Yoku var ve muhteşem gösterdin,
Yeli gizledin, tozu gösterdin.
MEVLÂNÂ kaddese’llâhü sırrahu’l azîz
Önsöz
Bu latifeler sohbet
mevzûlarıdırlar. Sâf İslam Tasavvufundan nasibi olanlara mahsus ve
insanlıktan uyanacak kimselerin malıdırlar, İtlâk tahassürüne, tahkik
iştiyakına erişmişler bunların kadrini bilir.
Alışılmış telâkkilere aykırı görünen cihetleridir bu zevata şevk veren, (Kevn) den çıkma yolunu gösteren.
Akıl ve nakil efsânelerinden henüz bîzâr bulunmayanlara da izahları mümkündür.
İnsanda, yâni (idrâk)’da, hudutsuz uçurulmar vardır, daha ulu hakikatleri de hazm eder: kalbin mührünü (fek) etmek şartıyla.
H.Lutfi ŞUŞUD
İSTANBUL — 1958-Doğan Kardeş Yayınları A. Ş. Basımevi
FAKİR SÖZLER
Hakâiki bulmayanlar merasimi din edindiler.
***
itlâk zevki, dîne mal olmayan ayn’ı dîn kimsenin malıdır.
***
Allah’tan konuşan çok, Allah’ı bilen yok.
***
Tasavvuf (adem) ilmidir. İnsan için kurtuluş vardır, insanlıktan ötede.
***
Hep sensin, amma sen sen değilsin.
***
Ne kadar yoksan o kadar hâkimsin, ne kadar varsan o kadar mahkûmsun.
***
Cihan kıymetlerine temel bir hatâdır : yokun var zannedilmesi.
***
Benî Âdem yoktur, benî İdrâk vardır.
***
Müşahhasta kalma, mücerrede eriş.
***
Hilkat muamması (adem)’le hallolur.
***
Bedenin cisimdir diye senedin mi var ?
***
Uyanık insan çok, insanlıktan uyanmış yok.
***
Tok beden mukayyede, aç beden mutlağa çalışır.
***
Bulduğun ile mutmain isen ne âlâ, değilsen aliyyül – âlâ
***
Tahkik, vahdet’i vücûd değil, künh’ü vücûd yoludur.
***
Riyâzetsiz ( kaal )’i ( hâl )’e değişemezsin.
***
Tok gezdiğin gün kendini sâlik sayma.
***
İnsan için mahv’dan başka rahat olmadı.
Mürşîd Röntgen gözlü tâlib ister : nazarı bâtın görsün.
***
Kudreti acizde ara
Serveti fakırda ara
Hayatı ölümde ara
Varlığı yokta ara.
***
Riyâzât, sâliki Zât ile temasa getirir. Rehberden müstağni kılar.
***
Açlık enbiyâ ekmeğidir, pîrân lokmasıdır.
***
Nübüvvet ucuzdur, (fena) bahalıdır.
***
Fakra erişmeyen çok fakirdir.
***
Okyanus gezen’ ırmağı neylesin, mutlağı bulan mürseli neylesin.
***
Mestîyi ayyaş ne bilir, sekri sen küûldan sor.
***
Âlem «keen lem yekûn» vasıflı bir zuhurdur
***
Kıdem (adem)’dedir : ne ki adîmdir, o kadîmdir.
***
Minnetsiz niymet (Gayb)’tır.
***
Cihan kurnazlıklarını terket ki sana ezel zekâsı verilsin.
***
(Kevn)’den çıkmak en ulu keramettir.
***
Her şey maddedir, amma madde madde değildir.
***
Mevcudat tam (realite)’dir, lâkin (realite) (irreelle)’dir.
***
Malûmat Gayb’a perdedir.
***
Hüznün kadrini bil, inkisarı aziz tut.
***
Nedir suâlin odur kemâlin.
***
Doğarken gaybettin, öldükte bulursun.
***
Cihan bir emr’i gayrı vâkidir.
***
Varlık yaprağını çevir, kitap hatm olur.
***
Cisim, madde görünmüş sırf mânâdır.
