Halil el-Vezir (Ebu Cihad)- 16 Nisan 1988
El Fetih ve Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) kurucularından Ebu Cihad (Cihad’ın babası) lakaplı Halil El Vezir, 16 Nisan 1988 yılında Tunus'taki evinde İsrailli askerlerin düzenlediği suikastta şehit edildi. Filistin direnişinin en önde gelen isimlerinden olan Ebu Cihad, Yaser Arafat'ın sağ kolu ve örgütün askeri kanat sorumlusuydu. Ebu Cihad 1987 yılında başlayan 1. İntifada hareketini yöneten isimdi.
Ebu Cihad, intifadadan önce de aralarında 1978’de bir otobüse düzenlenen ve 38 İsraillinin ölümüne neden olan saldırı dâhil birçok eylemden sorumlu tutuluyordu. Ebu Cihad'a yönelik operasyonla ilgili olarak İsrail askeri sansür heyeti, Ebu Cihad’ı öldüren İsrailli komando birliğinin komutanı Nahum Lev’ın Yedioth Ahronoth gazetesiyle yaptığı ve bugüne kadar yayımlanamayan röportajının, yıllar sonra yayınlanmasına izin vererek bu konudaki gizliliği kaldırmış oldu.
Aslında İsrail'in Ebu Cihad'ı hedef tahtasına oturtması bir tesadüf değildi. Ebu Cihad Lübnan'da yaşanan iç savaşta İsrail'e karşı kazanılan büyük başarıların altında ismi olan bir askerdi. 1982'nin Haziranında Beyrut, İsrail kuşatması altındaydı. Kuşatmayı komuta eden Ariel Şaron’un şehre saldırıp saldırmayacağı tam olarak kestirilemiyordu. İsrail’in askeri hareketliliğini kontrol eden kişi ise Ebu Cihad’dı. Hareketlilik arttığında Arafat’ı olacaklara dair bilgilendirdi. Arafat’ın emriyle de savunma konumuna geçildi. Filistinli militanlar bir kaç saat içinde hazırdı. Savunma planını Ebu Cihad hazırlamıştı.
İsrail askerleri şehre girmeye başladığında hiç ummadıkları bir direnişle karşılaştı. Saatler içinde şehri alacağına inanan Şaron, karanlık çöktüğünde planladığı havai fişekli kutlama yerine, ölen 100’den fazla askerinin cesedini toplama emri veriyordu. Ebu Cihad ise bir sonraki raunt için hazırlıklara başlamıştı.
El Fetih’in Sabra sorumlusu Kazım El Hasan o günleri şöyle anlattı: “Ebu Cihad, fırtına kuvvetleri lideriydi. Askeri bir kişilikti. Bir gün Sabra kampındaki Gazze hastanesi civarında buluştuk. İzlendiğini biliyordu. Kılık değiştirmişti, bir şapka takıyordu. Bazı planlardan bahsedip ortadan kayboldu. Hızlı ve sessizce gelir giderdi. Bir sığınakta oturmak yerine sokaklarda savaşırdı. Bu, Ebu Cihad'ı diğerlerinden ayıran özellikti. Aynen Arafat ve Ebu Riyad gibi. Her zaman savaşırlardı.
O ve onun gibilerin savaşıyla, Şaron şehri hiçbir zaman alamadı. Filistinliler 3 ay direndi. 3 aylık kuşatma süresince 19 bin kişi öldü, 30 bin kişi yaralandı. Baskı altında kalan FKÖ liderleri, savaşı sokakta değil, masada kaybetti. Kuşatmanın kaldırılması için Lübnan’dan ayrılmaya razı oldular. Bu kişiler arasında Ebu Cihad da vardı. Önce Amman’a gitti, ardından da şehit edileceği Tunus’a gönderildi.”
Ebu Cihad hakkında “Bu adam bir devrimciydi. Her zaman çalışıyordu, işi kusursuzdu” diyen Kazım El Hasan, MOSSAD tarafından arandığını çünkü onun intifadanın mühendisi olduğunu söyledi. El Hasan, “Filistin'den geldiğimiz zaman bizi Suriye’de hapse atmışlardı. O, isim listesine ulaşmış, herkesin serbest kalmasına çalışmıştı. O listeyi, serbest kaldıktan sonra onun evinde gördüm. Yani Filistin davası için en ufak bir şey yapanı, o asla unutmamıştı” ifadelerini kullandı.
O nasıl Filistin davasına hizmet edenleri unutmadıysa, Filistinliler de onu unutmadı. Sabra ve Şatilla’nın daracık sokaklarının renksiz beton duvarları onun fotoğraflarıyla süslü hâlâ.
Bu arada İsrail yıllar içinde sürekli düzenlediği suikastlarla direnişin önde gelen isimlerini hedef aldı. Kimi zaman füze saldırıları kimi zamansa özel operasyonlarla gerçekleştirilen bu suikastlarda Filistin direnişinin birçok önemli ismi hayatını kaybetti.
Hiç yorum yok