Kılıçlı Peygamber-1




 

CİHAD EMRİ

 

Yüce Allah Tarafından Müşriklerle Savaşa İzin Verilişi


Peygamberimiz (a.s.); Akabe bey'atından önce, müşriklerle savaşmaya mezun değildi.
Ancak müşrikleri Yüce Allah'ın birliğini kabule davet etmek, karşılaşılacak işkencelere katlanmak, cahillerin uygunsuz davranışlarına aldırış etmemek, göz yummakla memurdu.
Kureyş müşrikleri ise; Peygamberimiz (a.s.)a tâbi olanları, dinlerinden döndürmek için, işkenceden işkenceye uğratmakta idiler. Müslümanlardan kimi işkenceler altında dinlerinden döndürülmüş, kimi yurtlarını yuvalarını bırakarak Habeşistan'a, kimisi de Medine'ye hicret etmiş, dağılmışlardı.
Kureyş müşrikleri; Yüce Allah'a karşı azgınlaştıkları, O'nun kendileri için dilediği nimetleri red ve Resûlünü tekzib ettikleri; Allah'ın tevhid ve ibadet ehli olan ve Resûlünü doğrulayan, dinine sarılan kullarını da işkenceden işkenceye uğrattıkları ve yurtlarında yuvalarında tedirgin ettikleri zaman, Yüce Allah Peygamberimiz (a.s.)a onlarla savaşma izni verdi.
O zalimlere ve azgınlara karşı kendisine yardım edeceğini de va'd buyurdu. Müşriklerle savaşmaya ilk defa izin veren ve kan dökmeyi, Peygamberimiz (a.s.)a mubah kılan âyetlerde[1] şöyle buyu-ruldu:
"Kendileriyle çarpışılan (Müslüman)lara, zulme uğradıklarından dolayı, çarpışmaya izin verildi.
Şüphe yok ki, Allah onlara yardım etmeye her yerde her zaman kadirdir. Onlar (Müslümanlar), 'Rabbimiz Allah'tır' demelerinden başka bir sebep olmaksızın, haksız yere yurtlarından çıkarıldılar.
Eğer Allah insanların bazısının şerrini bazısıyla def'etmemiş olsaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içlerinde Allah'ın ismi çok anılan mescidler, muhakkak yıkılır giderdi.
Elbette ki, Allah kendisine yardım edenlere yardım eder.
Hiç şüphesiz, Allah Kavîdir. Kudretiyle herşeye üstün gelendir.
Onlara (Müslümanlara) yeryüzünde bir iktidar mevkii verirsek, namazı gereği gibi kılarlar, zekatı verirler. İyiliği buyururlar, kötülükten vazgeçirmeye çalışırlar.
İşlerin sonucu, döne dolaşa, Allah'a vanr."[2]
"Fitne kalmayıncaya kadar onlarla (müşriklerle) savaşın!
Vazgeçerlerse, artık, zalimlerden başkasına hiçbir husumet yoktur."[3]
Peygamberimiz (a.s.) müşrikler tarafından Mekke'den çıkarıldığı, çıkmak zorunda bırakıldığı zaman, Hz. Ebu Bekir
"Onlar peygamberlerini Mekke'den çıkardılar.
İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn=Biz Allah'ın kullarıyız ve hep O'na dönücüleriz.
Onlar (müşrikler), muhakkak, helak olacaklar!" demişti.
Yüce Allah "Kendilerine zulüm ve haksızlık yapılmış, harb açılmış olanlara, savaş için izin verildi. Şüphe yok ki, Allah onlara (Müslümanlara) yardıma elbette kadirdir" (Hacc: 39) ayetini indirdiği zaman da:
"Anladım ki, yakında bir çarpışma olacak!" demiştir.[4]

