EHL-İ SÜNNET VE'L-CEMÂ'AT İNDİNDE KÜFRE MÜ'EDDÎ OLAN MESÂİL- M.Zahid Kotku
EHL-İ SÜNNET VE'L-CEMÂ'AT İNDİNDE
KÜFRE MÜ'EDDÎ OLAN MESÂİL
(el-Milel ve'n-Nihal kitabından)
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular:
— «Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bunların hepsi cehennemdedir. Yalnız bir fırka hâriç. (Aahâb tarafından) :
— Onlar kimlerdir ya Resulullah? diye soruldu. Resûlullah:
— «Benim ve Ashabımın yolu üzerinde olanlar» cevâbını verdi.
Bu hadîs-i şerif meşhurdur. (Hadîsi, Tirmizî, îbn Mâ-ce ve Ebû Dâvûd rivayet etmiştir.)
Yahudi taifesi 71, Nasrânî taifesi 72, Ümmet-i M......d de 73 fırkaya bölünmüştür. Binâenaleyh, her müslümana bu bâtıl mezheplerin yollarından korunmak için ehl-i sünnet ve'1-cemâatın akidelerini iyi bilmesi lâzımdır. Yukarıda her ne kadar bizim mezhebimizin görüşleri açıklanmışsa da, insanoğlu hatadan salim olamadığı için bu mezhep sahiplerinin düştüğü çıkmaz bataklığa Ümmet-i M......d'in düşmemesi için onların küfre varan i'tikadlarını da elimizden geldiği kadar açıklamağa çalışacağız.
Evvelâ, 72 fırkanın kökü yedi fırkadır. Yetmiş iki fırka bunların şubeleridir.
Yediden biri Mu'tezile, ikincisi Şîa, üçüncüsü Havariç, dördüncüsü Mürcie, beşincisi Neccariye, altıncısı Ceb-riyye, yedincisi Müşebbihedir.
Bunlar da, aralarında vakî olan ihtilâflar neticesinde herbiri 5, 10, 20 fırkaya ayrılıp 72 fırka oldular. Şurası çok tuhaftır ki bunlar da birbirlerini tekfir edecek kadar ileri gittiler. Bunları yazmağa da lüzum görmedik.
Allah Teâlâ'ya çok şükür ki İmam A'zam gibi ve İmam Şafiî Hazretleri gibi imamları halk edip; Şeyh Ebü'l-Hasen Eş'arî ve Ebu Mansûr Maturidî gibi âlimlerle birlikte bu bâtıl mezhepleri geçersiz kılmış ve böylece müslümanları bunların elinden kurtarmıştır. Ma'mafih, zamanımıza kadar gelen bazı bâtıl mezhepler de hâlâ bulunmaktadır. Şiîler, Rafızîler gibi.
Bu yedi mezhep de Şeytan aleyhilla'nenin iğvâsı ve fitnesinin neticesidir. Yetmiş ikiye kadar çoğalması da bu yüzdendir.
Bunlardan Mu'tezile 20, Şî'a 22, Havâriç, 20, Mürci'e 5, Neccariye 3, Cebriyye 1, Müşebbihe de 1 fırkadır. Mecmuu 72 fırka eder. Bunların itikadlarının bazısı bid'at ve bazısı da küfre varmaktadır.
Binâenaleyh bid'at iki kısımdır : Birisi amelde birisi de i'tikaddadır. Bu bid'at sahiplerinin imameti de mek_-rûhtur. Zira i'tikad cihetinden fâsıktırlar. Îtikadda bid'at amelde bid'atlardan daha çok şiddetlidir.
Bid'atcıdan murad şu kimselerdir ki : Onun i'tikadı ehl-i sünnet ve'1-cemaat i'tikâdına muhaliftir. İ'tikadı küfre varırsa imameti kat'iyyen caiz değildir. Kur'an mahlûktur diyenin arkasında da namaz kılmak caiz değildir.
1 — Mu'tezile —ki ona kaderiyye de derler— Kaderi inkâr ederler. Onun için bunlara : «Bu ümmetin mecûsûsidir» denilmiş. Bunların ardında da namaz kılmak caiz değildir.
Resûlullah'ın şefaatini inkâr edenlerin, kirâmen kâtibîn'i inkâr edenin ve Cenâb-ı Hakk'm âhirette görülmesini inkâr edenlerin arkalarında namaz kılmak caiz değildir, zira bunlar din-i islâmdan çıkmışlardır.
2 — Müşebbihe, Halık-ı Zü'1-Celâl'a mahlûklar gibi a'za isnad ederler ki onların da arkasında namaz kılmak caiz değildir, İslâmiyetten çıkmışlardır. Cenâb-ı Hakk'm sıfatlarından bir sıfatı sonradan olmuştur diyen kimse de İslâmın dışındadır.
