İRŞÂD VE MEDÂR KUTBU
İrşâd ve Medâr Kutbu
Ekâbir-i Nakşibendiyye’nin beyânât-ı hakîkiyyesine göre kutub iki kısımdır.
Bir kısmı kutb’ül-irşâd’dır ki; Feyyâz-ı Hakîkî’nin irşâd-ı hidâyete âid ifâzasına vâsıta olandır. Âlem-i İslâmiyyet’in bekâsıyla mevcûd ve vârdır. Ve diğeri, kutb-u medârdır. Vücûd ve bekâya taalluk eden ifâzaya vâsıta olub, âlemin bekâsıyla mevcûddur.
Kutb’ül-irşâd, ba’de’l-vefât vâzife-i irşâdda kâim olması mümkün ve vâki’dir. Binâenaleyh, kurûn-u mütetâvilede bir zuhûr eder. Kutb-u medârın her zamânda berhayât olması lâzımdır.
Kutb-u irşâddan istifâza üç nev’ iledir.
Birincisi; sâlikin hâline müteveccih olub bâtınına ifâza-i nûr-u rüşd ve hidâyet etmesidir. Sâlikin onu bilib teveccühüne vukûfu lâzım değildir.
İkincisi; sâlikin ona müteveccih olarak istifâza-i nûr-u rüşd ve hidâyet eylemesidir ki, bu nev’de kutbun şahsını bilmek lâzım değildir.
Üçüncüsü; tekrâr ve kesret-i ismullâh ile kalbi meşgûl edib, âlemi bihaseb’il-bâtın istilâ eden bahr-i feyz-i İlâhî memba’ı olan kutb-u irşâdın kalbinden muhabbet-i ihlâs mikdârınca tereşşuh ile hâsıl olmakdadır ki; bunda dahî sâlikin ve kutbun birbirlerine vukuf ve ıttılâları lâzım değildir.
(Er-Riyâd'üt-Tasavvufiye)
Hiç yorum yok