Gazâ ve Seriyyelerin Sayıları ve Gayeleri


Gaza; düşmanla çarpışmaya gitmek,[5]
Seriyye de; düşman üzerine gönderilen askerî birlikler demektir.[6]
Bunların en azı 5, en çoğu da 300-400 kişilik olur.[7]
Peygamberimiz (a.s.):
"Seriyyelerin hayırlısı 400 kişilik,
Ordunun hayırlısı da 4000 kişilik olanıdır.
12000 kişilik olan bir ordu ise, azlıktan dolayı yenilmez" buyurmuştur.[8]
Hadis ve siyercilerin genellikle kabul ettiklerine göre; Peygamberimiz (a.s.)ın bizzat hâzır bulundukları askerî hareketlere gazve; kendileri bulunmayıp Ashabdan herhangi birisinin kumandası altında düşman üzerine saldıkları askerî birliklere de seriyye denilmektedir.
Sayı bakımından en az olan askerî birliğe cerîde,
50 kişiden 400 kişiye kadar olan askerî birliğe seriyye,
100 kişiden 1000 kişiye kadar olan askerî birliğe ketîbe,
1000 kişiden 4000 kişiye kadar olan askerî birliğe ceyş,
4000 kişiden 12000 kişiye kadar olan askerî birliklere hamîs,
Birliklerin tümünü içine alan birliğe ise asker denilir.[9]
Peygamberimiz (a.s.)ın bizzat katıldıkları gazaların sayısı 27, Ashabdan birisinin kuman­dası altında gönderdiği seriyyelerin sayısı da 47 idi.[10]
Mes'ûdî, Hayber'den Vâdi'l-kurâ'ya dönüşü ayrı bir gazve saydığı için, gazaların sayısını 28, seriyyelerin sayısını da 35 olarak gösterir ve Vâkıdî'ye göre seriyye sayısının 48 olduğunu ve 66'dır diyenler de bulunduğunu açıklar.[11]
Gazalardan 9'unda:
1- Bedir,
2- Uhud,
3- Müreysi1,
4- Hendek,
5- Kurayza,
6- Hayber,
7- Mekke'nin fethi,
8- Huneyn,
9- Taif gazalarında çarpışma yapılmıştır.
Bazılarına göre; Beni Nadîr'de de, Hayber'den dönülürken uğranılan Vâdi'l-kurâ'da da, Gâbe'de de çarpışma olmuştur.[12]
Peygamberimiz (a.s.); bir gazaya gitmek isteyince, gideceği ciheti ve maksadını tevriyen (başka mânâya da gelebilecek) kelimeler içinde gizlemeyi âdet edinmişti.[13]
Bunun içindir ki, kaynaklarda Bedir savaşından önceki seriyye ve gazvelerin gayeleri, cereyan tar­zları ve neticeleriyle bağdaşamayacak şekilde telakki ve ifade edilmiştir.
