1. Abdülhâmit Hân

SULTAN I. ABDULHAMİD HAN



Osmanlı padişahlarının yirmi yedinci padişahı olup, baba­sı 3. Ahmed Hân'dır. Vâlide-i muhteremeleri ise, Şermi Ka­dındır. Doğum tarihi, 1137/1725'dir. Elli yaşında olduğu hal­de, 1187/1773 senesinde tahta çıktı. Böylece milâdi sene hesabıyla, padişah kırk sekiz yaşında olmak duru­mundadır. Kaynarca antlaşmasının gözyaşlarını akıtarak tas­dik etme mecburiyeti kendilerine pek girân gelmiştir. Hassas bir insan olup, merhamet hislerinin, vatanperverlikle içice yüreğinde yer tutmuş nâdir insanlardandı ve Kaynarca ant­laşmasının tahmil eylediklerini izâle etmek, en azından hafif­letmek gayreti, Rus ve Avusturya menfaat birliği sebebi ile yarardan ziyade, daha büyük kayıplara duçar olmamiz neti­cesini getirmiştir.

Sultan I. Abdülhamit, siyasi ve askeri ıslahatlara girişti. Bugün İstanbul Teknik Üniversitesi olarak bilinen okulu,Yeniçeri ocağına ve donanmaya yeni bir çehre kazandırmaya çalıştı. Yeniçerilerin sayımını yaptırdı ve gereksiz yere fazla para alanları tespit ettirdi. Bu faaliyetleri yürüten Sadrazam Halil Hamit Paşa, menfaati bozulanlar tarafından padişaha şikayet edildi. Sultan Abdülhamid’i devirerek onun yerine Selim’i tahta çıkarmak istediği suçlamasıyla, yaptığı tüm olumlu çalışmalara rağmen Halil Hamit Paşa, Sultan I. Abdülhamit’in emriyle idam edildi. 1782 İstanbul yangınında itfaiye çalışmalarına katılmasından dolayı halkın sevgi ve takdirini kazanmıştı.
Sultan I. Abdülhamit, bütün başarısızlıklara rağmen Osmanlı padişahları arasında iyi niyeti ve gayreti ile anıldı. Merhametli, nazik ve şevkatli kişiliğiyle takdir topladı.1782 yılı yazında İstanbul’da çıkan yangında itfaiye işlerini bizzat kendisi yürütmesi sonucu halkın sevgisini de kazanmıştı. Padişah olduktan sonra, 49 yıllık saray hayatının ardından İstanbul’da sık sık dolaşmış, değişik semtleri ziyaret etmiş, farklı kıyafetlerle tebdil çıkarmıştır. Bunun yanında esnaf ve halkın derdini de dinlerdi.

İstihkam okulu açılmıştır. Yeniçeri sayımı yapılmış ve ulufe alım-satımı yasaklanmıştır. Sürat topçuları ocağı genişletilmiş,lağımcı ve humbaracı ocakları ıslah edilmiştir.

Küçük Kaynarca Antlaşması

Sultan I. Abdülhamit, 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşının kötü şekilde devam ettiği bir dönemde tahta geçti. Ruslara karşı konulamayacağını anlayan Osmanlı Devleti, 21 Temmuz 1774 tarihinde Küçük Kaynarca Antlaşması’na imza attı. Bu antlaşmaya göre Kırım’a bağımsızlık verildi. Ruslar Karadeniz’de ticaret yapıp, donanma bulundurabilecekler,Balkanlarda Ortodoks toplulukların haklarını koruyacaklardı. Osmanlı Devleti, Rusya’ya savaş tazminatı verecek; ancak Rusya; Eflak, Boğdan, Besarabya veAkdeniz’de işgal ettiği adaları Osmanlı Devletine geri verecekti. Fakat bu bölgelerde Osmanlı Devleti genel af ilan edecek, halka din ve mezhep özgürlüğü verecek, halktan vergi almayacak, isteyen istediği yere göç edebilecekti.

1775-1779 Osmanlı-İran Savaşı


Tahta geçtikten 6 ay sonra Kaynarca Muâhedesini imzalayan Padişah, birkaç ay sonra da İran ile yüz yüze geldi. Kaçarlar’ın rakibi olan Kerim Han Zend, 1775’de Basra’yı muhasara altına alınca, Mayıs 1776’da İran’a harb ilan edildi. 1776’da İranlıların eline geçen Basra, ancak üç yıl sonra geri alınabildi.

