NAKBA ''BÜYÜK FELAKET''
"GERÇEK BİR BÜYÜK DOĞU PROJESİNDE İSRAİL DİYE BİR DEVLETE YER YOKTUR"
SALİH MİRZABEYOĞLU
Mukaddes ölçü;
“İman edenlere en şiddetli düşmanlık edenler Yahudi ve müşriklerdir."(Maide 82)
Ve Yahudilerin-Siyonistlerin Filistin ile ilgili Cennetmekan Sultan Abdülhamit Han'a yaptıkları teklif;
Abdülhamid’i devirmek ve Filistin üzerindeki Yahudi emellerinin Osmanlı‘ya kabul ettirilmesi için Siyonistlerin en fazla kullan dığı şahıslardan biri de Karasso olmuştur. 17 Eylül 1901 ‘de Yıldız Sarayı’na Filistin’den toprak istemek üzere gelen siyonist lider Theodor Herzl başkanlığındaki heyetin sözcülüğünü Emanuel Karasso yapmıştır.
Karasso, Sultan Abdülhamid’in huzuruna çıkınca Siyonistlerin isteklerine şöyle tercüman olmuştur: “Şev ketmeab efendimiz hazretleri! Malum -ı şahaneleridir ki, Yahudi kavmi muhtelif memleketlerde müteferrik (dağınık) bir halde yaşamaktadır. İspanya’da Engizisyon mezalimine (zulmüne) tahammül edemeyenler Devlet-i Osmaniye’ye duhul etmiş (girmiş), hüsn-i (güzel) kabul görerek mesut olmuş, ticaret ve iktisatta hizmet eylemişlerdir…
Şevketmeab, Rusya’da birkaç milyon Yahudi’nin gördüğü mezalim tahammül edilir derecede değildir. Bunların tahliyesi ve bir mahalde (yerde) ikametleri Yahudi Cemiyeti’nin emelidir. Siyon Cemiyeti işbu istidanamesini (istek bildirme) huzur-i hümayunlarınıza takdime bu kulunuzu memur etmiştir.” Mevlanzâde Rifat’ın rivayetine göre, Sultan Abdülhamid, Karasso ve Yahudi isteklerine öylesine şiddetli bir tepki göstermişti ki, Karasso’yu ve siyonistleri huzurundan derhal kovdurmuştur.
Sultan 2. Abdülhamid Han’ın işte o tarihi cevabı; “Bu topraklar milletime aittir. Milletimde bu toprakları ancak aldığı fiyata verir. Çünkü bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir!” Karasso’nun kovulmasının ardından, sarayı terkederken Başkâtip Tahsin Paşaya söylediği şu sözlerden de bellidir: “Çok yazık! Ben, Zat-ı Şahaneye bir zaman sonra yine geleceğim, fakat zannederim ki, bu seferki ziyaretim de artık istirhamımı (ricamı, yalvarmamı) is’âf edebilm ek (birinin dileğini yerine getirmek) imkânına sahip olmayacaktır.” Hakikaten de 31 Mart‘tan sonra Karasso, -az önce belirttiğimiz gibi- Abdülhamid’in hal heyetine katılarak, bu huzurdan kovulmanın acısını çıkaracaktır..
Bu aşamadan sonra isteklerini kabul ettiremeyen Siyonistler, ilk önce engel gördükleri Abdülhamit Han'ı tahttan indirmeyi başardılar.
Osmanlı'dan umduğunu bulamayan siyasi siyonizmin kurucusu Herzl başka kapılara yönelmeye başlar.
Tarih boyunca Yahudileri katleden Almanlardan ilk desteği görür. İkinci desteği ise Rusya'dan alır.
Osmanlı'ya hasta adam muamelesi yapanlar Ortadoğu'da kurulacak bir yahudi devletine sıcak baktılar.
2.Abdulhamit Han , İsraillilerin dünyayı karıştıracaklarını , müslümanlara zarar vereceklerini 37 yıl öncesinden görmüştü...
İsrailliler illegal yönden Filistin'e göç etmeye başlarlar.
Yahudiler yıllardır hasretini çektiği toprakların meşru zeminini 29 Kasım 1947'de alır. 1947'de Kudüs Birleşmiş Milletlerin denetimi altında uluslararası bölgeye devredilir.
İsrail bağımsızlığını kazandığında 2 milyon 65 bin olan Filistin nufusunun yalnızca 650 bini yahudi idi.
Büyük çoğunluğu Filistinliler oluşturuyordu. BM bunları görmedi ya da görüyordu ama bu günkü gibi susuyordu.
Şimdide herkesin diline doladığı Araplar yahudilere toprak sattı İsrail öyle kuruldu sözü...
İsraillilerin bağımsızlıklarını kazandıkları dönemde ellerindeki topraklar Filistin topraklarını yalnızca yüzde 6'sını oluşturuyordu.
Aslında Yahudiler toprak satın alarak bir devlet kurmadılar. Siyasi siyonizmin kurucusu olan Herzl'in de bu işe başlarken söylediği gibi İsrail devleti propaganda ve diplomasiyle elde etmiştir.