Cenâb-ı Hakk'a mekân isnad eden veya semâdadır diyen de İslâmdan hâriçtir. Bununla Hakk Teâlâ'nın arş üzerinde müstakar olduğunu kasdedenlerin de küfrüne hükmolunur. Vay vehhâbîlerin hâline.
Cenâb-ı Hakk'a üst, alt ile teşbih ise küfürdür. Bununla Mücessime ve Hulûliyye mezheplerinin küfrüne hükm olunmuştur.
Cennete girdikten sonra Hak Teâlâ'yı görmeyi inkâr edenlerin de küfrüyle hükmolunur.
3 — Kaderiyye taifesi : —ki Mu'tezilîler de onlardandır— Kul, fi'linin halikıdır da'vâsından nâşî tekfir olunurlar ve vacibdir. Rafızîler ise bir çok hatalarından nâşî İslâmdan dışarıdırlar. Meselâ: Ölüler dünyâya döner, bedenlerin ruhuna girer demeleri ve bir de ruh-ı ilâh, eimmeye intikâl eder demeleri; bir de vahy imam Ali'ye gelecek iken Cebrail yanlış olarak Hz . M......d'e getirdi demeleri İslâmdan çıkmaları için kâfidir ve hükümleri mürted gibidir.
4 — Havariç, cemî-i ümmeti hatta Osman, Ali, Aişe, Talha ve Zübeyr (radiyallahu anhüm) hazerâtınıı da ikfâr ederler. Bundan nâşî küfürlerine hükmetmek vacibdir.
5 — Zeydiyye taifesi ise : Acemden bir peygamber geleceğine ve peygamberimizin şeriatını nesh edeceğine yani hükmünü kaldıracağına inandıkları için İslâm dışında kalmışlardır, küfrü vacibdir.
6 — Neccâriyye taifesi ise : Allah Teâalâ'nın sıfatlarını inkâr ettiklerinden ve Kur'an-ı Kerîm için, yazıldığı ve okunduğu vakit cisim ve arazdır dediklerinden küfürleriyle hüküm vacibdir.
Hakk Teâlâ, bir şey halk olunmadan evvel bilmez diyenler —ki yine Kaderiyye ve Mu'tezile mezhebindekilerdir— İslâmdan hâriçtirler ve bunların kızları alınmaz ve bunlara kız da verilmez ve cenazelerine de gidilmez.
7 — Mürci'e taifesi : Bunlar da İslâmdan hâriçtirler. Zira derler ki: Hasenatımız makbul, seyyiâtımız da mağfurdur. İbâdetleri —namaz, oruç, zekât, hac gibi— inkâr ederler ve derler ki: Bunlar fezâildir, işlersen iyi işlemezsen bir şey lâzım gelmez. Bunlar da İslâmdan hariçtirler, bunların hepsi tekfir olunmaktadır.
«Kıble ehlinden kimseyi küfürle itham etmeyiniz.»
İmam A'zam ve İmam Şafiî'den sâdır olan bu söz, mutlak değildir, belki günâhlarla mukayyeddir. Havâriç ile Mu'tezile gibi günah sebebiyle tekfir etmeyiz demektir. Çünkü bunlar günah-ı kebîreyi işleyenleri İslâmdan çıkarır ve Cehennemde ebedî kalacağını söylerler.
Hülâsatan şöyle deriz:
Her kim, zarurât-ı dîniyyeden birisini inkâr etse o, İslâmdan çıkmıştır ve küfre düşmüştür. Zira ma'lûm ve meşhur olan âyetleri ve hadîsleri inkâr peygamberimizin hadislerini tekzibe çıkar ki —tevbe etmezse— katli de vacibdir. Katli, küfründen nâşîdir hadden değildir. Çünkü îman, şeriatı ve peygamberimizin Allah tarafından getirdiği ve bilinmesi zarurî olan şeyleri ahkâmı tasdiktir. Bunun mukabili de küfürdür. Zarurât-ı diniyyeden olan altı esastan beşine inanıp da birine inanmayanın hâli gibidir. Meselâ: Namaz, oruç ve zekâtın farz olmaları; zina ve içkinin haram olduğu islâm dininde ma'lûm ve meşhur »dur. Bunlara inananlara mü'min denildiği gibi inanmayanlara da kâfir denir. Meselâ: Abdestte başın dörtte birini meshetmek, İmam A'zam'a göre farz ise de, İmam Şafiî'ye göre farz değildir belki sünnettir. Bu, ictihâd mes'elesidir, bunu inkâr eden kâfir olmaz.
