ALİBEK HAKİM(1908-1985)
(Soldan) Alibeg Hakim, Sultansharif Zuvqauli Kocyigit, Hamza Shomishbayuli Ucar, sıradan 5-Majit Janaltay, 6-Nurgojay Batir. Kashmirin Sunmarak dağı 1953.)
Alibek Hakim, bugünkü Kazakistan’ın Doğu Türkistan’a
sınırını teşkil eden doğudaki Kazak topraklarının başlangıcı olan Tarbagatay
vilayetinin Altın Emil bölgesinde doğmuştur. Alibek Hakim Tarbagatay’dan
Manas’a yani Tanrı Dağlarının doğuda kalan ve bugün Çin sınırlarına dahil olan
bu bölgesine 1933 senesinde gelmiştir. Manas nehrinin batısındaki Kızılözen
mevkiine yerleşmiştir. Alibek Hakim’in,
Kızılözen’deki yaylasının adı DöngJaylav (Tepedeki yayla)’dır. Halen bu
bölgede Alibek Hakim’in kendisi vatandan ayrılırken evlendirip bıraktığı en
büyük kızı Ajar ile kardeşi İlyas Rahimbekoğlu’yla beraber bir çok akrabasının
mezarları bulunmaktadır. Tanrı dağlarının doğusunda bulunan ve kuzeye bakan bu
bölgede Alibek Hakim 1947 senesine kadar yaşamıştır Ancak Alibek Hakim’in büyük
dedelerinden[2] Kataş Aqsaqal tahminen 1800-lerin başında Altay bölgesinden
Altay-Savır ve Maylı Jayir bölgesine göç etmiştir.

(Salihli, 1956 senesinde Alibeg Hakim)
DOĞU TÜRKİSTAN’DAKİ SİYASİ FAALİYETLERİ
Alibek Hakim Urumçi’ye bağlı Manas kazasına geldikten
sonra yani 25 yaşından itibaren bu bölgedeki Kazak ileri gelenleriyle beraber
milli mücadele hareketine gizlice katılır. İlk olarak o bölgedeki
milliyetçilerden Yunus Hacı’nın[3] yardımcısı olarak vazife alır. Gizli olarak
kurulan Ulttı Qorgav Uyımı yani Milleti Müdafaa Cemiyetinin kurucusu ve
idarecisi olur. Bu gizli teşkilatın gelişmesinde ve milli hareketlerin
başlangıcına sebep olmasında Alibek Hakim’in liderlik özelliklerinden çok
faydalanılmıştır. Bu dönemde Alibek Hakim de, bölgedeki Kazak toplumunu
organize etmek konusundaki tecrübelerini oldukça geliştirmiştir. Alibek
Hakim’in bu faaliyetlerinin Çinlilerce fark edilmesi, onun oldukça yüklü bir
para cezasına çarptırılmasına sebep olmuştur. Alibek Hakim ile beraber bu
cezayı çekenlerden biri de Muhametcan Molla[4]’dır.
Alibek Hakim ve Muhametcan Molla 1940 senesinde bir çok
Kazak miliyetçisiyle beraber tevkif edilmiştir. Bu hapis döneminde Alibek Hakim
ile beraber tutuklanan Kazak ileri gelenleri siyasi indoktrinasyona tabi
tutularak, Şing Sısey isimli Stalin’le işbirliği yapan valinin ideolojik beyin
yıkama çalışmalarına tabi tutulurlar. Askeri disipline tabi tutulan seçilmiş
gurubun arasında bulunan Alibek Hakim’in mantık gücü ve zekası, bu dönemde
kendisine Çinlilere hizmet etmesi için öğretilenleri milliyetçi Kazakların
yararına kullanmak için depolamaya başlar. Bir müdet hapiste tutulan Alibek
Hakim ve diğer 300 kadar Türkistanlı ileri gelenleri siyasi kurslara tabi
tutulurlar.Bu grup toplu halde Doğu Türkistan’ın güneyinde dolaştırılır. Bu
şekilde, Doğu Türkistan’ın güney bölgelerini dolaşmak, Alibek Hakim’in ileride,
Çinlilerin zulmünden kendi kafilesini sağ-salim kurtarması ve hür dünyaya
ulaştırması için gerekli olan bütün coğrafi bilgileri vermiştir. Alibek Hakim,
Çinliler tarafından 18 ay tutulduktan sonra, onun iyice beyni yıkandığına
kanaat getiren Çinlilerce tekrar Manas kazasına geri gönderilir. Çinliler,
uyguladıkları akıl almaz testlerden ve dünyada eşine az rastlanır geleneksel
Çinli hilebazliği ile düzenledikleri sınaklardan geçen Alibek Hakim’in beyninin
iyice yıkandığına kanaat getirerek, onu artık Ruslarla iyice arası açılan Şıng
Sısey’in idaresine geçen Manas kazasında mahalli idareci görevine getirirler.
