Gazneli Mahmut-30 Nisan 1030


Gazneli Mahmut...
2 Kasım 971 yılında doğdu. Mahmut “Gaznevi” de denir. Farsça Yemin el-Devlet Mahmut, tam ismi: Yemin el-Devlet Abdülkasım Mahmut ibn Sebük Tigin Gazne Valisi Alp Tigin’in önde gelen komutanlarından, Sebük Tigin’in oğludur. Annesi, Zabulistan bölgesinde asil bir ailenin kızıydı. Bu sebeple şairler, Mahmut'a zaman zaman "Mahmud-ı Zâbulî" olarak olarak hitap etmişlerdir.Daha çocuk yaşta zekâsı ve yürekliliğiyle dikkat çekip Büst Valiliği’ne getirildi.
Babasıyla birlikte, Hindulara karşı düzenlenen Lamagan Savaşı’na (986/987) katılıp büyük yararlıklar gösterdi.992’ de Ebu Ali Simcur’un Samanoğulları topraklarına saldırması üzerine Sebük Tiğin ve oğlu Mahmut’un yardımlarıyla bu tehlikeyi uzaklaştıran Hükümdar Nuh bu başarısından ötürü Mahmut’a Seyfettin sanını verip kendisini Horasan Valiliği’ne getirdi. Sebük Tigin 997’de ölünce yerine veliaht oğlu İsmail geçtiyse de öteki oğlu Mahmut kardeşine kendisinin yaşça daha büyük olduğunu, tahtı kendisine teslim etmemesi durumunda üzerine yürüyeceğini bildirdi. İsmail’in tahtından vazgeçmediğini görünce amcası

Buğracık ve kardeşi Nasr ile birleşerek Gazne’ye yürüdü. Kent önlerine geldiklerinde İsmail sığındığı kaleden çıkıp teslim oldu ve Mart 998’’de Mahmut Gazne tahtına çıktı. "Sultan" ünvanını kullanan ilk hükümdardır.

Karahanlı İlig Han Nasr bin Ali’’nin 999’’da Samanoğullarının başkenti Buhara’ya girerek hanedanının tüm üyelerini özkend’e sürmesi üzerine tam bir bağımsızlık kazanan Mahmut, Horasan'’a kardeşi Nasr’ı vali atadı. Horasan, Herat, Büst ve Kabil bölgesinde tam bir egemenlik kuran Gazneli Mahmut, dönemin ünlü hukukçularından Ebu Hamit el-İsferaini’yi Bağdat’a gönderip durumu Abbasi Halifesi el-Kadir-Billah’a bildirdi.Halife, Mahmut’un elçisini sevinçle karşıladı ve kendisine “hilat,” taç ve bayrak gönderdi. Ayrıca “Velî-Emirü’l-müminin”, “Yeminü’d-devle” ve “Eminü’l-Mille” sanlarını verdi. Gaznelilerin ilk bağımsız hükümdarı olan Gazneli Mahmut, önce Saffariler sonra da Karahanlılarla olan ilişkilerini yoluna koyup kuzey yönünü güven altına aldıktan sonra 1000’de 1. Hint seferine çıktı. Peşaver’e karşı düzenlenen bu seferle Caypal’ı tutsak alıp pek çok değerli ganimet elde etti (1001). Vayhand üzerine yaptığı 2.seferinde yine zengin ganimetlerle dönüp Gazi sanını aldı. Bhatiya Bölgesi’ne yapılan 3. seferde racanın canına kıyması sonucu çok sayıda tutsak ve fille birlikte büyük çapta ganimet elde edildi (1004). 1005 sonbaharında yapılan 4.seferinde Multan ele geçirildi ve Caypal’ın ailesinden Suhpal Müslüman oldu.

Gazneli Mahmut’un vali atandığı Suhpal, Gazneli Mahmut’un ayrılması üzerine islamdan dönüp ayaklandı, 5.Hint Seferi’ne çıkan Gazneli Mahmut Suhpal’ı tutsak alıp ölünceye kadar hapsettirdi. Pencap’a yapılan 6. Hint Seferi’nden zengin ganimetlerle dönüldü (1009). Narayan’ a yapılan 7. Hint Seferi barışla sonuçlandı. 1010’daki 8. Hint Seferi ile Multan’a giren Mahmut, Karmatileri ağır bir yenilgiye uğrattı.1013’te 9. Hint Seferi’nde Naradin üzerine yürüyüp yeni ele geçirilen yerlerde mescitler yaptırdı (1014).Tapisar’a yapılan 10. seferde Hinduların büyük bir putu Gazne’ye getirildi. 1016’da yapılan 11. Hint Seferi kış nedeniyle başarısızlığa uğradı.1018 sonbaharında 1018 sonbaharında Kanavc’a yürüyen Mahmut, pek çok putu kırıp büyük ganimetlerle döndü (12. Seter). 1019’daki 13. Seferde ise Kalincar racası üzerine gidildi ve Kabil’in doğusundaki bölge halkına İslamiyet kabul ettirildi. 1021.’deki 14. Sefer başarısızlıkla sonuçlandı. 15. Sefer yine Kalincar’a yapıldı (1022). Gazneli Mahmut’un en ünlü Hint Seferi Sumnat’a yapılan 16. Seferdi. Sumnat’ ta Hindistandaki tüm öteki putların hükümdarı olarak kabul edilen Tanrı Siva’ya ait ünlü bir put vardı. Binlerce ziyaretçinin armağanlar sunduğu tapınakta sürekli olarak hizmet veren 500 erkek ilahici ve dans eden 500 kadın vardı.Sultan Mahmut hem bu inancı yıkmak hem de zengin ganimet elde etmek amacıyla 1025’te sefere çıktı; bir yıl sonra Sumnat’a vardı. İkinci saldırıda kent ele geçirilip putlar yıkıldı, hazineler yağmalandı. Ünlü put da dört hükümdarı olarak kabul edilen Tanrı Siva’ya ait ünlü bir put vardı.Binlerce ziyaretçinin armağanlar sunduğu tapınakta sürekli olarak hizmet veren 500 erkek ilahici ve dans eden 500 kadın vardı.Sultan Mahmut hem bu inancı yıkmak hem de zengin ganimet elde etmek amacıyla 1025’’te sefere çıktı; bir yıl sonra Sumnat’a vardı. İkinci saldırıda kent ele geçirilip putlar yıkıldı, hazineler yağmalandı. Ünlü put da dört parçaya ayrılarak Gazne’ye götürüldü.Bu büyük zafer İslam dünyasında Mahmut’u söylence kahraman durumuna getirdi. Halife el-Kadir Billah da sultanı kutlayarak kendisine “Keh-füddevle ve’l-İslam” ünvanını verdi. Multan’a yapılan 17. Sefer de Çatların saklandıkları ada yağmalanıp içindeki-ter tutsak alındı.