Aynalıkavak Tenkihnamesi ve Rusya’nın Kırım’ı İşgali

Küçük Kaynarca Antlaşması sonucunda Osmanlı Devleti ile Rusya arasında kalıcı bir barış sağlanamamıştı. Çünkü Rusya Kırım’ı tamamen kendisine bağlamak istiyordu. Kırım’da Osmanlı hükümetinin atadığı III. Selim Giray Han ile Rusların Kırım’a Han olarak seçtikleri Şahin Giray arasında bir iç savaş çıktı.
Yeni bir Osmanlı-Rus savaşı ihtimali belirmesi üzerine, Aynalıkavak Tenkihnamesi imzalandı. Küçük Kaynarca Antlaşmasının bazı maddeleri değiştirildi. Ruslar Kırım’dan askerlerini çekecek, Osmanlı Devleti ise Rusların istediği Şahin Giray’ın hanlığını kabul edecekti. Tamamen Rus taraftarı olan Şahin Giray’ı Kırım halkı istemedi. Çıkan ayaklanmayı bahane eden Şahin Giray, Rus kuvvetlerini Kırım’a çağırdı. Kırım Hanlığı, Rusya’nın Kırım’ı ani işgali sonucu 9 Temmuz 1783 tarihinde Rusya’ya bağlı bir eyalet haline geldi.

Rusya ve Avusturya Savaşı


Osmanlı ordusu, Temeşvar eyaletinde stratejik bir konumda bulunan Muhadiye Boğazı’nı ele geçirdi. Avusturyalıların toparlanmasına fırsat vermeden onların üzerine yürüdü. Bu sırada Avusturya İmparatoru II. Joseph 80.000 kişilik bir ordu ve 500 topla Sebeş Boğazı’na geldi. 21 Eylül 1788 tarihinde yapılan Sebeş Muharebesi’nde Koca Yusuf Paşa komutasındaki Osmanlı Ordusu büyük bir zafer kazandı. İki ayrı cephede hem Avusturya, hem de Rusya ile savaşmak zorunda kalan Osmanlılar orduyu ikiye ayırmıştı. Bu durum Osmanlı Devletini zor durumda bıraktı. Saldırıya geçen Ruslar, Özi kalesini kuşatarak 20-25 bin kişiyi katlettiler.(17 Aralık 1788). Bu haberin İstanbul’a ulaşması üzerine, Sultan I. Abdülhamit kederinden hastalandı ve felç geçirdi. Ancak, 7 Mayıs 1789’da (bazı kaynaklarda da ölüm tarihi 7 Nisan olarak verilmektedir) vefat edene kadar devlet işleriyle ilgilenmeye devam etti. Dindarlığı ve iyiliği sebebiyle halkın “veli” olarak gördüğü Sultan I. Abdülhamit, 15 yıl 2 ay 17 gün süren saltanattan sonra, 64 yaşında vefat etti. Cenazesi Bahçekapı’da kendi yaptırdığı türbesine defnedildi.

(1. ABDÜLHAMİT'İN YÜZÜĞÜ)

