MARAŞ HİTABESİ
MARAŞ HİTABESİ
Salih Mirzabeyoğlu
(Aşağıdaki metin, 4.6.1988 tarihinde Maraş’ta yapılan Üstadı
anma toplantısına İBDA Mimarı Salih Mirzabeyoğlu tarafından gönderilmiştir)
Sevgili Gönüldaşlar!
Üstadı anmak üzere toplandığımız şu günde, aranızda
bulunamamış olmaktan dolayı üzgün değilim; çünkü biz, bu tip tertipleri, İBDA
remzi etrafında Büyük Doğu kavgasının vesilesi bilenleriz!... Demek ki, surat
gösterme heveslisi değil de, «gerektiği yerde ve gerektiği gibi görünen» bir
stratejinin tayin ve tatbikinde olan savaşçılarız!...
Mücadelemizin fikir, sanat ve fiilî cepheler hâlindeki çok
yönlülüğü, kısacası; bu cephe genişliği ve eski palavracı mücadele anlayışının
yıkılması zarureti, hemen takdir edeceğiniz gibi her tarafı tarassut
mecburiyetinde olan Merkez Kumandanlığı’nın oradan oraya hatır-gönülle
taşınmasına imkân vermiyor!... Ama temsilcisi pekâlâ bu boşluğu doldurabilir ve
kendisine tevdi edilen görevi ifâ edebilir!... Size, Yalçın Turgut vasıtasiyle
en derin muhabbetlerimi ve selâmlarımı yolluyorum!...
Benim gözümde Maraş ve Maraşlı ruhu, iki yönden dikkat
çekicidir...
Birincisi; her mekânın ortalama bir mânâ husisiyeti ifade
ediyor olması dolayısiyle, rahmetli Üstadım’ın Maraş’lı bir kökten gelmesi...
Hem onun Maraş’lı olması ve hem de bunu bizzat şeref addetmesini nasıl
görmezden gelebilirim ki?...
İkincisi ise; doğrudan doğruya İBDA’nın Maraş ruhunun
kundağına sarınması... İBDA, ruhuna tercüman olacak en verimli maden
ocaklarından birini Maraş’ta ve Maraşlı’da bulmuştur; mânâsının kurmayları
arasında bizzat Maraşlıların bulunmasından gurur duyar!...
Sevgili Gönüldaşlar!
Rahmetli Necip Fazıl’ı anmak üzere toplandığımız şu günde,
ölü ağlayıcılarına mahsus ve ölüye karşı mesul olmamanın rahatlığı içinde
palavradan güzellemelerle ananlara karşılık, siz, maledilecek ve kollektif hâle
getirilecek olan ulvî soydan hakikatin maliki ile fikir kelleri arasındaki
farkı, ona muhatap olma haysiyeti bakımından bilhassa hatırlayınız, anlayınız,
anlatınız!... «Yürüyen Büyük Doğu» ve «Yaşayan Necip Fazıl» idrakı, bunu
gerektirir!...
Hepinizi, atan tek bir yürek samimiyeti, dava aşkı, gönüldaş
sadakati, inkılâp şuuru ve İBDA ruhuyla selâmlıyorum!... Bu selâma muhatap
olanlar, elbette «Yüzsüzün Bekleyişi» isimli şiirimde işaretlediğim menfî
tiplerden farklı olanlardır:
Otur sen şeytanî vaatte
Hesapsız vade ümit sahte!
Bozulmasın keyfin ey kütük
Haksıza karşı itaatte!
Gözü saksı altında böcek
Rahat kazanç istirahatte!
Ne ektin bilmem ne biçersin
Ümit mihrakı şefaatte!
Aklını başına sersem kul
Beklemek hakkı şecaatte!
Gerçek fikir şimdide vade
Yürek tetikte göz saatte!
Hiç yorum yok