Halbuki, bu seriyye ve gazveler, herşeyden evvel, Sa'd b. Muaz'ın da Ebu Cehil'e dediği gibi, hac yollarını Müslümanlara tıkayan Kureyş müşriklerine, buna karşılık Müslümanların da Suriye ticaret yol­larını kesmek suretiyle kendilerini ticarî ve iktisadî sıkıntıya düşürebilecekleri uyarısında bulunmayı; ve aynı zamanda onların Müslümanlara karşı ne gibi bir hazırlıkta bulunduklarını öğrenmeyi, ileride yapıla­cak savaşlarda bazı kabilelerin Kureyş müşriki eriyle birleşmelerini önlemeyi amaçlıyordu.[14]
Peygamberimiz (a.s.) da, vazifesinin esasını ve gayesini şöyle açıklamışlardır: "Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in de Resûlullah olduğuna şehadet getirinceye, namazı kılıncaya, zekat verinceye kadar, insanlarla savaşmak bana emrolundu. Onlar bunları yapınca, Müslümanlık hakkının gerektirdiği cezalar hariç olmak üzere, canlarını, mallarını elimden kurtarırlar." [15]
Ashabdan Abdullah b. Amr:
"Ya Rasûlallah! Bana cihad ve gaza hakkında bilgi ver?" dedi.
Peygamberimiz (a.s.):
"Ey Abdullah b. Amr! Eğer sen Allah'ın rızasını umarak ve güçlüklere katlanarak çarpışırsan, Allah da seni Kıyamet günü o hal üzere diriltir.
Eğer sen gösteriş ve övünme için çarpışırsan, Allah da seni Kıyamet günü o hal üzere diriltir!" buyurdu.[16]
Peygamberimiz (a.s.)a bir çöl Arabi gelip:
"Şeref ve şan kazanmak veya övülmek veya ganimet elde etmek veya gösteriş için çarpışan kimse hakkında ne buyurursun?" diye sordu.[17]
Başka birisi de:
"Yâ Rasûlallah! Allah yolunda çarpışmak nedir? Kimi kızarak, kimi hamiyetinden dolayı çarpışıyor?" diye sordu.
Peygamberimiz (a.s.):
"Kim yalnızca Allah'ın Kelimesi en yüce olsun diye çarpışırsa, işte onunkisi Allah yolundadır!"[18]
Bir adam da:
"Yâ Rasûlallah! Bir adam Allah yolunda çarpışmak ve aynı zamanda dünya mallarından birşeyler de elde etmek isterse, buna ne buyurulur?" diye sordu.
Peygamberimiz (a.s.):
"Ona bir ecir ve sevab yok!" buyurdu.
Halk, bu cevabı ağır bularak, adama:
"Sen Resûlullah (a.s.)a sorunu tekrarla!
Herhalde cevabı iyi anlayamadın!" dediler.
Adam:
"Yâ Rasûlallah! Bir adam Allah yolunda savaşmak ve aynı zamanda dünya mallarından da birşeyler elde etmek isterse ne buyurulur?" diye tekrar sordu.
Peygamberimiz (a.s.):
"Ona sevab yok!" buyurdu.
Adama:
"Sorunu bir kez daha tekrarla!" dediler.
O da üçüncü kez sorusunu tekrarladı, Peygamberimiz (a.s.) da:
"Ona sevab yok!" buyurdu.[19]