Fakat bu görev uzun sürmez. Alibek Hakim, ikinci defa
Urumçi’ye çağırılır. Orada bir yıl daha tutuklu kalır. 1944 senesinin
sonbaharında memleketine geri yollanır. Manas bölgesinin Kazaklarının
idarecilerinden biri olarak eski vazifesine döner.1945 senesinin ilkbaharından
itibaren Qulca(İle) de Alihan Töre ve Altay’da osman batur liderliğinde devam
etmekte olan Türkistanlıların İstiklal mücadelesine destek olmaya karar verir.
Silahlı mücadeleye geçme kararı alır. Bu amacı gerçekleştirmek için,
çevresindeki güvendiği silah ve ülkü arkadaşları ile, elinde son derece kısıtlı
miktarda bulunan silah ve mühimmata rağmen 6 Haziran 1945 tarihinde silahlı
mücadele başlatır. Kızılözen nehrinin batısında ve Urumçi istikametinde olan
Çin karakoluna hücum ederek bu bölgeyi Çinlilerden temizlemeye başlar.

( Salihli 1982 . Alibeg Hakim oğulları Hasan Oraltay ve Bilal Hakim'le)
Ancak
Alibek Hakim oldukça ağır ve ümitsiz şartlar altında savaşır. Alibek Hakim ve
savaşçılarının yüreklerindeki iman gücü, tanrıya olan inanç o kadar büyüktür
ki, durumlarının ümitsizliğini, bütün mantık kurallarının tersine giden adeta
bir ilahi güçle kabul etmezler. Silah ve mühimmat eksikliği en acil çözüm
bekleyen ihtiyaçtır. Alibek Hakim en güvendiği adamı, Hamza Uçar
Şömişbayoğlu’nu İle’ye Alihan Töre’ye gönderir. Ondan bin silahlı asker yardımı
gelir.[5] Kızılözen’in kahramanlarının mantıken ümitsiz ancak iman olarak güçlü
mücadelesine gelen bu yardımla Şarki Türkistan Cumhuriyetinin sınırları Manas
nehrine kadar uzanır. Bu cephenin Şarki Türkistan Cumhuriyetinin kontrolüne
geçmesi, Manas-Savan bölgesinin adının
bütün Doğu Türkistan tarafından tanınmasını sağlar. Daha sonraki
mücadelelerde, Manas-Savan bölgesinin adı ve onun muhteşem kahramanları bütün
Doğu Türkistan tarihinde önemli bir pozisyon kazanır.
Alibek
Hakim, 1945 senesinin sonunda Manas-Savan bölgesinin mülki ve idari hakimi
görevine gelir. Ancak bu tayini Alibek Hakim’i, iki yerleşim bölgesine hakim ve
o bölgedeki bütün silahlı kuvvetlerinin komutanı olarak tayin eden merkezi
otorite artık Çinli idareciler değildi. Şarki Türkistan Cumhuriyeti idi. Alibek
Hakim’in bu bölgeye tayini yapılırken ona Şarki Türkistan Cumhuriyetinin 18
numaralı istiklal madalyası verilmiştir. Bu madalya Alibek Hakim ile beraber
hür dünyaya çıkarılmış ve halen Alibek Hakim adına ailesinin bir ferdi
tarafından muhafaza edilmektedir. Bu madalyanın verilme amacı onun Şarki Türkistan
Cumhuriyetinin esas kurucularından olduğu ve Şarki Türkistan Cumhuriyeti için
silahlı mücadele vermesini tespit ve kabul içindir. Çünkü Alibek Hakim Altay’da
Osman Batur ve İle’de Alihan Töre’nin liderliğinde başlayan silahlı istiklal
savaşının Manas-Savan-Kızılözen bölgesindeki silahlı mücahitlerinin lideriydi.
Oradaki savaşçıların hem sratejik plancısı, hem de uygulayıcısı olmuştur.
Askeri eğitim almamış olmasına rağmen onun mücadelelerini sonradan tarif eden
hatıratlardaki tesbitler de bunu açıkça gösterir.(Bunun için Hatıralar bölümüne
bakınız).
