Kılıç Ali Paşa


Kılıç Ali Paşa (ö. 995/1587) Osmanlı denizcisi ve kaptan-i deryası.

Uluç lakabıyla da anılır. Aslen Kalabriyeli olup Giovan Dionigi Galeni adını taşı­dığı, papaz olmak üzere Napoli'ye gider­ken Cezayirli Ali Ahmed Reis tarafından 926'da (1520) esir alındığı rivayet edilir. Tophane'de adına yaptırılan camiye ait vakfiyede baba adının Abdülmennân ve Abdullah gibi iki ayrı şekilde belirtilmiş olması mühtedi olduğunu gösterir. Önceleri ken­disine verilen Uluç lakabı. Kuzey Afrika'­da "Arap olmayan kâfir ve dinsiz" anla­mındaki "ılc" kelimesinden gelmekte olup arşiv belgelerinde daha çok denizci­ler için "uluç ve müslüman suretinde kâ­firler" şeklinde kullanılmakta ve casusluk yapan hıristiyan denizcilerini ifade etmektedir. Hicrî takvimle dok­san yaşları civarında vefat ettiğine göre 1500'lü yılların başlarında doğmuş olması muhtemeldir.

Esir düştükten sonra İslâmiyet'i kabul edip denizciler arasına katılmış olduğu sanılan Uluç Ali hakkındaki ilk bilgiler 955 (1548) yılına kadar iner. Bu tarihte Turgut Reis'in maiyetine giren Uluç Ali, Mehdiye savunmasında (956/1549) ve Cerbe akınlarında (957/1550) başarılı hiz­metlerde bulundu. Turgut Reis'in 958'deki (1551) Trablusgarp seferine katıldı. Bilinen ilk görevi Belediunnâb kâidliğidir. Bu görevde iken bazı şikâyetler üzerine teftişe mâruz kaldı. Cezayir Beylerbeyi Salih Paşa'nın emriyle Cezayir'e getiril­mek üzere Memî Reis görevlendirildiyse de ondan kurtularak İstanbul'a geldi. Belgelerde Cezayir reislerinden olduğu belirtilen Uluç Ali, 3 Cemâziyelâhir 963'te (14 Nisan 1556) 40 ak­çe ulufe ile hassa reisliğe tayin edildi. Cezayir Beylerbeyi Sa­lih Paşa'nın vefatı üzerine onun emrinde­ki donanmayı geri çağırmak üzere Ceza­yir'e gitti ve bu hizmetlerinden dolayı ulufesi 15 Zilkade 963'te (20 Eylül 1556) 100 akçeye çıkarıldı. 964'te 1557 Piyâle Bey ku­mandasında Akdeniz'e açılan Osmanlı donanmasına bir bastarda ile katıldı.