O kadar git ki, “sende senlik kalmasın”,
eşyada şey’iyyet kalmasın,
Allahta Ülûhiyyet kalmasın.
***
Fena yolunda sana mubahı haram ederler, bakaada muhali mümkün kılmak için.
***
Hakikî hayâtı ölümde bulursun.
***
(Suğrâ) idrâktir, (kübrâ) gaybtır : tahkik mantığında.
***
Gafil derin Kevin koması içindedir.
***
Cihanın yegâne zevki zevalidir.
***
Allah uçurumdur, sukut sevenler bulur.
***
Cihanda bigâne ol Ledünde yegâne ol Mecliste peymâne ol.
***
Mâhiyyetlere eriş, müşküller biter,
***
Tasavvuf bilmek değil, bitmektir.
***
Tasavvuftur : riyâzât ile, tasavvurdur : rivâyât ile.
***
Kapı kapı dolaşma, muradlar sendedir.
***
Müridlere bak mürşidi anla.
***
Hâriçte arama: dışarda bir şey kalmadı da sen var oldun.
***
Esma ile olmaz, fena ile olur.
***
Teselli tasavvufunu ko, tecelli tasavvufuna git.
***
Her mefhum (fena)’da başka hakikate döner.
***
Riyâzetsiz beden akordsuz çalgıdır.
***
Ülûhiyyet hakikati fenada başka nâm, başka mâhiyet alır.
***
Tahkike erişen kurtuldu : bugün zulmetten, yarın kulluktan.
***
Hak ma’dûmen mevcûddur, Halk mevcûden ma’dûmdur.
***
Beşeriyyetin gitikçe zâtiyyetin gelir.
***
Sevgilerin gafletlerindir.
***
Dünyâ bir negatiftir, ki imkân derler.
***
Hakikat’ı Âdemiyye : munbasit idrâktir. Hakikat’ı Muhammediyye münkesir idrâktir.
***
Allah’ı bulan her şeyi buldu.
***
Göz verildi, görülmezi göresin diye. Ayak verildi, erilmeze eresin diye.
***
İsti’dâd ve iştiyak pasif rabıtadır, riyazetler aktif rabıtadır. Gayrı rabıtalar vehimdir.
***
Cihan harâblıklarla payidardır.
***
Evvel zaman bir karanlıktır : nûrânî.
Âhır zaman bir aydınlıktır : zulmânî.
***
Sensiz bir âleme hiç ulaştın mı ?,
Zikre gark ol : ne zâkir ne mezkûr kalınca.
Yemek, yeme : açlık vatan, tokluk gurbet olunca.
İnkisar tut : külliyen kurtulunca.
***
Dipsiz uçuruma düş ki sukutlardan âzâd olasın : ecrâm gibi.
***
Gâh ednâdan söylerler, gâh âlâdan: bize tezâd görünür.
***
Fecre kadar yanan kandil o! : Baka bulasın.
***
Fena, varlığın bittiği yerde başlar.
***
İş, vücûddan vecde gidiştir.
***
Rehber deniz feneridir : hedef değildir, ışığını da gizlemez.
***
Dünyâ serâbdır, zehirli : ibâdâttır panzehri.
***
Hakikî mürşid ilm’i zâtı’i ilâhîdir.
***
Allah mecburu altın yapraktır : ezilir dağılmaz.,
***
Ey Şems’i Tebriz : ne güneş imişsin ki bir nurun cihana Mevlâ oldu.
***
Edyânı ko, Deyyânı bul.
***
Tahkik yolu geçer :
gâh ibâdâttan,gâh hârâbattan,
***
Şenelmeden gönlün dirilmez.
***
Envâr esrardan mahrum kılar.
***
Bir güneş batar, bin güneş doğar :
zahir akşamında, bâtınlar fecrinde.
***
Kerâmât ile hayran mı edersin, yoksa aşk ile mestân mı edersin ?
***
llm’i mâduma (kodeks) olmaz.
***
Ülûhiyyete sığmamış bir Allah ara.
***
Ruh’u hayvanı : cemâdın ötesi,
Ruh’u izafî : cismin ötesi,
Ruh’u mutlak : vücûdiyyât ötesi.