Peygamberimiz (a.s.)ın Savaş Birlikleri Kumandanlarına Emir ve Tavsiyeleri


Peygamberimiz (a.s.); ezan sesi işitilen memleketler üzerine yürümezdi.[20]
Gönderdiği askeri birliklere de:
"Bir mescid gördüğünüz veya müezzinin sesini işittiğiniz zaman, oradan hiç kimseyi öldürmeyiniz!" buyururdu.[21]
Müslim b. Haris et-Temimî demiştir ki:
"Resûlullah (a.s.) bizi bir seriyye içinde göndermişti.[22]
Megar mevkiine ulaştık.[23]
Oradaki kavme hücum ettik.[24]
Ben atımı şaha kaldırdım.[25] Arkadaşlarımı geçtim.
Feryad eden[26] kadınlar ve çocuklarla karşılaştık. Onlara:
'Korunmak ister misiniz?1 diye sordum.
'Evet!1 dediler.[27]
'Öyleyse, Eşhedü en lâ ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abduhû ve rasûlüh, deyiniz[28] de korununuz!' dedim.[29]
Dediler.[30]
Arkadaşlarım bana:
'Sen bizi hem ganimetin üzerine getirdin, hem de bizi ondan men[31] ve ganimeti bize haram ettin!'[32] diyerek beni kınadılar.
Resûlullah (a.s.)ın yanına döndüğümüz zaman da,[33] benim yapmış olduğum şeyi ona haber verdiler.
Resûlullah (a.s.) beni çağırıp, yaptığımı benim için güzel buldu[34] ve:
'Hiç şüphesiz, Allah sana onlardan her bir insan için şu kadar şu kadar ecir ve sevab yazdı!' buyur-du"[35]
Peygamberimiz (a.s.); bir orduya veya bir seriyyeye kumandan tayin ettiği,[36] bir orduyu veya askerî birliği göndereceği zaman, kumandana:[37]
Allah'a karşı takvalı ve yanındaki Müslümanlara karşı hayırlı olmayı, iyi davranmayı tavsiye eder, sonra da şöyle buyururdu:
"Allah'ın ismiyle, Allah'ın yolunda gaza ediniz! Allah'ı tanımayanlarla çarpışınız![38] Gaza ediniz![39]
Ganimet mallarına hıyanette bulunmayınız!
Gadr etmeyiniz! Burun, kulak kesmeyiniz! Küçük çocuk [Ebu Hanifeye göre; küçük çocuk ve yaşlı] öldürmeyiniz!
Müşriklerden olan düşmanımla [Ebu Hanife'ye göre; düşmanınızla] karşılaştığın [Ebu Hanife'ye göre; karşılaştığınız] zaman, onları[40] üç haslete,[41] üç hasletten birini kabule davet et![42]
Onların hangisinde sana icabet ederlerse, icabetlerini kabul et ve kendilerini serbest bırak!:
1) Onları İslâmiyete davet et![43] Davetine icabet ederlerse, onların icabetlerini kabul et ve kendilerini serbest bırak![44] Sonra, onları kendi yurtlarından Muhacirlerin yurtlarına göçmeye davet et ve kendilerine bildir ki; onlar bunu yaparlarsa Muhacirlere olan onlara da olacak, Muhacirlere olmayan onlara da olmayacaktır! Yurtlarından göçmeyi kabul etmezlerse, onlara bildir ki; kendileri Müslümanların bedevileri gibi ola­caklar, kendilerine Allah'ın bedevî olan Müslümanlar hakkında cari olan hükmü uygulanacak; -Müslümanlarla birlikte cihada katılmadıkları için-ganimet ve haraçta bir payları olmayacaktır.[45]
2) Eğer onlar Müslüman olmayı kabul etmezlerse,[46] onları cizye [vergi] vermeye davet et![47] Onlardan cizye vermelerini iste[48]
Buna icabet ederlerse, icabetlerini kabul et ve kendilerini serbest bırak!
3) İcabet etmezlerse, Allah'tan yardım dile, onlarla çarpış![49]
 Sen bir kale halkını muhasara ettiğin zaman, onlar senden kendilerine Allah'ın ahdini ve Allah'ın peygamberinin ahdini vermeni isterlerse, kendilerine Allah'ın ahdini de, peygamberinin ahdini de verme!
Fakat, kendi ahdini,[50] babanın ahdini,[51] arkadaşlarının ahdini ver!
Çünkü, sizin kendi ahidlerinizi,[52] babalarınızın ahidlerini,[53] arkadaşlarınızın ahidlerini[54] bozmanız; Allah'ın ahdini ve Resûlünün ahdini bozmaktan[55] daha iyidir.
Bir kale halkını muhasara ettiğin zaman, onlar senden kendilerini Allah'ın hükmüne göre indirmeni isterlerse, sen onları Allah'ın hükmüne göre indirme! Ancak kendi hükmüne göre indir!
Çünkü, sen onlar hakkında Allah'ın hükmüne isabet edip edemeyeceğini bilemezsin!"[56]