Alibek Hakim’in Türklük, Kazaklık veya kısacası milliyet
şuuru oldukça kuvvetliydi.[6] 1945 sonrasında idare ettiği Manas-Savan
bölgesinde Çince olan bütün yerleşim bölgelerinin adlarını Kazakça olarak değiştirmesi
bunun en büyük ispatıdır. Savan-Oypazar, Ancıkay-Ormanbak, Şiykangzı-Kalaba
olarak değiştirilmiştir.
Alibek
Hakim’e liderliğini Alihan Töre’nin yaptığı
ve o zamanlar kukla haline gelmemiş olan Şarki Türkistan Cumhuriyeti
tarafından hem İstiklal ve hem de Fedaiyyet madalyaları verilmiştir.Alihan
Töre, Ruslar tarafından kaçırılarak Orta Asya’da Taşkent’te yaşamaya mecbur
edildikten sonra, kukla haline gelmiş olan Şarki Türkistan Cumhuriyeti hükümeti
de Alibek Hakim’e üç altın madalya vermiştir.

(Salihli 1961 senesinde, Alibeg Hakim
torunları; Meryem ve Nurkemal'le.)
Şarki
Türkistan Cumhuriyeti hükümetinin kuklaya dönüştürülmesine hem Osman Batur ve
hem de Alibek Hakim karşı çıkmıştır. Kukla Şarki Türkistan Hükümetinin kukla
lideri ve sonunda da yine onu idareye getiren patronlarının emriyle öldürülen
Ahmetcan Kasımi idaresi de Alibek Hakim’e cazip teklifler de bulunmuş ve onu
mücadelesinden vazgeçirmeye çalışmıştır. Alibek Hakim’e Tarbagatay vilayetinin
valiliği teklif edilmiştir.Ancak o bunları kabul etmemiştir.Alibek Hakim
kararından caymamış ve bu sefer de Sovyetler Birliğinin kuklası haline gelmiş
olan Şarki Türkistan Cumhuriyetine karşı savaşmaya başlamıştır. Alibek Hakim,
Sekizinci Kazak Tugay’ının kurulmasında da büyük rol oynamıştır.
Alibek
Hakim, 11 Aralık 1947 günü yapılan savaşta mağlup olarak Manas nehrinin
batısına 8000 kişilik kafilesiyle geçmiş ve kukla Şarki Türkistan Cumhuriyeti
ile ilgisini kesmiştir.Bu tarihten sonra Alibek Hakim, bir çok siyasi
faaliyetde bulunmuş ve Urumçi’deki Savle dergisinin destekleyicisi de olmuştur.
Alibek
Hakim, 1949 senesinin Nisan’ında Urumçi’nin 60 km. Batısında Qoştı’da
yaşamaya başladı. Burada Doğu Türkistandaki Kazak Türkleri ileri gelenlerini
toplamıştı. Kazak Türkleri ileri gelenlerinin bu toplantısında bir çok mühim
kararlar alınmıştı. Bu kararların bazıları şöyle idi:
1. Doğu
Türkistan’a süratle yaklaşmakta olan Komunist Çin’e karşı müşterek mücadele
cephesi kurulması için, Uygur Türklerinin Urumçi’deki liderleriyle temas
sağlanacak.
2.
Tüngen(Müslüman Çinli) lerle temasa geçilecek.
3. Urumçi’deki
Amerikan konsolosuyla temasa geçilecek.
4. Milliyetçi
Çin’in anti-komünist kumandanlarıyla temasa geçilecek.
5.
Komunistlere baş eğilmeyecek. Karaşehir vilayetinde bir cephe kurularak
Doğu Türkistan’ın güneyi savunulacak. Dışarıdan yardım sağlanmaya çalışılacak.
Bunun ilk adımı olarak Alibek Hakim’in kuvvetleri Karaşehir vilayetine bağlı
Köklük bölgesine yerleşecek.
6. Kararları
Osman atur ile Canımhan Hacıya Alibek Hakim bildirecek. Onların tasvibini
aldıktan sonra, Urumçi’de Uygur liderleriyle ve Amerikan konsolosuyla, Tüngen
generaliyle Alibek Hakim konuşacak.
Bunlar hakikaten öyle de oldu. Alibek Hakim, sırasıyla
Osman Batur ve Canımhan Hacı, İsa Yusuf Alptekin, Mesud Sabri, Mehmet Emin
Buğra ve Tüngen generali Ma Cungcang, Amerikan konsolosuyla görüşmüş ve
müşterek cephe kurma işinde anlaşmışlardır. Bu anlaşmaya sadece Kazak Türkleri
sadık kalmıştır.