***
Bulduğun mânidir, henüz bulmadığına.
***
Kâinat bi illettir, bi gayedir.
***
Mürşid âyinedir : kadrini dilber bilir.
***
Mâdûmun mucidi ne demek ?
***
Mükuddesût ademiyâttır.
***
Seni senden öteye götürmektir, rehberin işi.
***
(Nirvana) bir peyâledir, sakisi yok.
***
Açlık ölüyü diriltir, tokluk diriyi öldürür.
***
Şeytan besmelede gizlendi.
***
Ne aradın da İslâm’da bulmadın ?
***
Aşk mecazîdir, eşhas arasında ve kul ile Rab arasında kaldıkça.
***
İdrâk, vücûb ile imkânın ittisalidir.
***
Mâhiyetlerden gafletin kadardır, ahkâmda tedbirin.
***
Gafil varlıklarla, kâmil yokluklarla beslenir.
***
Hakk avamın rabbıdır, havassın aslıdır.
Havâss’ül havassın ne rabbıdır, ne aslıdır.
***
Mutlak mebde’dir, her suâlin cevabı.
***
Ademe ermeyen Hakka ermedi.
***
Ne vahdettir, ne kesrettir :
Cem’i ma’al – fark’dır.
***
«Kün» ilm’i zatîden ibarettir.
***
Fena (zıddiyyet’i ayniyye) yapar..
***
Köhne şarâb muhakkik kelâmıdır.
***
Maksûd bestedir, güfte vesile,
Murâd mestidir, kadeh bahane.
Fenâ’i Tiyh’den tecelli’i Sînâ maksûd,
Rûyâ’i şeeden Ken’ân ı Gayb mev’ûd.
***
Vâkıf isen sırra, çalışmazsın Cihanı islâha.
***
Fena ehli ateşte hayat bulur, semender gibi.
***
Zikrin âlâsı, en âlâ zikrin dahi gaflet olduğunu bilmektir.
***
Nîl’e atılmayan (Kulzüm)’e hükm edemez.
***
Kâmil iki cihan mültekasıdır.
***
Muvahhid illâ der, muhakkik lâ der.
***
Vücûd keynûnetindir, idrâk aynûnetindir, adem gaybubetindir.
***
Mükevvenât (pour memoire) meblâğ gibidir, muhasebe’i itlâkta.
***
“ – Hakikî ismim nedir ? “
- İzzetin isimsiz olmandır.
***
Dinleri izah edemezsin : menşeleri Gayb sırrıdır.
***
Kadîm eser mukaddestir : “ol var idi sen yoğ iken.”
***
(Enel – Hak) tasavvuf değildir.
***
Seni yakarsa o san’at eseridir.
***
iyrâs ehli vardır, iysâr ehli vardır.
***
Vukuat gayrı vâki’dir, hâdisât gayrı hadistir.
***
Ne ki sen değildir, senin ittılâınâ gelirmi ?
***
Fenâ’dan alan mişkât’ı
Muhammed’den aldı.
***
Muhakkiktir tam (realiste) olan : (illusion)’lardan kurtulmakla
***
Âlem muhteşem bir yalandır.
***
Yokluk vatandır, varlık gurbettir: ulu meşrebli kimseye.
***
Itlak yolunda Allah-perestlik yoktur.
***
Kâse’i fağfur ol : bir dokun bin dinle, kendi sinenden.
***
(Sevâd’ı â’zam) ulvî heyuladır, (arş’ı muazzam) berzah’ı kübrâdır.
***
Diyanet saadettir, siyâset felâkettir.
***
Hilkattan murâd idrâktir.
***
Ahlak bedenî sudûrâttır : ilk adımın neyse son adımın odur.
***
İçinden çıkmadıkça dünya bilinmez.
***
Fakır gibi servet olmaz, açlık gibi gıda olmaz.
***
Izâfi’yi bilemedin, mutlak’a ermeden.
***
Iktisâb mertebeleri :
Taleb, tevessül, tasarruf ve istiğnadır.
Hiç yorum yok