Propagandayı çok iyi uyguladılar dünyaya uyguladıkları zulmü göstermediler yada dünya bunu görmedi. Aksine kendilerine karşı zulüm yapıldığını dünyaya yutturdular ve çocuk, kadın, yaşlı demeden Filistinlileri katlettiler
Artık gittikçe güçlenen Yahudiler kanlı eylemlerini her geçen gün artırarak devam ettiler.
VE NAKBA "BÜYÜK FELAKET"
Nakba... Filistin topraklarının işgal edilerek 15 Mayıs 1948'ta İsrail devletini kurulmasına verilen adı. Tam olarak karşılamasa da Türkçe'ye ‘felaket’, ‘yıkım’ ya da ‘facia’ olarak çevriliyor. Nakba, bir halkın bilinçli olarak yıkımı, bilinçli olarak felakete uğratılması, bir ülkenin ve vatandaşlarının çok planlanlı bir biçimde yakılıp yıkılması demek. Arap aydını Konstantin Zureyk tarafından Ağustos 1948’te ortaya atılan Nakba "sürmekte olan" olarak kullandı. Zira 500’den fazla Filistin köyünün haritadan silinmesi 1948’te değil, "siyonist fethi" takip eden yıllar içerisinde gerçekleşti. 1880’lerde Filistinlileri topraklarından sürme mücadelesi Kasım 1947’de doruk noktasına ulaşarak devam etti. Öyle ki siyonist güçler 14 Mayıs 1948’ten önce 700 bin Filistinliyi topraklarından sürdü. 1950’lerde ve 1967 sonrasında da yüzbinlerce Filistinli topraklarından sürüldü.
1948 yılından bu yana Filistin topraklarının yüzde 78’i işgal edildi. Filistinlilerin en az yüzde 60’ı ya göç etmiş durumda ya da topraklarına uzakta bulunan mülteci kamplarında yaşıyor. Bugün 4 milyon 700 bin Filistin'in topraklarında uzakta yaşamak zorunda bırakılıyor. Sadece ağır çekim soykırımın yaşandığı Gazze’deki 1.5 milyon Filistinli kuşatma koşullarında hayatta kalmaya çalışıyorlar, yüzbinlercesi İsrail tarafından hukuksuz bir şekilde tutuklanıyor veya öldürülüyor.
128 YILDIR SÜREN BİR ÇAĞ
New York Colombiya Üniversitesi Arap Politikaları bölümünde yardımcı profesör olarak görev yapan Joseph Massad, Nakba'yı şöyle yazıyor: "60 yıldan daha eski bir gerçekliktir ve halen bizimledir, bizimle birlikte yaşamakta, Filistin halkının yaşadığı tüm felaketlerle birlikte tarihi yazmaktadır. Nakba’yı 128 yıldır süren ve halen devam eden tarihi bir çağ olarak değerlendiriyorum. 1881 yılında Filistin’de ilk Yahudi sömürgeleri başgösterdiğinde, herkes biliyordu ki, bunun sonu gelmeyecek."
"İKİNCİ NAKBA"
Nitekim sonu gelmiyor. Massad'ın “1948 olaylarına verilen isim olarak adlandırıldığından beri, devam eden-mevcut bir eylem” olarak ifade ettiği Nakba, kendini siyonist yerleşim bölgeleri olarak gösteriyor. Sadece Doğu Kudüs'te 60 bin evin yıkılması planlanıyor. Filistinlilerin "İkinci Nakba" olarak nitelendirdiği yerleşim bölgelerine İsraillilerin yerleştirilmesi planlanıyor.
27 YILDA 140 BİN FİLİSTİNLİ'NİN İKAMETGAHI SİLİNDİ
Çeşitli şekillerde sürmekte olan "Büyük felaket" yakın zamanda kendini bir başka biçimde gösterdi. Siyonistlerin, 1967-1994 yılları arasında yurt dışına giden yaklaşık 140 bin Filistinli'nin ikamet haklarını, önceden uyarıda bulunmadan, gizlice iptal ettiği ortaya çıktı. İsrail Merkez İstatistik Bürosu verilerine göre; 1994 yılında Batı Şeria'daki Filistinlilerin sayısının 1 milyon 50 bin kişi dolayında olduğu, böyle yapılmasaydı, nüfusun yüzde 14 oranında artacağı belirtiliyor.
Ve bugün hâlâ devam eden Siyonist işgal...
Nakba'nın tanığı, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin kurucusu Dr. George Habaş;"İsrail'in gücü, her şeyden önce bizim zayıflığımızda yatıyor.”
Üzerine başka söze gerek var mı acaba?
Hani Salih Mirzabeyoğlu "Filistin ve İşkence" Konferansında dediği:
"Biz adam olamadığımızdan onlar bu halde".
Ya Müntakîm Allah, Bizi intikamına memur eyle!
Hiç yorum yok