1. Abdülhamid'in Hanımları



 1- Ayşe Sineperver padişahın 4. kadınıydı. 1193/1779'da sonradan padişah olacak 4. Mustafa'yı dünya'ya getirdi. Üç yıl sonra Esma Sultan doğmuştu.  3. Selim'in Kabakçı Mustafa  isyanında tahtı bırakması üzerine 4. Mustafa'nın annesi olarak Valide Sultanlığı, oğlunun taht'tan indirilmesi ile son buldu. Alem­dar Mustafa paşaya kafa tutması ile de meşhurdur. Oğlunun katli üzerine ortalıktan çekildi. Gözleri kör oldu. 1244/1828'de vefat eyledi. Eyüb'de defnolundu. Üsküdar ve Karagümrük'de çeşme yaptırmıştır.
2- Binnaz Kadın Abdülhamid hân'ın eşlerindendir. Şehza­deliğinde evlenmiş olduklarındandır. 1238/1823'de vefat et­miştir. Vasiyetnamesi pek calibi dikkattir. Kocasını vekil et­tikten sonra cariyeleri azad olunacak, iskat selâtına (namaz), kefaret orucuna, fıkaranın teçhiz ve tekfinine ve mezar taşına para vakf etmiştir.
3-DiIpezir kadın 1224/1809'da vefat etmiş, Bahçekapı'da-ki Hâmidiye türbesine defnolunmuştur.
4-  Hümaşah Kadın, Şehzade Mehmed'in vâlidesidir. Vefatı 1193/1778'dir, Dolmabahçe ve Emirgân'da çeşmeler yaptırmıştır.
5-  Mehtabe Kadın 1222/1807 sonrasında vefat ettiği sanılıyor
6-  Mıslinayab kadın 1234/1818'de vefat ettiği sanılıyor, Nakşidil türbesinde medfundur.
7- Muteber kadın, padişahın hanımı olduğunu belirten mühüründeki yazıdan başka malumat yoktur. Mühürde padişa­hın 5. kadını olduğu yer almaktadır.
8- Nakşidil Sultan, 1223/1808'de valide sultan oldu. 1233/1817'de vefat etti. Fâtih'de kendi yaptırdığı türbesine gömüldü. Sultanahmed hapishanesi yanındaki çeşmeyi yap­tırmışlardır ayrıca Alemdağ civarında, Sarıkadı köyü (San-gazi Beldesi) câmiinin karşısında Nakşidil Vâlidesultan çeş­mesini yaptırmıştır.
9-  Nevres kadın; bu hanım çocuksuz vefat etmiştir. Orta-köy semti ve oradaki yalısı uzun yıllar kaldığı yer oldu. Bü­yük Çekmece'deki meşhur Burgaz Çiftliği Nevres kadın'ın idi. Vefatı; 1211/1797'de vefat etmişlerdir.
10-  Şebsefa Kadın,  1202/1788'de Hibbetullah Sultanı dünya'ya getirdi. 1205/1820 yılında vefatı vukubuldu ve Zeyrek Camii civarında defnolundu. Günümüzde adını taşı­yan cami Ünkapanı Manifaturacılar çarşısına giderken sağda köşededir.
11-  Ruhşah Hatice kadın Sultan Abdülhamid-i evvelin bü­yük aşkı olup evliliği boyunca hanımına aşk ilân eden nağ­me ve sözleri pek meşhur olmuştur. Padişahın vefatı sonra­sında hac'ca gitmiş 1222/1807'de vukubulan vefatı üzerine kocasının türbesinin avlusuna defnolunmuştur.'
12- Ayşe başkadın efendi vefatı 1190/1775'dir.
13- Mihriban kadın, 1177/1762'de doğmuş, 1244/1829 milâdı 67, hicri 69 sene ömür sürmüştür. Kocasının ardından 40 yıl daha yaşadı. Eyüb'de medfundur.
14-  Nükhet Seza hanımefendi vefatında tarih 1266/1850 gösteriyordu. Kocasının vefatından sonra 61 sene daha, ber-hayat olmuştur. Öldüğünde 85 yaş civarında oldu­ğuna göre 24 yaşında dul kalmıştır.
15-  Ayşe hanımefendi olup,  1240/1825'de vefat etmişler­dir. Hâmidiye türbesine defnolunmuşlardır.  19 yaşında dul kalmış olup, 36 sene daha ömür sürmüştür kocasından son­ra. Öldüğünde 55 yaşlarında olduğu sanılmaktadır.