M. Âsım Köksal- İslâm Tarihi
**************************
[1] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 110-111.
[2] Hacc: 3941.
[3] Bakara: 193.
[4] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 21 6, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 325, Nesâî, Sünen, c. 6, s. 2, Taberî, Tefsîr, c. 17, s. 172,
Târih, c. 2, s. 242, Vâhidî, Esbâbu'n-nüzül, s. 208.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 3/181-182.
[5] Râgıb, Müfredâtu'l-Kur'ân, s. 360, Fîruzâbâdî, Kâmûsu'l-Muhît, c. 4, s. 372.
[6] İbn Esîr, Nihâye, c. 2, s. 363.
[7] Fîruzâbâdî, Kâmûsu'l-Muhît, c. 4, s. 343.
[8] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 294, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 36, Tirmizî, Sünen, c. 4, s. 125, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 944, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 135.
[9] Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 1, s. 355, 356.
[10] İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 5,6.
[11] Mes'ûdi, Murûcu'z-ZEheb, c. 2, s. 289.
[12] İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 6.
[13] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 39, Buhârî, Sahih, c. 5, s. 130, Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c. 9, s. 150.
[14] Ahm ed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 400, Buhârî, Sahih, c. 5, s. 2, 3.
[15] Hemmam b. Münebbih, Sahile, 80. hadis, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 339, Buhârî, Sahih, c. 21, s. 11, 12, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 44, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 218.
[16] Ebu Dâ'vud, Sünen, c. 3, s. 14,1 5, Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c. 9, s. 168.
[17] Müslim, Sahih, c. 3, s. 1512, 1513, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 14, Nesâî, Sünen, c. 6, s. 22.
[18] Buhârî, Sahih, c. 1, s. 40, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1513.
[19] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 290, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 1 4
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 3/182-186.
[20] . Buhârî, Sahih, c. 1, s. 151, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 43, Tirmizî, Sünen, c. 4, s. 163, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 137.
[21] İbn Ebi Şeybe, Musannef, c. 12, s. 367, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 448-449, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 43, Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c. 9, s. 108, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 352-353, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 315.
[22] Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 321, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 5, s. 166.
[23] Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 321.
[24] İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 5, s. 166.
[25] Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 321.
[26] Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 321, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 5, s. 166.
[27] İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 5, s. 166.
[28] Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 321, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 5, s. 166.
[29] Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 321.
[30] Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 321, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 5, s. 166.
[31] İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 5, s. 166.
[32] Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 321.
[33] Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 321, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 5, s. 166.
[34] Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 321.
[35] Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 321, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 5, s. 166.
[36] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 352, Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1357, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 135, Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c.9,s.69.
[37] Ebu Hanife, Müsned, s. 33, İbn Ebi Şeybe, Musannef, c. 12, s. 328, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 37, Tirmizî, Sünen, c. 4,s. 162, Beyhakî, Sünen, c. 9, s. 49.
[38] Ebu Hanife, Müsned, s. 33, İbn Ebi Şeybe, Musannef, c.12,s. 328, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 352, Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1357, Tirmizî, Sünen, c. 4, s. 162, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 135, Beyhakî, Sünen, c. 9, s. 49.
[39] İbn Ebi Şeybe, Musannef, c. 1 2, s. 328, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 358, Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1357, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 135, Beyhakî, Sünen, c. 9, s. 69.
[40] Ebu Hanife, Müsned, s. 33, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 352, Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1357, Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 37, Tirmizî, Sünen, c. 4, s. 162, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 136, Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c. 9, s. 49.
[41] Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1357, Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c. 9, s. 49.
[42] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 352, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 37, Tirmizî, Sünen, c. 4, s. 1 62, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 136, Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c. 9, s. 49.
[43] Ebu Hanife, Müsned, s. 33, Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 352, Müslim, c. 3, s. 13357, Ebu Dâvud, c. 3, s. 37, Tirmizî, c. 4, s.162, Dârimî, c. 2, s. 136
[44] Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 352, Müslim, c. 32, s. 1357.
[45] Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 358, Müslim, c. 3, s. 1357, Ebu Dâvud, c. 3, s. 37, Tirmizî, c. 4, s. 162, Dârimî, c. 2, s. 136, Beyhakî, c. 9, s. 49.
[46] Dârimî, Sünen, c. 2, s. 1 37.
[47] Ebu Hanife, Müsned, s. 33, Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 352, Ebu Dâvud, c. 3, s. 37.
[48] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 358, Müslim, c. 3, s. 1357.
[49] Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 352, Müslim, c. 3, s. 1357, Ebu Dâvud, c. 3, s. 37, Tirmizî, c. 4, s. 162, Dârimî, c. 2, s. 136, Beyhakî, Sünen, c. 9, s. 49.
[50] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 358, Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1357, Tirmizî, Sünen, c. 4, s. 162, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 136.
[51] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 358, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 136.
[52] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 358, Müslim , Sahîh, c. 3, s. 1357, Tirmizî, Sünen, c. 4, bs. 162, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 136.
[53] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 358, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 136
[54] Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1358, Tirmizî, Sünen, c. 4, s. 162.
[55] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 358, Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1358, Tirmizî, Sünen, c. 4, s. 162, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 136.
[56] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 358, Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1358, Tirmizî, Sünen, c. 4, s. 1 62,163, Dârimî, Sünen, c. 2. s. 136.
M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 3/186-189.


Hiç yorum yok

Öne Çıkan Yayın

İBDA ve İBDA-C Nedir?

İBDA-C’nin daha iyi anlaşılması için İBDA'nın kısaca tarif ve izahını yapmak istiyoruz… Kumandanımız Salih Mirzabeyoğlu’nun "...

İzleyiciler

Popüler Yayınlar

Tema resimleri duncan1890 tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.