İşkodra Kahramanı Hasan Rıza Paşa-30 Ocak 1913
Balkan harbi sırasında Işkodra savunma kumandanlığını yapan Osmanlı paşası.
Aslen
Kastamonu vilâyetinin Tosya ilçesinden olan Hasan Rızâ, 1871’de doğdu. Bağdâd
ve Kastamonu vâliliklerinde bulunan Nâmık Paşa’nın oğludur. İlkokulu ve askerî
rüşdiyeyi İstanbul’da, askerî idadiyi Bursa’da okudu. 1889-1892 seneleri
arasında Harb okulunda okudu. 1895’de kurmay yüzbaşı olarak Mekteb-i Erkân-ı
harbiye-i şahaneden me’zûn oldu. Burada kurmay subaylara ders veren Mahmûd
Muhtar Paşa tarafından muavin olarak alıkonuldu.
Türk-Yunan harbinde, isteği
üzerine Alasonya ordusu Erkân-ı harbiye riyasetine tâyin edildi ve 7 Ekim
1897’de kolağası (kıdemli yüzbaşı) oldu. 21 Ağustos 1898’de binbaşı, 18 Nisan
1899’da kaymakamlığa (yarbaylığa) terfî ettirildi. 1899 yılı Mayıs ayında staj
yapmak ve askerî bilgisini geliştirmek üzere Almanya’ya gitti. Almanya’da iken
11 Aralık 1901’de rütbesi miralaylığa yükseltildi. Alman ordusunda dört yıl
vazife yaptıktan sonra İstanbul’a döndü. 8 Nisan 1903 târihinde Erkân-ı
harbiye-i umûmiyye’de vazîfe aldı. Aynı sene içinde mirlivalığa terfî etti. 31
Ocak 1904’de Mekteb-i Erkân-ı harbiye-i Şâhâne’de tabiye uygulaması vazîfeleri
muallimliğine tâyin edildi. 12 Eylül 1904’de yüksek askerî teftiş kurulu
âzâlığına getirildi. 10 Aralık 1906’da ferikliğe (korgeneralliğe) terfî etti.
İkinci
Meşrûtiyet’in îlânından sonra Edirne’de ikinci orduya mensub yirminci nizamiye
fırkası komutanlığına getirildi. 26 Eylül’de aynı ordunun erkân-ı harbiyesine
nakl edildi. Sultan İkinci Abdülhamîd Han’ı tahttan indirdikten sonra iktidâra
gelen İttihâd ve Terakkînin orduyu gençleştirme ve modernleştirme adı altında
devletine, milletine ve dînine bağlı subayları ordudan tasfiye ettiği sırada
rütbesi kaymakamlığa (yarbaylığa) indirildi. 4 Ekim 1909’da Erkân-ı harbiye-i
Umûmiyye üçüncü şubesinde vazifelendirildi. 21 Mart 1910’da yeniden miralaylığa
yükselerek 6. ordu erkân-ı harbiyesine tâyin oldu. Adı geçen ordunun kumandanı
Nâzım Paşa ile beraber Bağdâd’a gitti. 22 Haziran 1910’da Bağdâd’daki 11.
nizamiye fırka kumandanlığına da tâyin edilerek her iki vazîfeyi birlikte
yürüttü. Kolordu teşkilâtının kabulü üzerine 6. ordu, 4. ordu müfettişliği
ismini alınca, bunun Erkân-ı harbiyesinde bırakıldı. Bu vazîfeden istifa edip,
21 Nisan 1911’de İstanbul’a döndü. 23 Mayıs 1911’de Karadeniz ve Akdeniz
boğazlarıyla, Selanik ve İzmir limanlarının tahkimi için kurulan komisyona
tâyin edildi.
1911
yılında Malisor ayaklanmasında garb ordusu kumandanlığı ile İşkodra’ya giden
birinci ferik Abdullah Paşa’nın erkân-ı harbiyesine tâyin edildiyse de, bu
vazîfeden istifa etti, 19 Temmuz 1911 târihinde müstakil 24. İşkodra nizamiye
fırka kumandanlığına gönderildi. İşkodra vâlisi Hayri Bey’in vazîfeden alınması
üzerine, 27 Mayıs 1912’de İşkodra vâliliği vazifesine de tâyin edildi.