Tenbîh:
Ma'azallah, bir kimse Cenâb-ı Hakk'a sövse o kâfir olur ve kanı da helâldir. Bunlar gibi, herkim Cenâb-ı Hakk'ın şân-i ulûhiyetine lâyık olmayan şeyleri Hak Sübhanehu ve Teâlâ'ya izafe ederse; böylelerinin küfürlerinde ihtilâf olunmuştur. Fakat, bu saygısızlar bir .yerde toplanırlarsa onlarla muharebe etmekte ihtilâf olunmamıştır. Nitekim Hz. Ali Efendimiz'in yaptığı gibi.
Peygamberlerden birisine söven veyahut şan-ı âlîlerine yakışmayan bir şey isnâd eden de kâfirdir ve katli de helâldir.
Herkim ki, Hak Teâlâ'nm Rab olduğunu ve bir olduğunu nefyede, inkâr ede onun da küfrü tamamdır.
Hak Teâlâ'nın varlığı ve birliğine inanıp da; kadîm değildir, O'ndan mâada başka sânî' vardır diyenlerin cümlesi kâfirdir derler.
Cenâb-ı Hakk'ın insanlardan birine hululünü i'ti-kâd eyleyen ve ervâhm tenâsühuna kail olan ve âlemlerin sonradan yaratılmış olduğuna inanmayanın ve peygamberlerden birinin peygamberliğini inkâr edenin küfründe şüphe yoktur. Peygamberimizden sonra peygamber gelecektir diyen ve peygamberliğin kalb safâsı ve nübüvvetin kazançla olacağını söyleyen de kâfirdir.
Semâya çıkar. Cennete girer meyvelerinden yerim diyen de kâfirdir. Kur'an ahkâmından ümmetin cem' olduğu (icma'-ı ümmetin hâsıl olduğu) mânayı zahirinden çıkarmak da küfürdür.
Her söz ki onunla ümmetin dalâletine vesile olur veya Sahâbe-i Kiramı tekfire cesaret edenler de kâfirdir.
İmam Mâlik Hazretleri bir kavlinde, Sahâbe-i güzîn'i tekfir edenin katline işaret etmiştir.
Puta tapmak, zünnar bağlamak gibi şeyleri işleyenler de kâfirlere iltihak etmişlerdir.
Mehmed Zahid Kotku
Ehl-i Sünnet Âkaidi
KÜFRE MÜ'EDDÎ OLAN MESÂİL
(el-Milel ve'n-Nihal kitabından)
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular:
— «Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bunların hepsi cehennemdedir. Yalnız bir fırka hâriç. (Aahâb tarafından) :
— Onlar kimlerdir ya Resulullah? diye soruldu. Resûlullah:
— «Benim ve Ashabımın yolu üzerinde olanlar» cevâbını verdi.
Bu hadîs-i şerif meşhurdur. (Hadîsi, Tirmizî, îbn Mâ-ce ve Ebû Dâvûd rivayet etmiştir.)
Yahudi taifesi 71, Nasrânî taifesi 72, Ümmet-i M......d de 73 fırkaya bölünmüştür. Binâenaleyh, her müslümana bu bâtıl mezheplerin yollarından korunmak için ehl-i sünnet ve'1-cemâatın akidelerini iyi bilmesi lâzımdır. Yukarıda her ne kadar bizim mezhebimizin görüşleri açıklanmışsa da, insanoğlu hatadan salim olamadığı için bu mezhep sahiplerinin düştüğü çıkmaz bataklığa Ümmet-i M......d'in düşmemesi için onların küfre varan i'tikadlarını da elimizden geldiği kadar açıklamağa çalışacağız.
Evvelâ, 72 fırkanın kökü yedi fırkadır. Yetmiş iki fırka bunların şubeleridir.
Yediden biri Mu'tezile, ikincisi Şîa, üçüncüsü Havariç, dördüncüsü Mürcie, beşincisi Neccariye, altıncısı Ceb-riyye, yedincisi Müşebbihedir.
Bunlar da, aralarında vakî olan ihtilâflar neticesinde herbiri 5, 10, 20 fırkaya ayrılıp 72 fırka oldular. Şurası çok tuhaftır ki bunlar da birbirlerini tekfir edecek kadar ileri gittiler. Bunları yazmağa da lüzum görmedik.