Piyâle Paşa ile birlikte 967'de (1560) Cerbe seferine gitti. Donanma Benefşe'-ye geldiğinde Uluç Ali keşifte bulunmak üzere Çuka adası civarına gönderildiğin­de rastladığı bir gemiyi (barca) esir aldı ve kuşatma sırasında pek çok yararlık gös­terdi yev­miyesi 10 akçe yükseltildi. Bu hizmetleri karşılığında Sığ­la sancak beyliğine getirildi ve bölgedeki sularda muhafaza (derya muhafazası) gö­revi üstlendi. Hu­bubat kaçakçılığı takibatı sırasında 971 de (1564) Sakız beyleriyle çatıştı, kendi­siyle aynı adı taşıyan kardeşi Ali Sakızlılar tarafından öldürüldü. Daha sonra Malta kuşatmasına İs­kenderiye beyi olarak altı gemilik bir filo ile katıldı.Trablusgarp Beylerbeyi Turgut Paşa'nın şehid olması üzerine Zilhicce 972'de (Temmuz 1565) Trablusgarp beylerbeyi oldu ve gerekli mühimmatı Cerbe'den Malta'ya taşımak­la görevlendirildi. Trablusgarp beylerbeyiliğine bir ara Mehmed Paşa getirildiyse de Tâcûrâ halkının isyanı üze­rine buraya tekrar Uluç Ali Paşa tayin edildi. Bu isyanı bastırdığı için 16 Rebîü-levvel 975'te (20 Eylül 1567) padişahın il­tifatına mazhar oldu, kendisine bir kılıç­la iki hil'at gönderildi. Ayrıca İspanya do­nanmasının Akdeniz'deki bütün hareket­lerini İstanbul'a bildirerek tedbir alınma­sını istedi. 2 Muharrem 976'da (27 Haziran 1568) Cezayirigarb beylerbeyi oldu. Tunus halkının da kendisine müracaatı üzerine Şevval 977'-de (Mart 1570) Tunus'u aldı ve Kâid Ramazan'ı buraya kaymakam bırakarak Cezayir'e döndü. Aynı zamanda bölge ahalisinin desteğiyle İspanya üzerine gi­dilerek Endülüs müslümanlarına yardım edildi, İspanya şehirleri yağmalandı. Bu sırada başlayan Kıb­rıs kuşatmasına katılmak üzere Akdeniz'e açılan Uluç Ali Paşa karşılaştığı dört Malta kadırgasını ele geçirdi.
İnebahtı Deniz Savaşı öncesinde hazır­lanan ve Pertev Mehmed Paşa serdarlı-ğında Akdeniz'e açılan donanmaya katıl­ması emrini Zilkade 978'de (Nisan 1571) alan Uluç Ali Pa­şa, 2 Muharrem 979'da (27 Mayıs 1571) beraberindeki altı bastarda, bir kadırga ve on bir kalyata ile donanmanın bulun­duğu Eğriboz'a gitti. Dalmaçya kıyıların­daki harekât sırasında maiyetindeki ge­milerle Adriyatik'in kuzey kıyılarında Za-dar'a kadar uzanıp çeşitli akınlar düzen­ledi. Donanmanın Kotor Limanı'nda kış­laması düşünüldüğünde onun da kendi filosuyla birlikte burada kalması istendi. Müttefik hıristi­yan donanmasının gelmekte olduğunun anlaşılması üzerine toplanan savaş mec­lisinde müttefik güçlerin gemilerinin kör­fezde karşılanmasını teklif ettiyse de kap­tan Müezzinzâde Ali Paşa buna yanaş­madı. 17 Cemâziyelevvel 979'da (7 Ekim 1571) İspanya, papalık ve Venedik donan­malarından oluşan müttefik donanma­sıyla İnebahtı'da yapılan ve yenilgiyle so­nuçlanan savaşta sadece onun otuz ge­miden oluşan filosu kurtulabildi. Savaşın neticesini bir mektupla II. Selim'e bildiren Uluç Ali Paşa, gayretlerinden dolayı 8 Cemâziyelâhir 979'da (28 Ekim 1571) kaptanpaşalık göreviyle Cezayir beylerbeyili­ğine getirildi ve Uluç lakabı Kılıç'a çevri­lerek gönderilen fermanlarda kendisine bu şekilde hitap edilmeye başlandı. Ali Paşa'nın göreve geldikten sonraki ilk işi önemli kayıplara uğrayan donanmanın yeniden hazırlan­ması oldu. Bütün bir kış boyunca tersa­nelerde gemi inşa edildi. Bu sırada Ra­mazan 979'da (Şubat 1572) Tunus eyaleti de onun uhdesine verildi ve Kâid Rama­zan yeniden kaymakam olarak tayin edil­di. İnşasının tamam­lanmasından sonra tersanede toplanan 250 kadırga ve 300 civarında gönüllü re­isin çektirilerinden oluşan yeni donanma ile 1 Safer980'de (13 Haziran 1572) deni­ze açıldı. Bir güç gösterisi olan bu sefer­de Osmanlı donanması Koron yakınların­da ve Anavarin Limanı'nda müttefik do­nanmasına ait gemilerle yapılan savaşlar­da başarılar kazandı ve 980 Cemâziyelevvelinde (Eylül 1572) İstanbul'a döndü. Kendisine 27 Zilhicce 980'de (30 Nisan 1573) eksik olan kaptan­lık haslarına ilâve olarak Sakız'a bağlı İpsara adasının 4000 akçelik mukataa ge­liri de verildi. İşkatos, İşkopolos ve Çamlıca adalarının gelirleriyle Sisam adası hibe olarak ona bağlandı. Ayrıca III. Murad tarafın­dan Merkeb, Sancasu, Burgaz, Kuşcağız ve Çiçek adalarından oluşan Yurd adaları Kılıç Ali Paşa'ya temlik edildi. Muharrem 981'de (Mayıs 1573) yeniden Akdeniz'e açılan donanma Piyâle Paşa'nm serdarlığında Adriyatik'in İtalya kıyılarını yağmalayarak geri döndü.