Sultan
İkinci Abdülhamîd Han, Balkan milletleri arasındaki kilise ayrılıklarını,
iktidarı boyunca devam ettirdi. Onu tahttan indirip iktidara gelen İttihâd ve
Terakkî kiliseler kânununu çıkararak, Balkan milletleri arasındaki kilise
anlaşmazlığına son verdi. İttihâd ve Terakkî’nin gafil siyâsetinden faydalanan
ve aralarındaki diğer anlaşmazlıkları da gidererek Rusya’nın tahrik ve
teşvikleriyle bir araya gelen Balkan milletleri, büyük kabîne denilen Gâzi
Ahmed Muhtar Paşa hükümeti zamanında 8 Ekim 1912’de Osmanlı Devleti’ne karşı
harb îlân ettiler. Bütün şiddetiyle başlayan Balkan harbine Osmanlı ordusu iki
cepheden girdi. Birincisi Bulgar ordularına karşı Trakya’da çarpışan birinci
ferik Abdullah Paşa kumandasındaki Şark cephesi, ikincisi ise, Makedonya ve
Arnavutluk’ta bulunan başkumandanı Ali Rızâ Paşa olan Garb cephesi idi.
Arnavutluk’ta İşkodra gölünün kenarında ve Drim ırmağının kıyısında bulunan
İşkodra’yı da, Hasan Rızâ Bey emrindeki 24. müstakil nizamiye fırkasıyla
kahramanca savundu.
Karadağlılar
Osmanlı Devleti’ne karşı 8 Ekim 1912’de harb îlân ederek İşkodra gölünün
güneyinden sınırı geçtiler. 24. müstakil İşkodra fırkası kumandanı miralay
Hasan Rızâ Bey, müstahkem mevki kumandanlığını da eline aldı. Karadağ ordusu;
kuzey, merkez ve güney olmak üzere üç yığınak grubuyla taarruza başladı. Hasan
Rızâ Bey, idaresindeki fırka ile çok zahmet çekerek düşman taarruzlarını
önledi. Bu sırada bazı askerler terhis isteğiyle ayaklandılar. Hasan Rızâ Bey
bu askerlere nasîhat ettiyse de netice alamadı. Bu askerlerin bir kısmı,
vaktiyle İstanbul’da 31 Mart vak’asına iştirak edenlerdendi. Bu ayaklanma bâzı
taşkınlıklarla bir hafta kadar devam etti. Çaresiz kalınınca silâh ve
teçhizatları alınarak terhis tezkereleri hazırlanıp verildi. Memleketlerine
dönmek üzere ayrılan askerler kısa bir müddet sonra tekrar geri döndüler.
Osmanlı askerinin böyle olduğu bir sırada taarruzlarını kuvvetlendiren
Karadağlılar ilerlediler. Taşlıca, Akova ve Gosina’yı işgal ettiler. Berena’yı
kuşattılar. 15-16 Ekim 1912 gecesi Tergovişte istikâmetine bir çıkış taarruzu
yapan Osmanlı birlikleri kuşatmadan kurtuldular. Bu suretle burası da
Karadağlıların eline geçti. Bu çıkış taarruzunu yapan Osmanlı kuvvetleri
Tergovişte’de toplandılar. Akova ve Berena’yı ele geçiren Karadağlılar,
Akova’nın korunması için oranın hıristiyan halkını silâhlandırıp, Plava ve
Gosina’ya taarruz ettiler. Nizamiye dışındaki Osmanlı kuvvetleri 21 Ekim
1912’de kaçtılar. Nizamiye taburları da dağınık bir hâlde Yakova’ya çekildiler.
Karşı taarruz için İpek bölgesindeki kuvvetler az olduğundan, Yakova’daki
Prizren redif fırkasından takviye kuvvetler gönderildiyse de zamanında
yetişemediler. Bâzı taarruzlarda bulunulduysa da başarı elde edilemedi.
