DOLMUŞA MI BİNDİRİYORLAR SİZİ YOKSA?
DOLMUŞA MI BİNDİRİYORLAR SİZİ YOKSA?
Her dünya görüşü, ayrı bir dil demektir. Yani, eşya
ve hadiseleri yorumlamakta kullandığın dil, senin dünya görüşünü yansıtır…
Eğer ki sen; BD-İbda dünya görüşünü benimsedi isen,
eşya ve hadiseleri, BD-İbda’nın sana öğrettiği dil ile yapmalısın…
Her şeyden önce BD-İbda dünya görüşünün sana
öğrettiği dili, sen de eşya ve hadiselere nakşetmekle memursun…
Eğer dikkat edilecek olunursa, Üstad ve Kumandan’ın
yıllarca mücadele ettiği “kaba softa, ham yobaz” tipinin, hemen yanımızda,
yeşermeye başladığını görürüz… Konuştukları dilden onları anlarsın…
Bir taraftan da bu “kaba softa, ham yobaz” tip, bu
hareketin başına “Diyanet kavuğu” geçirmeye çalışırken. Ve bu malûm tipin, en
çok sevdiği ise “mübarekçilik” oynamak. Fethetmediği alanda “fatihçilik” yapmak…
Şimdi geçelim esas mevzuya…
Bedahet halinde görünen şu ki; Türkiye 1999
şartlarının aynısı ile karşı karşıya… Veya şöyle söyleyelim; Türkiye 1999’da,
hükmü verilen ve “Hâkim-Hakim” olanın mücadelesi ile elde edilen zaferin
gölgesi altındayız…
Ve geldiğimiz bugünlerde, şimdi daha net görülmesi
gereken şey; Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun niçin içeri atıldığı, bir
Amerika-Batı-İsrail projesi olan Ilımlı İslam’ın niye iktidara getirildiği…
Açıklayıcı olması babında kısa bir örnek:
Zamanın Cumhurbaşkanı Celal Bayar’a (Ki “beni
Atatürk yarattı” diyecek kadar ileri giden birisi), sorarlar; Menderes ile
beraber yürümelerini… Verdiği cevap ilginç; “Müslümanlar barajı zorluyordu, biz
barajı kurtarmak için suyu kanalize ettik…”
Yani; Müslümanların İslam
ihtilâl-inkılab-devriminin, bırakın hayalini, esamesini bile sildiler. Ne ile?
Barajı korumak için, kanalize ettikleri su ile….
Açık söyleyelim; Kumandan’ın 2 Nisan’da söylediği
söz: “Tiyatro Bitti!”
Bu saatten sonra, yeni tiyatrolara karnımız tok…
Ve o günlerde söylediği; “Devlet hukuk demektir,
hukukun olmadığı yerde devlet değil çete vardı!”
Bugün hâlâ İbda Mimarı Kumandan Salih Mirzabeyoğlu’nun
şahsında, hukuksuzluk, adaletsizlik devam ediyor mu?
Ediyor…
Öyle ise, şunu da rahatlıkla söyleyebilir miyiz; “Bugünkü
mevcut durumda da, hukuksuzluk devam ettiği için, Salih Mirzabeyoğlu’nun şahsında
Müslümanlara işkence sürdüğü için, devlet değil çeteler tarafından
yönetiliyoruz…”
Ve devlet olmak isteyen varsa, bağımsızlık derdi
olan varsa Bolu’ya yönünü dönmek zorunda değil mi?
Ve birileri hâlâ ısrarla, Bolu’ya yüzünü dönmekten
kaçıyor ise, karşısındaki kalabalığa söylediği; “İstiklâl savaşındayız,
inlerine ineceğiz, dış müdahele” gibi sözler, sadece laftan ibaret kalmıyor mu?
Yoksa, kalabalıklara hitab eden şahısın, böyle bir
derdi yok da, günü kurtarmaya bakıp, ilk virajda da, arabayı terkedip kaçma
planları yapıyor olmasın…
Çok basit bir soru?
Sen kendine yapılan bu operasyonu kimin yaptığını
biliyor musun?
Biliyorsun… Çünkü meydanlara çıkıp “paralel yapı,
paralel devlet” diye parmağını sallayarak tehditler ediyorsun… Peki bulunduğun
makam, parmak sallayıp tehdit edeceğin mi, yoksa icraat yapıp, gereğini
yapacağın yer midir?..
Hiç boşuna uğraşma, herkes senin dolmuşuna binebilir
ama BD-İbda bağlıları değil…
Hiç yorum yok