Ümmetin suskunluğunu Sana şikayet ediyorum!


Ümmetin suskunluğunu
Sana şikayet ediyorum!


Kana susamış Siyonist sürünün Gazze'ye saldırısı devam ediyor...
Dünya üzerinde Müslümanlara en büyük düşmanlığı yapan Yahudiler; saldırmak için Müslümanların Ramazan ayını seçt..
Gazzeliler bütün dünyanın gözleri önünde, bombalarla, kurşunlarla, ölümlerle oruç açıyorlar...
Onlar orada, o mübarek beldede ölümle oruç açarken, Müslümanlar en büyük Siyonist destekçisi Coca Cola ile oruç açıyor...
Ve Körfez Savaşı'ndan beri alıştığımız üzere tv'lerde, canlı yayınla Müslümanların ölümünü iftar sofralarında seyrediyoruz...
(Ne yapak? Aç mı kalak? Akşama kadar oruç tutmuşuz zaten!)
(Bak işte İsrail'i lanetliyoruz, bir de miting yaptık mı o iş tamam!)
(Hem bizim yerimize devleti yönetenler tepkilerini dile getiriyorlar, ele getirmeseler de, dile getiriyorlar. Hem biz "Van Minut" dedik ya, daha ne yapalım?)
Evet canlı yayında; Ahmedler, Muhammedler, Fatmalar, Zehralar katlediliyor...
Küçük küçük bedenler toprak altından çıkarılıyor...
Tam bu sırada, yani küçücük bedenin toprak altından çıkarıldığı sırada, acaba kendi yavrunuza bakabildiniz mi?
Onun yerine kendi yavrunuzu koyabildiniz mi?
Gazzelinin neler yaşadığını hissedebildiniz mi?
Her ölen küçük bedenle beraber, acaba bizim insanlığımızdan, Müslümanlığımızdan, vicdanımızdan bir parçada mı ölüyor?
Onun için mi bu hale geldik acaba?
Hani diyordu ya; İBDA Mimarı; "Biz adam olamadığımızdan böyle oluyor"..
Ta 1980'lerde böyle diyordu ya, hâlâ mı adam olamadık veya hâlâ mı adam olmaya niyetimiz yok!
Acaba Şeyh Ahmet Yasin'le ve binlerce Filistin şehidi ile nasıl kaşılaşacağız?
Onlara adam olamayışımızın izahını nasıl yapacağız?
Şeyh Ahmet Yasin veya Rantisi veyahut toprak altından çıkarılan üç yaşındaki Muhammed yakamıza yapışıp; "Siz adam olamadığınız için biz öldük!" derse, ne yapacağız acaba?
Evet adam olamayışımız ve adam olmaya niyetimizin olmaması yüzünden,  bugün Gazze'de yine Müslümanlar şehit oluyor...
Bunun sorumluluğunu ta yüreğimizde hissediyoruz.
Bizi affet küçük Muhammed, Bizi affet küçük Ayşe...
Ya Rabbi! Nasıl bir haldir bu?
Gazze'de Müslümanlar şehit olurken, benim ülkemde İsrailliler rahat rahat nefes alıyor...
Konsoloslukları başlarına yıkılmıyor...
Yoksa Gazze'deki yıkılan o binanın enkazı altında koskoca bir ülkenin, insanlığı ve Müslümanlığı mı kaldı?

Ve utanıyoruz senden Şeyh Ahmet Yasin...
Yıllar önce sen seslendin, şimdi torunların aynı şikayeti Rabblerine ulaştırıyor...
Bu şikayetlerle, o yüce huzura nasıl varılır ey Müslümanlar?
Varın siz hesaplayın....


ALLAH’ım!
Ümmetin suskunluğunu
Sana şikayet ediyorum!

Ben ki kocamış bir yaşlıyım.
Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah!..
Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim!..
Ben ki saçları ağarmış,
ömrünün son demlerinde,
türlü hastalıkların yıktığı
üzerinde zamanın belalarının estiği biriyim!..
Tek isteğim benim gibi,
Müslümanların zaaf ve aczinden müteessir olanların yazmasıdır!..

Siz ey Müslümanlar!
Suskun ve aciz, helak olmuş ölüler!..

Hala kalpleriniz sızlamıyor mu,
başımıza gelen bu acı felaketler karşısında?..
Bir halk yok mu?
, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak!..
Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken? ..

Siyonist katilleri ve uluslararası işbirlikçilerini görmezden gelirken!..
Omuzlarımıza el verecek ve göz yaşlarımızı silecek bir bakış!..
Bu ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, teşkilatları ve bariz şahsiyetleri,
ALLAH için kızmaz mı!?
Tümü birden sokaklara dökülüp, bizim için dua etmeye;
Ey RABBimiz!
Gücümüzü topla,
zaafımızı gider
ve
mümin kullarına yardım et!
diye çağıramaz mı!?..
Buna da mı gücünüz yetmiyor!?..

Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız,
o zaman alınlarımızda şunlar yazılacak:
Bizler direndik! İleri atıldık ve kaçmadık!..
Ve bizimle birlikte çocuklarımız,
kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek!..
Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız!..

Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin!..
Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz.
Bırakın savaşçı onuruyla ölelim!..
Dilerseniz bizimle olun,
elinizden geldiğince,
öcümüzü sizden her biri boynuna taksın!..
Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin! ..

Temennimiz,
ALLAH’ın, emanetini savsaklayan herkesten kısas almasıdır!..
Umarız bizim aleyhimize olmazsınız!
ALLAH aşkına, bari aleyhimize olmayın!..
Ey ümmetin liderleri, ey ümmetin halkları!..
ALLAH’ım!
Sana şikayette bulunuyorum
Sana şikayette bulunuyorum..
Sana şikayette bulunuyorum..
Gücümün azlığını,
imkanımın yetersizliğini ve
insanlara karşı zaafımı sana şikayet ediyorum..

Sen mustazafların RABBisin
Sen bizim RABBimizsin
Bizi kime bırakıyorsun?..
Bize cehennem olacak uzaklara mı?
Veya düşmana mı?..

ALLAHım!
Akıtılan kanlar,
dokunulan ırzlar,
çiğnenen hürmetler,
yetim bırakılan çocuklar,
oğlunu yitirmiş anneler,
dul kalmış kadınlar,
yıkılmış evler
ve
ifsad edilmiş ekinler aşkına sana şikayette bulunuyorum…
Sana şikayette bulunuyorum!

Gücümüz dağıldı ve Birliğimiz bozuldu
Yollarımız ayrıldı
Halkımızın zaafını
ve ümmetimizin bize yardım edip,
düşmanı yenmedeki aczini
Sana şikayet ediyoruz…

Hiç yorum yok

Öne Çıkan Yayın

İBDA ve İBDA-C Nedir?

İBDA-C’nin daha iyi anlaşılması için İBDA'nın kısaca tarif ve izahını yapmak istiyoruz… Kumandanımız Salih Mirzabeyoğlu’nun "...

İzleyiciler

Popüler Yayınlar

Tema resimleri duncan1890 tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.