Alibek Hakim
23 Aralık 1949 da Köklük dağından hareket ederek Taklamakan çölünden geçtikten
sonra Himalaya yamaçlarındaki Gasgöl’e gelir.Alibek Hakim, Gasgöl’den 1 Şubat
1951 günü düşmanın ani saldırısı neticesinde hareket ederek Himalaya dağlarının
o dehşetli soğuğu ve oksijen eksikliği ile boğuşarak, aynı zamanda düşman
takibiyle savaşarak, her gün bir kaç kişinin şehit düşmesine şahit olarak 1951
senesinin sonunda Keşmir’in Srinagar şehrine gelmiştir. Keşmir’e geldikten
sonra yeni bir hayat ve bambaşka bir mücadele başladı. Parasızlık, dil
bilmemezlik sıkıntıları daha da katlıyordu. Alibek Hakim, kendi kafilesini
Taklamakan çölünden yol bularak suya kavuşturmuş, Himalayaların geçit vermez
buzullarından yol bulmuş ve selametle kurtarmıştı. Şimdi bu kafilenin
geleceğini teminat altına almak için tekrar mücadele etmek mecburiyetinde
mektuplar yazdırıyor, durumu anlatıyordu. Delhi’deki Amerikan Elçiliğinin
aracılığıyla bir çok mercilere başvurdu. Bulduğu imkanlarla Amerikalı ve bazı
başka devlet erkanı kimselerin verdiği tanıtıcı bilgilerle Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlığına kabul edildi. Alibek Hakim, 12 Temmuz 1954 tarihinde Keşmir’den
hareket ederek, 29 Temmuz 1954 günü İstanbul-Tuzla’daki Kızılay Mülteci Kampına
gelmiştir. Bu kampta kendisini ilk ziyarete gelen kişiler, Prof. Zeki Velidi
Togan’ın eşi Nazmiye Togan ve oğlu Sübidey Togan(Prof. Bilkent) ile o zamanlar
Türk Dil Kurumunda çalışan Abdülkadir İnan olmuştur. Prof. Validov-Togan o
sıralarda İngiltere’de bulunuyor olduğundan gelememişti. Abdülkadir İnan,29
Temmuz 1954 tarihinde yapılan bu ziyaret esnasında Alibek Hakim’e Qoş Keldin
diye bir şiir ithaf etmiştir. Bu şiir 1961 senesinde İzmir’de basılan HÜRRİYET
UĞRUNDA DOĞU TÜRKİSTAN KAZAK TÜRKLERİ kitabının 204 sayfasında da
bulunmaktadır.
QOŞ KELDİNG
Baldagı quruş bolat cambasınga ilgensing,
Düşmannan alğan kök mıltıq küngrendirip cürgensing
Tavekelding keng tonın özing pişip kiygensing
Altaydağı Alaştı bul qıtaydıng qolınan qutqaramın
degensing.
Tabanı cazıq tarlanboz, tartıp minding curt üşin.
Qızıl qıtay kafirdi, qoyday şaldıng curt üşin.
Baldağı altın quruş bolat qanğa maldıng curt üşin.
Asqar-asqar tavlardı, qızıl qıtay cavlardı basıp kelding
curt üşin.
Şalqar şalqar kölderdi, göbi degen şölderdi basıp qondıng
curt üşin.
Türik curtına qoş kelding
Barin aytta birin ayt
Aer qılganın curt üşin.
Yani diyor ki Prof. Abdülkadir İnan: Çelik kılıcı beline
astın, düşmandan düşürdüğün çelik tüfeği gürlettin. Tevekkülün geniş kaftanını
kendin biçtin ve giydin. Altay’daki Alaş evladını Çin zulmünden kurtaracağım
dedin. Tabanı düz boz atı, düşmandan gaspettin, halk için. Kızıl Çin kafirini
koyun gibi boğazladın, yurt için. Yüce yüce dağları, kızıl çin gibi düşmanı
ezip geçtin yurt için. Nice büyük gölleri, Gobi gibi çölleri basıp geçtin yurt
için
Türk yurduna hoş geldin,
Uzun lafın kısası
Her yaptığın yurt için.
Alibek Hakim ve yakın akrabaları 5 Eylül 1954 günü
Manisa-Salihli’ye yerleştirilmiştir. Vefatına kadar orada yaşamış ve oraya
gömülmüştür. Salihli’ye yerleştikten sonra Alibek Hakim Türkistan davasıyla
meşgul olmaya devam etti. Salihli’ye geldikten bir kaç gün sonra üzerine
Türkistan haritası ve ay yıldızlı bayrak işlenen bir Türkistan keçesini Türkiye
Cumhuriyetinin o zamanki Cumhurbaşkanı Celal Bayar’a takdim etti.
