ALTUN SİLSİLE


ALTUN SİLSİLE
Efendim, «Altun Silsile»nin 33'üncü halkasıdır. Tesbihin son tanesi gibi, başındakine ve bütün sayılara sayı ve yollara yol verene en yakından bağlı ve tam bir devrin dönüm ifadesi... Ayrıca devrimizin, yirminci asır ortalarının mânâ ve ruh buhranına denk bir ifade; memuriyet ifadesi...
Mukaddes silsile şöyle:
1 - O... (Bütün zaman ve mekânın Efendisi)...
2 - Hazret-i Ebu Bekir
3 - Selman (Fârisî)...
4 - Kasım Bin Muhammed Bin Ebu Bekir...
5 - Cafer-i Sadık...
6 - Beyazıd (Bestamî)...
7 - Ebulhasan (Harkanî)...
8 - Ebu Ali (Fârimedî)...
9 - Yusuf (Hamedânî)...
10 - Abdülhalik (Gucdevânî)...
11 - Arif (Reyvegerî)...
12 - Mahmud Encir (Fagnevî)... 13-Ali(Râmitenî)...
14 - Muhammed Bâbâ (Semmâsî)...
15 - Seyyid Emîr Külâl...
16 - Şah-ı Nakşıbend... 
17 - Alâeddin Artar... 
18 - Yakup Cerhi... 
19 - UbeydullahAhrâr...
20 - Muhammed Zahid...
21 - Derviş Muhammed...
22 - Hâcegî (Emkengî)...
23 - Muhammed Bâkıbillâh...
24 - İmam-ı Rabbânî (Müceddid -i Elf-i Sam')...
25 - Muhammed Masum...
26 - Seyfeddin... 27-Seyyid Nur...
28 - Mazhar-ı Can-û Canan...
29 - Abdullah (Dehlevî)...
30 - Mevlâna Halid...
31 - Seyyid Tâhâ...
32 - Seyyid Fehim...
33 - Seyyid Abdülhâkim (Arvâsî)...
Bunlar, en büyüklerdir. Mukaddes emaneti, Âdem Peygamberden başlayarak, Resul elinden Resul eline tes¬lim ede edevasıl sahibine, topyekûn zaman ve mekânın Efendisine gelen ana caddenin, O'ndan sonraki velîler yolunda en büyük 33 kahramanı... Bütün velîler zincirinin hususî bir büklüm halinde en büyük 33 halkası... Şah-ı Nakşibend, İmam-ı Rabbânî, Mevlâna Halid gibi zirve noktaları etrafında, hepsi birbirinden büyük, hepsi mutlak büyüklükte fâni ve kimin kimden üstün olduğu kıyastan mücerred, fakat yekûn olarak bütün
yekûnların üzerinden en büyük 33 kahraman...
O ise sıra vermek, sıraya baş olmak bakımından bir; yoksa sıranın ve her şeyin üstünde...
Hiç bir devir boş olmıyacağına göre, Abdülhâkim Efendi Hazretlerinden sonra kime geliyor sıra?..
Kat'î olarak bildiğimiz, hiç bir devrin boş olmıyacağı prensibinden sonra, kim, nerede ve nasıl suallerine:
— Bilmiyoruz! Demekten ibaret...
Abdülhâkim Efendi Hazretleri, son günlerine kadar, kâmil mürşidi soranlara efendileri Seyyid Fehim Hazretlerini murat ederek:
«— 1313'ten beri kâmil mürşid gelmedi.»
Buyururlardı...
Biz de:
— 1362 (1943)ten beri kâmil mürşidden haberimiz yok!
Demek mevkiindeyiz.
«Râbıta-i Şerife»nin sonundaki «Hatm-i Hâcegân» duasında «Altun Silsile»nin Seyyid Fehim Hazretlerine kadar, her biri ayrı vasıflarla anılan halkalarına baktıkça tüylerim ürperiyordu. Bunların arasında, bilhassa yolu şahsiyle isimlendirmiş olan Şah-ı Nakşibend, «Nur heykeli» diye anılan İmam-ı Rabbânî, kendisinden yıldız şuaları gibi velî fışkıran Mevlâna Halid, en sonra Efendimin
Efendisi Seyyid Fehım Hazretleri, isimlerini her anışımda, kalbime erimiş kurşun halinde, kızgın bir aşk sıvısı döküyorlardı.
Hayretler içindeydim. Haklarında hiç bir şey bilmediğim, hiç bir hususiyetlerini tanımadığım halde, Seyyid Fehim Hazretlerine karşı, büyük saygı bir tarafa, fakat bu çıldırtıcı aşk, bende nasıl doğuyordu?
Efendime anlattım. Bir doktorun aldığı ilâçtan ne duyduğunu anlatan hastasını dinleyişi gibi, sakin ve emin, tabiî ve bedihî, dinlediler ve buyurdular:
«— Üzerinde yeşil bir cübbe vardı.»
Bu dışı kuru cevap beni büsbütün sarstı... Yoksa rabıta etmem için mi bu unsuru bildiriyorlardı?
Muhakkak ki, üzerime yağan şimşeklerin, geliş ve gidiş bütün istikametlerini gözleriyle görüyorlardı.
O VE BEN 
NFK 

silsile-i âliye paylaşan: vadetamam

Hiç yorum yok

Öne Çıkan Yayın

İBDA ve İBDA-C Nedir?

İBDA-C’nin daha iyi anlaşılması için İBDA'nın kısaca tarif ve izahını yapmak istiyoruz… Kumandanımız Salih Mirzabeyoğlu’nun "...

İzleyiciler

Popüler Yayınlar

Tema resimleri duncan1890 tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.