Allah Teâlâ'ya çok şükür ki İmam A'zam gibi ve İmam Şafiî Hazretleri gibi imamları halk edip; Şeyh Ebü'l-Hasen Eş'arî ve Ebu Mansûr Maturidî gibi âlimlerle birlikte bu bâtıl mezhepleri geçersiz kılmış ve böylece müslümanları bunların elinden kurtarmıştır. Ma'mafih, zamanımıza kadar gelen bazı bâtıl mezhepler de hâlâ bulunmaktadır. Şiîler, Rafızîler gibi.
Bu yedi mezhep de Şeytan aleyhilla'nenin iğvâsı ve fitnesinin neticesidir. Yetmiş ikiye kadar çoğalması da bu yüzdendir.
Bunlardan Mu'tezile 20, Şî'a 22, Havâriç, 20, Mürci'e 5, Neccariye 3, Cebriyye 1, Müşebbihe de 1 fırkadır. Mecmuu 72 fırka eder. Bunların itikadlarının bazısı bid'at ve bazısı da küfre varmaktadır.
Binâenaleyh bid'at iki kısımdır : Birisi amelde birisi de i'tikaddadır. Bu bid'at sahiplerinin imameti de mek_-rûhtur. Zira i'tikad cihetinden fâsıktırlar. Îtikadda bid'at amelde bid'atlardan daha çok şiddetlidir.
Bid'atcıdan murad şu kimselerdir ki : Onun i'tikadı ehl-i sünnet ve'1-cemaat i'tikâdına muhaliftir. İ'tikadı küfre varırsa imameti kat'iyyen caiz değildir. Kur'an mahlûktur diyenin arkasında da namaz kılmak caiz değildir.
1 — Mu'tezile —ki ona kaderiyye de derler— Kaderi inkâr ederler. Onun için bunlara : «Bu ümmetin mecûsûsidir» denilmiş. Bunların ardında da namaz kılmak caiz değildir.
Resûlullah'ın şefaatini inkâr edenlerin, kirâmen kâtibîn'i inkâr edenin ve Cenâb-ı Hakk'm âhirette görülmesini inkâr edenlerin arkalarında namaz kılmak caiz değildir, zira bunlar din-i islâmdan çıkmışlardır.
2 — Müşebbihe, Halık-ı Zü'1-Celâl'a mahlûklar gibi a'za isnad ederler ki onların da arkasında namaz kılmak caiz değildir, İslâmiyetten çıkmışlardır. Cenâb-ı Hakk'm sıfatlarından bir sıfatı sonradan olmuştur diyen kimse de İslâmın dışındadır.
Cenâb-ı Hakk'a mekân isnad eden veya semâdadır diyen de İslâmdan hâriçtir. Bununla Hakk Teâlâ'nın arş üzerinde müstakar olduğunu kasdedenlerin de küfrüne hükmolunur. Vay vehhâbîlerin hâline.
Cenâb-ı Hakk'a üst, alt ile teşbih ise küfürdür. Bununla Mücessime ve Hulûliyye mezheplerinin küfrüne hükm olunmuştur.
Cennete girdikten sonra Hak Teâlâ'yı görmeyi inkâr edenlerin de küfrüyle hükmolunur.
3 — Kaderiyye taifesi : —ki Mu'tezilîler de onlardandır— Kul, fi'linin halikıdır da'vâsından nâşî tekfir olunurlar ve vacibdir. Rafızîler ise bir çok hatalarından nâşî İslâmdan dışarıdırlar. Meselâ: Ölüler dünyâya döner, bedenlerin ruhuna girer demeleri ve bir de ruh-ı ilâh, eimmeye intikâl eder demeleri; bir de vahy imam Ali'ye gelecek iken Cebrail yanlış olarak Hz . M......d'e getirdi demeleri İslâmdan çıkmaları için kâfidir ve hükümleri mürted gibidir.
4 — Havariç, cemî-i ümmeti hatta Osman, Ali, Aişe, Talha ve Zübeyr (radiyallahu anhüm) hazerâtınıı da ikfâr ederler. Bundan nâşî küfürlerine hükmetmek vacibdir.
5 — Zeydiyye taifesi ise : Acemden bir peygamber geleceğine ve peygamberimizin şeriatını nesh edeceğine yani hükmünü kaldıracağına inandıkları için İslâm dışında kalmışlardır, küfrü vacibdir.
6 — Neccâriyye taifesi ise : Allah Teâalâ'nın sıfatlarını inkâr ettiklerinden ve Kur'an-ı Kerîm için, yazıldığı ve okunduğu vakit cisim ve arazdır dediklerinden küfürleriyle hüküm vacibdir.
Hakk Teâlâ, bir şey halk olunmadan evvel bilmez diyenler —ki yine Kaderiyye ve Mu'tezile mezhebindekilerdir— İslâmdan hâriçtirler ve bunların kızları alınmaz ve bunlara kız da verilmez ve cenazelerine de gidilmez.