Türkistanlıları Türkiye'ye kabul ettikleri için teşekkür etti.
Salihli'de yaşadığı sürede Alibek Hakim’i bir çok yerli ve
yabancı yazar, araştırmacı ve alim ziyarete gelmiştir. Bunların hepsiyle
görüştü, konuştu, sorularına cevap verdi ve bu sebeple Doğu Türkistan ve
Kazakların hayatı ile ilgili bir çok makale ve kitabın yayınlanmasına katkıda
bulundu. Alibek Hakim ile ilgili olarak pek çok yazı yazılmıştır. Sadece
Türkiye basınında değil, batıda İngiltere ve ABD'de, Hindistan’da, Komunist
ülkelerde ve Sovyetlerin yıkılmasıyla bağımsızlığına kavuşan Kazakistan’da
yazılar neşredilmiş, kitaplar basılmıştır.
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Hasan Oraltay, ALAŞ TÜRKİSTAN TÜRKLERİNİN MİLLİ
İSTİKLAL PAROLASI, İstanbul: Büyük Türkeli yayınları, 1973,151-161.
[2] Alibek Hakim’in babası Rahimbek, sonra dedeleri
sırayla Kocalak, Şöti, Kataş, Bögenbay, Barkı, Esentay, Samembet, Süyinbay,
Jantekey ve Kerey ‘dir. Kereyler Kazakların Orta Cüz’inin en savaşçı ve
kuvvetli boylarından biridir. Kereyler 12 kardeş olarak 12 alt boya bölünürler,
Oneki Kerey adını alırlar. Yine böyle Samembet ata da 11 kardeş olduğu için,
bunların alt boylarına 11 Samembet denir. Daha sonra Esentay’ın çocukları da altı Esentay olarak
adlandırılır. Bu altı Esentay’dan birisi olan Barkı’nın çocukları da Oneki
Barkı olarak ezberlenir.
[3]Yunus Hacı Şömişbaytorunu, 1893 senesinde Altay’ın
Şingil bölgesinde dünyaya gelmiş ve 1940’lı senelerde Doğu Türkistan bölgesinin
valiliğini yapan Şıng Sısey isimli zalim Çinli vali tarafından hapisteyken
öldürülmüştür. Yunus Hacı Doğu Türkistan’ın meşhur seyyahı Şömişbay
Daribayoğlu’nun torunudur. Yunus Hacı
1937 senesinde Stalin’in zulmu altında inim inim inleyen Kazakistan
topraklarından geçerek , Odessa’dan İstanbul’a
ve Mekke-Medine’ye gemiyle seyahat ederek, Atatürk Türkiye’sini ve diğer
İslam memleketlerini görmüş feyz almış bir zattır. (Bu bilgiler için, bakınız;
Hasan Oraltay, HÜRRİYET UĞRUNDA DOĞU TÜRKİSTAN KAZAK TÜRKLERİ, İstanbul: Türk
Kültür yayını, 1976., s. 109) Yunus Hacı Şömişbaytorunu’nun amcası olan ancak
yaşının küçüklüğü sebebiyle kardeşi olarak adı geçen Hamza Uçar Şömişbayoğlu,
Alibek Hakim’in silah arkadaşlarındandır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak
yaşamış ve 1983 senesinde hayata veda etmiştir. Uçar soyadıyla yaşayan
evlatları Türkiye’de yaşamaktadırlar.
[4] Muhammedcan Molla, Kızılözen bölgesinde yaşayan Orta
Cüz Kerey boyunun evladıdır. Bu şahsın oğlu Kaynaş Gayretullah, Alibek Hakim
ile Doğu Türkistan’dan Türkiye’ye gelinceye kadar birlikte hareket etmiştir.
[5] Kaynak olarak , hatıralar bölümündeki, Musa Savaşan
hatıralarına bakınız.
[6] Hatıralar bölümünden Meryem Hakim Hatıralarında,
Alibek Hakim’in Birinci Dünya Savaşı döneminde Osmanlı Padişahı hakkında ona
soru soran ecnebilere Tarbagatay
dağlarında sekiz yaşında iken verdiği cevaba bakınız. Alibek Hakim der ki: Biz Türküz ve
Müslümanız. Bizim paytahtımız ve halifemiz İstanbul’da...
Kaynak: http://www.alibeghakim.com