1. Abdülhamid'in Çocukları


1- Şehzade Abdullah ölü doğ­du, d. t: 1/1/1776 medfeni Yenicami T. 
 2- Hadice Sultan 9 aylıkken öldü. med. Yeni Cami T. 
3- Şehzade Mehmed dört-buçuk yaşında öldü. Hamidiye türbesinde. Emirgân'da bulu­nan Şehzade Mehmed Câmii'ni babası yaptırdı. 
4- Şehzade Ahmed, 2 yaşında öldü. Hamidiye T. 
5- Ayşe sultan, 45 gün­lükken öldü. Yeni camii T. 
6- Şehzade Abdurrahman ölü doğdu. Yeni Camii T. 
7- Melek Şah sultan bir yıl yaşadı 
8-Şehzâde Süleyman 7 yaşında öldü. Hamidiye T. 
9- Şehzade Ahmed 1 yaşında vefat Yenicâmii T. 
10- "Abdülaziz ölü doğ­du. Yenicâmii T. 
11- "Mustafa (sonradan 4. Mustafa adıyla padişah oldu) 29 yaşında idam olundu. 
12- Rabia Sultan 3 ay yaşadı. Hamidiye T. 
13- Ayn-ı Şah sultan 19 gün ömür sürdü. Hamidiye T. 
14- Rabia Sultan 1 yıl 2 ay yaşadı. Hami­diye T. 
15- Şehzade Mehmed Musret 3 yaşma yakın yaşadı. Hamidiye T. 
16- Fatma Sultan 3 sene 1 ay yaşadı. Hamidiye T. 
17- Şehzade Seyfullah Murad, 1 sene 4 ay yaşadı. Hami­diye T. 
18- Hadice sultan bir kaç gün yaşadı. 
19- Alem Şah sultan 1 yıl 5 ay yaşadı. Hamidiye T. 
20- Şehzade Mahmud  (sonradan 2. Mahmud unvanıyla padişah oldu. 1785'de doğ­du. 1839'da vefat etti. 31 sene padişahlık yapdı. 54 yaşın­daydı vefat ettiğinde Divanyolunda 2. Mahmud T. medfeni-dir.) 
21- Saliha Sultan 1 sene, 4 ay 13 gün yaşadı. Hamidiye T. 
22- Emine Sultan 25 ay yaşadı. Hamidiye T.. 
23- Ahter Melek hanım, 1786'da öldü 28 yaşındaydı. Eyübe gömüldü 
24- Ayşe Dürrüşşehvar hanım; 1826'da, 66 yaşında öldü. Nakşidil T. 
25- Atıyyetullah hanım; 803'de öldüğünde 33'deydi Hamidiye T. 
26- Esma Sultan 1848'de öldüğünde 69 yıl, 10 ay, 18 gün Ömür sürmüşdü ve yeniçerilerin biz de "Esma Sultanı padişah yaparız" dediği sultan hanımdır. Sul­tan Mahmud T. medfenidir. 
27- Hibbetullah Sultan, 1. Abdülhamid'in son çocuğudur. 1789'da doğdu, 52 yıl, 6 ay, 3 gün sonra 1841'de öldü. 2. Mahmud T. medfeni.

Sultan I. Abdülhamit, mimari alanda birçok eser yaptırdı. Kendi adını verdiği Sultan I. Abdülhamit Külliyesi, İstanbul Beylerbeyi Camii, Emirgan Çeşmesi, HasköySilahdar Yahya Efendi Çeşmesi, Gülşehir Kurşunlu Camii, Yozgat Ulu Camii, Unkapanı Şebsafa Camii ve Karavezir Medresesi bunların arasında en önemlileridir.

BİRİNCİ ABDÜLHAMİD TÜRBESİ’NDEKİ KADEM-İ ŞERİF’E DAİR


(KADEM-İ ŞERİF)

Allah Resulü'nün ayak izi olduğuna inanılan çeşitli taşlara genel olarak “nakş-i kadem-i şerif” veya “nakş-i kadem-i saadet” denilmiştir. İslam tarihinin çeşitli devirlerinde Hindistan’dan Mısır’a, Kudüs’ten İstanbul’a kadar geniş bir coğrafyada yaygınlıkla görülmüşlerdir. İslam âlimleri arasında bunların gerçekten Allah Resulü’nün ayak izi olduğu hususunda bir ittifak meydana gelmemiştir. 
Osmanlı sultanlarının mukaddes emanetlere gösterdiği saygının derecesi fevkalade yüksektir. Bu öneme binaen Topkapı Sarayı’ndaki Enderun’un en önemli koğuşu veya dairesi, Allah Resulü’nün hırkası ile diğer mukaddes emanetlerin saklandığı “Hırka-i Saadet” dairesidir. Burada dördü taş ve ikisi tuğla olmak üzere altı aded “kadem-i şerif” muhafaza edilmektedir. İstanbul’da Eyüp Sultan ve Üçüncü Mustafa türbelerinde de birer adet ayak izi bulunur.
İstanbul Bahçekapı’da Sultan Birinci Abdülhamid Türbesi’nde bulunan taş da bunlardan bir diğeridir. Türbe’nin kuzey tarafında bir niş içine hazırlanan camekânda sergilenmektedir. Birinci Abdülhamid’in tuğrası altında yer alan kitabede aşağıdaki beyitler mevcuttur.


