İslâm Coğrafyasında Anne Olmak
Emperyalizmin bize dayattığı her türden özel güne temkinli davranmak insani bir durum...
Anneler günü, kadınlar günü, babalar günü vs...
Özünde, hepsi bizdeki, bizde olan değerleri, bir güne hapsetme ve diğer günlerde de bu değerleri önemsizleştirme üzerine dayatılmış günler...
Senede birgün anneni hatırla, diğer günlerde ne yaparsa yapsın hesabı bir anneler günü.
Eskiden anneler günü yoktu, babalar günü yoktu ama huzur evi de yoktu. Huzur evlerine terk edilen anneler babalar da yoktu.
Hem İslâm annelere en müstesna yeri, yani cenneti ayaklarının altına sermiştir;
"Cennet anaların ayakları altındadır" (Hadis-i Şerif)
Bırakın onları tek başlarına bırakıp huzur evlerine terk etmeyi, onlara "öf" demeyi bile yasaklamıştır;
( Rabbin yalnız kendisine kulluk etmenizi ve ana-babaya güzellikle muâmele etmenizi emretti. Eğer onlardan biri veya her ikisi senin yanında iken ihtiyarlığa ererlerse onlara öf bile deme, onları azarlama, onlara güzel ve tatlı söz söyle.)İSRÂ-23
İslâm hem anneye hem de babaya, eşe, çocuğa, hayvana yani herkese ve herşeye olması gereken hakkı vermiş ve bunun yolunu göstermiştir. Batı uydurması günlere hiçbir müslümanın ihtiyacı yoktur.
Bugün anneler günü diyorlar ya, Avrupa'da, Batı'da kendi hallerine terk edilen yaşlı insanlara karşı Batılının vicdan mastürbasyonundan başka birşey ifâde etmez.
Peki bizim buralarda nedir anneler günü?
Az önce düşen bir bomba ile yıkılmış evinden çocuğunun parçalarını toplamaktır anne olmak...
Paramparça olmuş bedene aklını yitirmeden bakabilmektir anne olmak...
Bugün ne pişirsem değil de hangi çöpten çocuğuma ekmek bulabilirim demektir anne olmak...
Serin sularda evladını sıcak tutmaktır anne olmak...
Siyonist hapishanesinde evladını ziyarete gidememektir anne olmak...
Yıkılan evinin yanında gelmeyen ümmeti beklemektir anne olmak...
Daha dün öldürülen yavrusunun acısını yüreğinde tazelemektir anne olmak...
Bombaların ve kurşunların altında her gün ve her an çocuğunun hayatta kalabilmesi için dua etmektir anne olmak...
Zalimler tarafından bombalanan evini terk ettikten sonra çadırlarda, viranelerde, yollarda çocuk büyütmektir anne olmak...
İslâm coğrafyasında anne olmak bir çok hesabını mahşere ertelemektir. Çocuklarının ölümünü canlı canlı izleyipte birşey yapamamaktır.
Suriye'de, Irak'ta, Afganistan'da, Lübnan'da, Arakan'da...
Bir bütün halinde tüm İslâm coğrafyasında, dünyanın en zor işidir anne olmak...
Suriye İnsan Hakları Örgütü (SNHR) tarafından Anneler Günü münasebetiyle yayınlanan geçen sene yayınlanan raporda, 5 yıl boyunca 5 bin 280 annenin hayatını kaybettiği, en az 68 bininin ise dul kaldığı belirtildi.
Raporda, annelerin 18 bin 572 çocuğu savaşta kaybederek evlat acısı yaşadığı vurgulandı.
Sorgu merkezlerinde hala yaklaşık 180 annenin işkence ve saldırılara maruz kaldığı ifade edilen raporda, 2011 Mart ayından bu yana söz konusu merkezlerde 11 doğum vakasının gerçekleştiği, çocukları ve eşleri itiraflarda bulunsun diye annelere işkence yapıldığı kaydedildi.
Suriyeli sığınmacı annelerin de yaşadığı zorluklara değinilen raporda, "Kadınlar, eşlerini ve çocuklarını ya kaybettikleri ya da Suriye'de bıraktıkları için sığındıkları ülkelerde ailelerinin bütün yükünü sırtlanmak zorunda kalıyorlar. Sığınmacı kadınların yüzde 25'i bu durumda" denildi.
Raporda ayrıca, sığınılan komşu ülkelerde en az 85 bin çocuğun dünyaya geldiği ve çoğunun kimliğinin bulunmadığı ifade edildi.
Bu sayılar Irak, Filistin, Arakan veya başka bir coğrafyada da mevcut.
Burada yıllardır cezaevleri kapısında evladını beklemektir anne olmak. 28 şubat davalarından içerde yatan 600'ü geçen sayıda Müslümanın annelerinden bahsediyorum. Ethem Köylü'nün annesi Rahime Teyze oğluna kavuşamadan toprağa kavuştu geçen sene. Ve daha niceleri....
Velhasıl İslâm coğrafyasında anne olmak dünyanın en zor mesleğidir...
Bütün annelerin ellerinden değil ayaklarından öpüyoruz. Biraz daha bekleyin....
http://vadetamam.net/2016/05/islam-cografyasinda-anne-olmak.html
http://vadetamam.net/2016/05/islam-cografyasinda-anne-olmak.html
Hiç yorum yok