981'de(1S73) Haydar Paşa'nın Tunus beylerbeyiliği sırasında İspanya donan­ması Tunus'u işgal edince 23 Muharrem 982'de (15 Mayıs 1574) Koca Sinan Paşa'­nın serdarlığı ve Kılıç Ali Paşa'nın kaptan-ı deryalığı idaresinde Akdeniz'de yeni bir harekâta girişildi. Aynı yıl donanma önce İtalya ve Sicilya sahillerini vurarak Tunus'a geldi ve Halkulvâdî savaşıyla Tunus'u ye­niden Osmanlı idaresi altına aldı. Bunun ardından 987'de (1579) Kılıç Ali Paşa kumandasın­daki donanma Şirvan seferine çıkan Os­manlı ordusuna destek olmak üzere Karadeniz'e açıldı. Kılıç Ali Paşa, Gürcistan sahillerine ulaşarak Faş Kalesi'ni yaptırdı. Bu süre zarfında Akdeniz'deki ticari gü­venliği sağlamak üzere bazı derya beyleri­ni görevlendirdi.

991'de (1583) Mısır'da ortaya çıkan ka­rışıklığı düzeltmekle görevlendirilen Ve­zir İbrahim Paşa'yi İskenderiye'ye ve bir yıl sonra isyan eden Kırım Hanı Mehmed Giray'ın yerine getirilen İslâm Giray'ı do­nanma ile Kefe'ye götüren Kılıç Ali Paşa, ayrıca yine Kırım'da baş gösteren karışık­lığı bastırmak üzere sefere çıkan Sadra­zam Osman Paşa ve ordusunu Sinop'tan Kefe'ye taşımakla da vazifelendirildi. 994'te (1586) Akdeniz'e açılan donanmaya muhtemelen yaşlılığı ve hastalığı do­layısıyla riyaset edemeyen Kılıç Ali Paşa 21 Receb 995'te (27 Haziran 1587) vefat etti. Vârisi olmadığı için 500.000 altını geçen mirası hazineye alındı. Şair Tâlibî, "Gitti bu dâr-ı fenadan kapudan" ve şair Ulvî. "Arşa astın Alî gibi kılıcı" mısralarını ölümüne tarih düşür­müşlerdir.

"Koca kaptan" olarak da anılan Kılıç Ali Paşa İstanbul Tersanesinin genişletilme­sinde, donanma gemilerinin daha büyük ve gösterişli yapılmasında rol oynamış, kürek çekmeyi kolaylaştıracak ve hızlan­dıracak bazı değişiklikler yapmıştır. III. Murad adına tersanede kendi modeliyle büyük bir bastardanın inşasına teşebbüs ederek onun iltifatına mazhar olmuştur. Anavarin Umanı'nın girişine sağlam bir kale yaptırmış, top ve asker yerleştirerek bölgenin korunmasını sağlamıştır. 990'da (1582) Şehzade Mehmed için düzen­lenen sünnet merasimi için binlerce for­sanın yapımında çalıştığı tahtadan yapıl­mış temsilî bir dağ getirtmiş, töreni sey­retmek maksadıyla yaptırdığı muallimhâne tarzındaki evi de daha sonra çocukla­rın eğitimi için vakfetmiştir. Kılıç Ali Paşa'nın 988'de (1580) Top­hane'de bir cami, çeşme ve hamam, Bo­ğaziçi'nde bir cami, hanımı için Fındıklı deresinde bir mescid, 1586'da Topkapı Sarayı'nda padişah için bir hamam inşa ettirdiği bilinmektedir.

Hiç yorum yok

Öne Çıkan Yayın

İBDA ve İBDA-C Nedir?

İBDA-C’nin daha iyi anlaşılması için İBDA'nın kısaca tarif ve izahını yapmak istiyoruz… Kumandanımız Salih Mirzabeyoğlu’nun "...

İzleyiciler

Popüler Yayınlar

Tema resimleri duncan1890 tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.