Oldu resm-i kadem-i Hazret-i Fahr-i Âlem
Tâc-ı vehhâc-ı ser-i cümle-i ehl-i îmân
O kademdir ki idüp tayy-ı semâvât-ı alâ
Menzil-i Sidre’ye bastı şeb-i esrâda ıyân
Sür yüzün acz u niyâzile idüp istişfâ‘
Olayım dirsen eğer mahzar-ı afv vu gufrân

Kaynaklar incelendiğinde görüldüğü üzere Birinci Abdülhamid’in veli olduğuna dair halk arasında yaygın bir kanaat vardır. Zamanında bu inanışı pekiştirecek çeşitli uygulamalara gidilmiş olması eşyanın tabiatına uygundur. Birinci Abdülhamid Türbesi’ndeki taşın Şam’da bulunduğu yerden İstanbul’a getirilmesi safahatı kaynaklardan takip edildiğinde birbirinin tekrarı bilgilerden ibarettir. Bu hususta en önemli iki kaynak olarak, Ayıntaplı Muhammed Münib Efendi’nin Âsâru’l-Hikem fî Nakşi’l-Kadem adlı eseri ile Osmânzâde Hüseyin Vassâf’ın Sefîne-i Evliyâ adlı eserleri görülmektedir. Günümüz eserleri genellikle bu iki kitaptan yaptıkları iktibaslarla Birinci Abdülhamid Türbesi’ndeki kadem-i şerifin hikâyesini nakletmişlerdir. Elde bir arşiv belgesi bulunmadığından rivayet üzere anlatılanların hakikati sorgulanmadan doğru olarak kabul görmüştür. Hüseyin Vassaf Efendi’nin nakli aşağıda aynen verilmiştir.
“Şeyh Muhammed Ziyâd Şâm-ı şerîf civârında Kadem karyesindeki, Kadem-i şerîf’in ced-be-ced nigehbânıdır. Pederi Ahmed-i Attâr, onun pederi Hümât’tır. Sultan Abdulhamîd Hân-ı evvel zamânında ârzû-yı şâhâne üzerine, Kadem-i Saâdet’i oradan başına alarak, mâşiyen İstanbul’a kadar bu sûretle getirmiştir. Kadem-i Saâdet, el-yevm Abdulhâmid-i evvelin türbesinde mahfûz mahfaza-i tekrîm olup, kandil ve arefe gibi eyyâm-ı mubârekede Kadem Dergâhı şeyhi olan zât tarafından güşâd ve ziyâret ettirilmek şart-ı vâkıf îcâbındandır. El-Hâletü hâzihî, ziyâret olunur. Muhammed Ziyâd hazretleri burada mazhar-ı hürmet oldu. O zaman Sadrazam bulunan Halîl Hamîd Paşa, Hz. Şeyh’e çok muhabbet gösterenlerdendir. Kadem Tekkesi’nin olduğu mahal, Kapıcıbaşı Konağı imiş. Mülk olduğundan Halîl Hamîd Paşa, burasını istimlâk ve vakf etmiş. 1190/(1776) târîhlerinde dergâhı inşâya muvaffak olup, Hz. Şeyh’i burada irşâd-ı nâs için alıkoymuş ve dergâhı kendisine teslîm eylemiştir…1205/(1791) târîhine kadar irşâd-ı nâs ile meşgûl olup, terk-i âlem-i nâsût eyledikte, dergâh-ı şerîf hazîresine defn edildi. Türbelerinin üzeri açık ve hâlen ma‘mûrdur. Kitâbe-i seng-i mezâr-ı ber-vech-i âtîdir: Kadem-i Şerîf’i Şam’dan Âsitâne-i aliyyeye nakl hizmetiyle şeref-yâb olan sülâle-i Sa‘diyye’den, kutbu’l-ârifîn ve gavsu’l-vâsılîn merhûm ve mağfûrun leh eş-Şeyh el-Hâc es-Seyyid Muhammed Ziyâd hazretlerinin, rûh-ı pür-fütûhlarına rızâ’en li’llâhi teâlâ, el-Fâtiha, 1205/(1791)

(KİTÂBE)

Hiç yorum yok

Öne Çıkan Yayın

İBDA ve İBDA-C Nedir?

İBDA-C’nin daha iyi anlaşılması için İBDA'nın kısaca tarif ve izahını yapmak istiyoruz… Kumandanımız Salih Mirzabeyoğlu’nun "...

İzleyiciler

Popüler Yayınlar

Tema resimleri duncan1890 tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.