle anlatıyor:
(Anı avukat Can Özbay, dönemin Adalet Bakanının kapısını kırarak, Ali Bülent'in ve Mustafa'nın idamının durdurulması için uğraşıyor ama nafile. Çünkü "bir sağdan, bir soldan" diyen köpek emir vermişti...)
"O gün akşama kadar birilerine ulaşıp idamı engellerim diye koşuşturdum. Ama herkes benden kaçıyordu. Son anda beni aradılar. Kardeşimle birlikte bir arabaya atlayıp Ulucanlar Cezaevi'ne gittik. Önce tüylerim ürperdi. Çünkü ambulans ve içinde bir tabut gördüm. 'Acaba biz gelmeden astılar mı?' diye korktum. Ama sonra baktım ki, cezaevi avlusunda darağacı hazırlanıyor. İçeri girdim. Orkan çok şık giyinmişti, çakı gibi olmuştu. Doktorlar ona 'Başın ağrıyor mu, midende bir sorun var mı, boğazın ağrıyor mu?' diye sorular soruyorlardı. O ise sağlık sorunları olmasına rağmen hepsine 'hayır' diye yanıt veriyordu. Doktorlar 'Peki bu soruları niye sorduğumuzu merak etmiyor musun?' deyince 'Sohbet için olmadığını biliyorum herhalde. Beni idam edeceksiniz. Ama merak etmeyin turp gibiyim, hepinizden sağlıklıyım' yanıtını verdi. Sonra imamla tövbe duası okudu, namaz kıldı, abdest aldı. Bana 'Arkadaşlarıma, anneme çok selam söyleyin' dedi. 'Anneme düğüne çıkar gibi olduğumu söyleyin' dedi."
"Sonra oturdu bana son bir mektup yazdı. Ama onu bana vermediler, halen de vermiş değiller. Orada işlediği iddia edilen suç ile ilgili çok önemli şeyler olduğunu düşünüyorum. Sonra bir nara attı ve 'Avukatımı öpebilir miyim?' dedi. İzin verdiler, beni alnımdan öptü. Sonra beyaz önlüğü giydi. Celladı kabul etmedi. Boynuna ilmiği kendisi geçirdi ve hemen tabureyi tekmeledi. O yüzden ölümü çok gecikti. Ben karşısına geçtim, halen sağdı. 'İçinden Ayet-el Kürsü'yü oku' dedim. Ben sesli okudum, o dudaklarını kıpırdatarak okuyordu ve sonunda can verdi. Onu kimsesizler mezarlığına gömmüşler. Kardeşimle onu oradan çıkartıp gömdük."
25 yaşında darağacını düğün masası bilen Ali Bülent Orkan'a binler rahmet...
Hiç yorum yok