Böylece Çatlar tehlikesini de ortadan kaldıran Sultan Mahmut Ahmed bin Yınaltekin’i Hint kuvvetlerinin başına geçirip Gazne’ye döndü.Son yılları Irak-ı Acem ve Horasan’da geçen Sultan Mahmut 1029’da Rey’e girip Büveyhilerin hâzinesini ele geçirdi.Batınileri dağıttı.Irak-ı Acem işlerini yoluna koyduktan sonra oğlu Mesut’u buraya vali atadı ve Nişabur’a döndü.

Sultan Mahmut, hayatının büyük bir kısmını savaş meydanlarında geçirmiş, özellikle Hindistan'a yaptığı seferler onu çok yormuş ve hastalanmasına sebep olmuştu. Doktorların tavsiyelerine rağmen hiç dinlenmiyor ve bir hükümdarın yapması gereken vazifeleri yerine getiyordu. Genellikle tarihçiler, Sultan Mahmut'un verem hastalığından öldüğünü kabul ederler.
Mahmut, 1029-1030 kışını Belh'te geçirdi. Fakat bu şehrin havasından dolayı Gazne'ye döndü. Burada da sağlığına kavuşamayan Sultan Mahmut, 30 Nisan 1030 tarihinde 59 yaşındayken öldü.

Bugün Hindistan ve Pakistan'da bulunan yüz milyonlarca Müslüman'ın kayna­ğı Sultan Mahmut'un bu fetihleridir.

Sultan Mahmut, sıradan bir hü­kümdar olmadığını, adaletli, fazilet­li, yetenekli, bilgili bir hükümdar ol­duğunu birçok olayda kanıtlamıştı. Din büyüklerini, bilgin ve sanatkârı korur, kollar ve onlara saygı gösterir­di. Akıllı kişilerin uyarılarına kulak verir, doğru söz kimden gelse kabul ederdi. Allah'a son derece bağlı, sa­mîmi bir Müslümandı.

Bursalı büyük velî İsmail Hakkı Hazretleri Sultan Mahmut ve Aziz Mahmut (Hüdâî) için şöyle demiştir:

"Ey Muhammed ümmeti! Bu dünyaya iki Mahmut gelmiştir. Biri Mahmud-ı Gaznevî, diğeri Mahmûd-ı Mânevî'dir. Birinin mezarı Gazne'de, diğerinin mezarı Üsküdar'dadır. Adalet Gaznevi'de, fazilet Hüdâyî'de son bulmuştur."

Sultan Mahmut bir gün vezirleri kumandanları ile birlikte zamanın ta­nınmış evliyasından Şeyh-Ebu'l-Hasen Harakani'nin ziyaretine gitti. Adamlarından bazıları önce gidip Şeyhe, hükümdarın kendisini ziyare­te gelmekte olduğunu, karşılaması ge­rektiğini haber verdiler, Şeyh Hara-kani kös dinlemiş gibi hiç aldırmadı. Yerinden bile kımıldamadı. Hüküm­dar ve adamları dergâhın kapısına ka­dar geldi. Baş vezir rica etti: "Ey din ulusu, hiç değilse bu değerli hüküm­darı odanızın kapısında karşılayın" Harakanı bu kadarını bile yapmadı. Vezir feryad etti, "Ey mübarek insan sen Allah'ın Kur'an'da 'Allah'a, Pey­gambere ve içinizden emir sahibi olan­lara itaat edin' buyruğunu hiç görme­din mi?"
Şeyh Harakâni cevap mahiyetin­deki şu açıklamada bulundu:
"Biz o sözünü ettiğin Allah emri­nin 'Allah'a itaat ediniz' kısmına o kadar daldık ki, henüz peygambere bile sıra gelmedi. Nerede kaldı hü­kümdara itaat edelim."
Sultan Mahmut bu açıklama kar­şısında, şeyhin başından beri takındığı tavra zerre kadar kızmadığı gibi, ken­di de müritleri arasına katıldı. Yanındakilerle beraber büyük bir saygı gös­tererek huzurundan ayrıldı.

Hiç yorum yok

Öne Çıkan Yayın

İBDA ve İBDA-C Nedir?

İBDA-C’nin daha iyi anlaşılması için İBDA'nın kısaca tarif ve izahını yapmak istiyoruz… Kumandanımız Salih Mirzabeyoğlu’nun "...

İzleyiciler

Popüler Yayınlar

Tema resimleri duncan1890 tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.