7 — Mürci'e taifesi : Bunlar da İslâmdan hâriçtirler. Zira derler ki: Hasenatımız makbul, seyyiâtımız da mağfurdur. İbâdetleri —namaz, oruç, zekât, hac gibi— inkâr ederler ve derler ki: Bunlar fezâildir, işlersen iyi işlemezsen bir şey lâzım gelmez. Bunlar da İslâmdan hariçtirler, bunların hepsi tekfir olunmaktadır.
«Kıble ehlinden kimseyi küfürle itham etmeyiniz.»
İmam A'zam ve İmam Şafiî'den sâdır olan bu söz, mutlak değildir, belki günâhlarla mukayyeddir. Havâriç ile Mu'tezile gibi günah sebebiyle tekfir etmeyiz demektir. Çünkü bunlar günah-ı kebîreyi işleyenleri İslâmdan çıkarır ve Cehennemde ebedî kalacağını söylerler.
Hülâsatan şöyle deriz:
Her kim, zarurât-ı dîniyyeden birisini inkâr etse o, İslâmdan çıkmıştır ve küfre düşmüştür. Zira ma'lûm ve meşhur olan âyetleri ve hadîsleri inkâr peygamberimizin hadislerini tekzibe çıkar ki —tevbe etmezse— katli de vacibdir. Katli, küfründen nâşîdir hadden değildir. Çünkü îman, şeriatı ve peygamberimizin Allah tarafından getirdiği ve bilinmesi zarurî olan şeyleri ahkâmı tasdiktir. Bunun mukabili de küfürdür. Zarurât-ı diniyyeden olan altı esastan beşine inanıp da birine inanmayanın hâli gibidir. Meselâ: Namaz, oruç ve zekâtın farz olmaları; zina ve içkinin haram olduğu islâm dininde ma'lûm ve meşhur »dur. Bunlara inananlara mü'min denildiği gibi inanmayanlara da kâfir denir. Meselâ: Abdestte başın dörtte birini meshetmek, İmam A'zam'a göre farz ise de, İmam Şafiî'ye göre farz değildir belki sünnettir. Bu, ictihâd mes'elesidir, bunu inkâr eden kâfir olmaz.
Tenbîh:
Ma'azallah, bir kimse Cenâb-ı Hakk'a sövse o kâfir olur ve kanı da helâldir. Bunlar gibi, herkim Cenâb-ı Hakk'ın şân-i ulûhiyetine lâyık olmayan şeyleri Hak Sübhanehu ve Teâlâ'ya izafe ederse; böylelerinin küfürlerinde ihtilâf olunmuştur. Fakat, bu saygısızlar bir .yerde toplanırlarsa onlarla muharebe etmekte ihtilâf olunmamıştır. Nitekim Hz. Ali Efendimiz'in yaptığı gibi.
Peygamberlerden birisine söven veyahut şan-ı âlîlerine yakışmayan bir şey isnâd eden de kâfirdir ve katli de helâldir.
Herkim ki, Hak Teâlâ'nm Rab olduğunu ve bir olduğunu nefyede, inkâr ede onun da küfrü tamamdır.
Hak Teâlâ'nın varlığı ve birliğine inanıp da; kadîm değildir, O'ndan mâada başka sânî' vardır diyenlerin cümlesi kâfirdir derler.
Cenâb-ı Hakk'ın insanlardan birine hululünü i'ti-kâd eyleyen ve ervâhm tenâsühuna kail olan ve âlemlerin sonradan yaratılmış olduğuna inanmayanın ve peygamberlerden birinin peygamberliğini inkâr edenin küfründe şüphe yoktur. Peygamberimizden sonra peygamber gelecektir diyen ve peygamberliğin kalb safâsı ve nübüvvetin kazançla olacağını söyleyen de kâfirdir.
Semâya çıkar. Cennete girer meyvelerinden yerim diyen de kâfirdir. Kur'an ahkâmından ümmetin cem' olduğu (icma'-ı ümmetin hâsıl olduğu) mânayı zahirinden çıkarmak da küfürdür.
Her söz ki onunla ümmetin dalâletine vesile olur veya Sahâbe-i Kiramı tekfire cesaret edenler de kâfirdir.
İmam Mâlik Hazretleri bir kavlinde, Sahâbe-i güzîn'i tekfir edenin katline işaret etmiştir.
Puta tapmak, zünnar bağlamak gibi şeyleri işleyenler de kâfirlere iltihak etmişlerdir.
Mehmed Zahid Kotku
Ehl-i Sünnet Âkaidi
Hiç yorum yok