Sırplar, Karadağlılar ve Yunanlıların taarruzları netîcesinde bütün Rumeli
hemen hemen elden çıktı. Yalnız İşkodra’da Hasan Rızâ Bey, bir türlü düşmana
teslim olmayıp, kendisine verilen vazifeyi canı pahasına yürüttü. İşkodra
savunmasındaki hizmetine mükâfat olarak mirlivalığa yükseltilmesi için pâdişâh
İrâdesi çıktı. Ne yazık ki terfiinden haberi olamadı.
Hasan
Rızâ Paşa Arnavudları, Karadağlılar ve Sırplar aleyhinde ayaklandırmak için
gayret sarf etti. Katolik papazlar ve Arnavud ileri gelenlerine Slavlar
kazanırlarsa Arnavutluk için doğacak tehlikeleri anlattı. Osmanlı Devleti’nin
bundan sonraki bütün fedâkârlığı Arnavudların lehine yapacağını vâdetti.
Katoliklerin başında bulunan papazlar da bu konuda çalışmaya yöneldiler,
İşkodra başpiskoposu işe bir resmiyet vermek suretiyle başlamak için Arnavutluk
nâmına Hasan Rızâ Paşa’dan te’mînât istedi. Hasan Rızâ Paşa, Arnavudlarla
yapılacak andlaşmanın ayrıntılarını papazlarla görüşmek üzere Es’ad Paşa’nın
evine giderken, 30 Ocak 1913 günü akşamı tertiplenen bir sûikasd neticesinde
silâhlı üç kişi tarafından vurularak şehîd edildi. Bu sûikasd, sultan İkinci
Abdülhamîd Han’a hal’ini tebliğ edenler arasında bulunarak velinimetine hıyanet
eden Es’ad Paşa Toptanî adındaki eski Drac meb’ûsu Arnavud tarafından
tertiplenmişti. Hasan Rızâ Paşa’nın vefâtından sonra da İşkodra savunması devam
etti. Fakat İşkodra’da kumandayı ele alan Es’ad Paşa, derhâl Karadağ ordusuyla
gizlice haberleşerek İşkodrayı düşmana teslim etti.
Kahraman
ve cesur bir asker olan Hasan Rızâ Paşa, gayet ciddî ve sert bir kimseydi.
Husûsî hayâtında latifeyi seven ve teklifsizce konuşan Paşa, vazifeyle ilgili
konularda derhâl sesini ve tavrını değiştirirdi. Verdiği emirleri tâkib eder,
gevşeklikleri affetmezdi, Açık sözlü bir kimse olup, birisi hakkında bildiğini
yüzüne söylemekten çekinmezdi. Emrindeki birliklerin eğitimlerine ve bütün
işlerine bizzat nezâret ederdi. En tehlikeli vazifeye en sevdiği kimseleri
me’mur ederdi. Üstüne aldığı vazifeyi nâmûs mes’elesi addeder ve tam manâsıyla
yerine getirmeye çalışırdı. Üst ve âmirlerine, kânun ve nizâmlara çok saygılı
idi. Ordunun politikayla uğraşmasına karşıydı. Silâhlı kuvvetleri politikaya
soktuğu için İttihâd ve Terakkî’yi tenkîd ederdi. Pâdişâha ve hükümete karşı
olan ve kendi saflarında yer almasını isteyen kimselere karşı; “Ben bu
hükümetin vâliliğini ve kumandanlığını kabul ettim. Bunun için ahd ettim ve
yemin ettim. Verdiğim söze ters hareket etmek benim için nâmussuzlukdur. Ben
vâli ve kumandan iken hükümet aleyhine en ufak bir teşebbüsü bile hoşgörü ile
karşılamam, azamî şiddetle hareket ederim” derdi. Emrindeki subay ve erlerin
itimâdını kazanmıştı. Kesin kararlı olup emirleri kat’î idi. Hatâsını anladığı
konuda ısrar etmeyen, fazilet sahibi bir komutandı.
1) İşkodra Savunması ve Hasan Rızâ Paşa (Genel
Kurmay Askerî Târih ve Stratejik Etüd Başkanlığı, Ankara-1987)
2) 1912-1913 Balkan Harbi’nde İşkodra
Müdâfaası (A. Gürman, N. Kocaman, İstanbul-1933)