ZEYBEĞİN ÖLÜMÜ
1960 darbesinin olduğu gün. Yaşım itibari ile o günleri bilmem ama büyüklerimden çok dinledim. Adnan Menderes ile ilgili, hep bir özlemle anma hissi oluşurdu onlarda. Darbecilerin Adnan Menderes'i radyoya çıkarıp, canlı yayında eziyet ettikleri aklımda kalmış.
O dönem en çok çile çekenlerden birisi de Üstad Necip Fazıl'dı.
DP iktidarını, bir dost kimliğiyle, iyiye yönlendirebilmek için sürekli sert bir şekilde tenkit eder. O güne kadar gelen başbakanlar arasında, Refik Saydam’dan sonra şahsi bir kıymet taşıdığına inandığı Adnan Menderes’in temizliğine güvenmekte, fakat onu çevreleyen ve içinden doğduğu CHP zihniyetinin izlerini taşımaya devam eden kimselere karşı yine en tesirli muhalefeti yükseltmektedir. Üstad, en çok hapsini, başvekilinden ayrı olarak tenkit ettiği DP döneminde yatacaktır. Onun tenkitlerindeki tüm amacı, DP’nin, CHP zihniyetinden kurtulamayan kadroların tesirine girmesini ve halktaki CHP nefretinden doğan zaferini taçlandıramadan bu fırsatını kaybetmesini engellemektir ve tenkitlerinin temelinde de haklı çıkacağı bu endişe yatar.
CHP’nin ve ona şeklen rakip olan DP’nin bastırmaya çalıştığı Necip Fazıl’a, tam da mahkumiyetlerinin onaylanmaya başladığı bir hengamede gerçekleşen 27 mayıs darbesinin güdücüleri de tahammül gösteremeyecek ve o sırada çıkmayan Büyük Doğu dergisinin kapatıldığı radyoda anons edilecek, fikir çilekeşi Necip Fazıl 4.5 ay boyunca Balmumcu garnizonunda tutulduktan ve burada “Sen misin onları yazan şerefsiz?” cümlesiyle kendisine hakaret eden yüzbaşı sıfatlı biri tarafından dövüldükten sonra çıkarılan umumi aftan müstesna tutularak hapishaneye gönderilecektir. Fakat doğan mukaddesatçı neslin çilekeş yoğurucusu, hapis hayatı boyunca da, tıpkı dışarıdaki çabalarında da olduğu gibi yüreği geniş insanlarca yalnız bırakılmaz. Mesela, yakın arkadaşı Hilmi Oflaz hapishanenin karşısında işporta tezgahını kurar ve kendi tabiriyle, bulutların çekilmesini ve parmaklıkların arasından güneşin doğmasını bekler. “Üstü başı dökülen, amele kılıklı bir ihtiyar” da başka bir hapsinde görüşme günü karşılaşacağı Necip Fazıl’a “Oğlum, içeride bir Necip Fazıl varmış!… Şu karpuzu ona hediye getirdim; Allah rızası için götürüp verir misin?” diyecek ve hassas ruhlu bu gönül adamını ağlatacaktır. Özellikle maddi durumu yeterli olmayan insanlar ceplerindeki son kuruşlarıyla aldıkları ufak tefek yiyecek ve kıyafetler vasıtasıyla, yürekleriyle hapishanedeki Necip Fazıl’ın yanında olduklarını hissettireceklerdir.
1961′in Aralık ayında tahliye olan Üstad, bu tarihten sonra da günlük makalelerine, şiirlerine, piyeslerine, Büyük Doğu Dergisine, kitaplarına, mücadelesine kaldığı yerden devam eder.
Ve Menderes için yazdığı "ZEYBEĞİN ÖLÜMÜ" isimli şiiri. O dönem darbeye ve darbecilere karşı duran müstesna isimdir Üstad. Bir çok yazar ve aydın darbecilere yaranmak adına Menderes ve hükümetine olmadık saldırılar düzenlerken, Üstad Necip Fazıl "Zeybeğin Ölümü" isimli şiiri ile; gerçek aydın ve Mütefekkir olmanın yolunu göstermiştir...
ZEYBEĞİN ÖLÜMÜ
Zeybeğimi bir kaç kızan, vurdular
Çukurda üstüne taş doldurdular
Ya bir de kalkarsa diye kurdular
Çukurda üstüne taş doldurdular
Ya bir de kalkarsa diye kurdular
Zeybeğim Zeybeğim ne oldu sana
Allah deyip şöyle bir doğrulsana!
Allah deyip şöyle bir doğrulsana!
Zeybeğim kalkamaz dirilemez mi?
Odası mühürlü girilemez mi?
Şu ters akan sular çevrilemez mi?
Odası mühürlü girilemez mi?
Şu ters akan sular çevrilemez mi?
Ne güne dek böyle gider bu devran
Zeybeğim bir sel ol bir çığ ol davran!
Zeybeğim bir sel ol bir çığ ol davran!
Kır at zincirlenmiş ufuk sahipsiz
Han kayıp hancı yok konuk sahipsiz
Baş köşede sırma koltuk sahipsiz
Han kayıp hancı yok konuk sahipsiz
Baş köşede sırma koltuk sahipsiz
Kızanlar, dört yandan hep abandınız!
Zeybeğin kanına ekmek bandınız!
Zeybeğin kanına ekmek bandınız!
Bilemem susarak ölmek mi hüner?
Lisan çıldırıyor dil nasıl döner?
Ondan son iz uzak, uzak bir fener
Lisan çıldırıyor dil nasıl döner?
Ondan son iz uzak, uzak bir fener
Öldü mü? Çatlarım yine inanmam!
Diriye yanarım ölüye yanmam!
Diriye yanarım ölüye yanmam!
Zeybek kaybolduysa bunca kayıp ne?
Tesbihi dökülmüş aranır nine
Balonu yok ağlar çocuk haline
Tesbihi dökülmüş aranır nine
Balonu yok ağlar çocuk haline
Zeybeğim; dünyayı aldın götürdün
Bir öldün beni de binbir öldürdün!
Bir öldün beni de binbir öldürdün!
Beyni tırmık tırmık pençelere sor!
Mevsim niçin ölgün bahçelere sor!
Sor; çukuru nerde, serçelere sor!
Mevsim niçin ölgün bahçelere sor!
Sor; çukuru nerde, serçelere sor!
Ağla, bir dinmeyen hasrete ağla
Zeybeksiz yolları gözetle ağla!
Zeybeksiz yolları gözetle ağla!
Necip Fazıl Kısakürek - Zeybeğin Ölümü paylaşan: halilerdogan
Hiç yorum yok