Sultan Baba-24 Kasım 1991
Asıl ismi H. İhsan Tamgüney... Ancak halk arasında çok sevildiği için Ona "Gönül Sultanı" olarak "Sultan Baba" denirdi.
1904 yılında Artvin in Arhavi ilçesinde dünyaya gelen Sultan Baba nın, 2 yaşında babası, 6 yaşında da annesi vefat etti. Yetim ve öksüz olarak büyüyen H. İhsan Tamgüney, 1954 yılında İstanbul a gelerek Zeytinburnu ilçesine yerleşti. Dağıstanlı Şeyh Şerafettin-i Veli Hazretleri nin manevi tasarrufunda yoğrulan Sultan Baba, Şeyh Şerafettin-i Veli Hazretleri nin vefatından sonra halkı irşad vazifesine başladı.
Rahmet-i Rahman a kavuşana kadar yüzlerce talebe yetiştiren gönül sultanı, herkesin derdini dinler, müşkili olanlara nasihat vererek çözmeye çalışırdı.
Okul gibi dükkanı vardı
İstanbul' a geldikten sonra Zeytinburnu 'nda açtığı bakkal dükkânı manevi derslerin okutulduğu bir okul gibiydi.
Dükkânına gelen müşterilerin dertlerine şifa bularak ayrıldığı dükkânın yanında bir de kulübe gibi küçük bir evi vardı.
Gündüzleri saim, geceleri kaim olarak geçiren Sultan Baba 'nın ikamet ettiği mütevazı evi, dergah olarak kullanılıyor, gelen-giden misafirler için yemekler pişiriliyor, haram olan günler dışında her gün iftar ve sahur sofraları kuruluyordu.
Ümmetin kurtuluşu için
Sultan Baba' nın talebeleri, Allah Dostu 'nun en büyük özelliklerinden birisinin de Allah 'a niyazda bulunurken asla kendi nefsi için dua etmediğini belirtiyorlar. Sultan Baba, dualarında, Ümmet'in esaretten, sıkıntılardan ve baskılardan kurtuluşu için yalvarır, kuşlar gibi çırpınırdı.
Etrafında bulunanlara, çocuklarına ve sevenlerine Allah yolu nda yürüyen, Müslümanların birliği için çalışan, yürekli ve dürüst olan siyasi lidere yardımcı olmalarını öğütlerdi.
Çaresizlerin çaresi, yoksulların ve yetimlerin manevi babası, gönül saraylarımızın sultanı, en zor şartlarda yaşama mücadelesi verdi .
Terazisi şaşmaz
Bir yanda dava, bir yanda yuva, ancak o hiç vermedi mola... Sultan Baba, Arhavi, Bilecik, Zeytinburnu adreslerinde ikamet etmiş dört erkek, biri kız, toplam beş çocuk babası idi. Helal lokma için çalışan Zeytinburnu esnaflarındandı. 2 Bayramın dışında sürekli oruç tutardı. Az konuşur öz konuşur idi. (ya sus, ya hakkı söyle, imana düşmesin gölge.) Tartısı şaşmaz, yaratılandan korkmazdı.
Dik ve sert yürür, hikmetli bakar, ağzından bal akardı. Uzun boylu olmadığı halde çok heybetli gözükürdü. İslamın emirlerine göre yaşayan cefakâr ve vefakâr bir insandı. Bazen bir komutan. Sanki hükmeder. Bazen öyle yumuşak, gören melek der. Evet böyle celal cemal özelliğine, güzelliğine sahip efendi hazretleri Gaye İnsan ve Ufuk Peygamberinden, O yaratılanın en güzelinden örnek almış, güzel mi güzel bir insandı.
Sultan Baba nın Yolu
O nu okşar esen yel, O mürşidi mükemmel, O peygamberî bir model idi. İcazeti 12 imam lehçesinden, rahleyi tedrisinden olup, fazıl bir medrese talebesiydi. Allah a yakınlaşma yolunda salihler makamından şeyhliğe yükselmiş, tevazuda çok ileri gitmiş üçlerdendi.
Büyük imamlardan Şerafeddini Veli hazretlerinin müntesibi olan Sultan Baba, Yalova nın Güney köyünde, Cennet Tepesi nde medfundur. Asude görünümlü selvi ağaçlarının altında şeyhinin makamının yanında. Sultan Baba, "Şeyh Şerafettin Hazretleri ni ziyaret etmeden, kimse bize gelmesin" buyurmuşlardır. Sultan Baba tam bir gizli ilimler hazinesiydi. Gayb insanı denecek kadar gayb ilmine sahipti. Peygamberi ahlaka sahip olan Sultan Baba nın himmeti ve hikmeti sayılamıyacak kadar çoktu.
Gerçek dervişler ve sahteleri
Bir gün genç bir üniversite talebesi Sultan Baba yı ziyarete gider. Elini tazimle öper ve Sultan Baba ya sorar:
Sultan Baba, sahte dervişleri gerçek dervişlerden nasıl ayırabiliriz. Yani ölçü nedir?
Sultan Baba, O na şefkat nazariyle bakarak şu cevabı verir: Bak evladım, sana üç tane temel ölçü söyleyeceğim. Bunlara uyanlar gerçek, diğerleri sahte derviştir:
1- Gerçek dervişler, haramlardan kaçınırlar,
2- Gerçek dervişler, farz olan ibadetleri mutlaka yerine getirirler. Sünnetleri de terk etmezler.
3- Gerçek dervişler, dünya işleriyle de ilgilenir ancak, hiç bir zaman ahireti unutmazlar.
Yanlışta ısrar eden şeytanın oyuncağı olur
Sultan Baba nın kızı Fatma abla Babasına sormuş. Sultan Babam, Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır sözünden maksad nedir?
Sultan Baba, orada bulunanlara da hitap ederek Kulaklarınızı açın ve beni iyi dinleyin demiş ve şu cevabı vermiş: Bâyezid-i Bestâmî ye atfedilen bu söz, eski tasavvuf kitaplarımızdan itibaren hemen bütün kaynaklarda yer alır. Buradaki "şeyh" kelimesi mutlak manada mürşid demektir. Bütün uygulamalı ilimlerde o ilmin öğrenilmesi, bir üstad aracılığı ile olur. O konuya dair eserleri okumak, o ilmi öğrenmek için yetmez. Meselâ İslâmî ilimlerden "Kırâat" uygulamalı bir ilim olduğundan fem i muhsin"den (yetkili ağız) öğrenilir. Tecvid ve kıraat kitapları okunarak kurrâ olunamaz. Marangozluk, kaportacılık gibi çağdaş işler, futbol gibi oyunlar bile mutlaka bir ustadan öğrenilir. Futbol kitabı yazan biri, iyi bir futbolcu olmayabilir. Marangozluğun kitabını yazan da öyle. Hatta Tıp Fakültesini bitiren kimse nasıl bir uzmanın yanında ihtisas görmeden uzman doktor olamaz ve olmaya kalkıştığında insanları canından ederse, aynı şekilde bir üstadın yanında tasavvufi eğitim görmeden kendi kendine şeyhlik etmeye kalkışan bir kimse mutlaka yanılır ve şeytanın oyuncağı haline gelir. Bu sözde şeyhsizlikten maksad da tasavvuf ilminin şeyhsiz öğrenilip uygulanamayacağıdır. Yoksa herkesin mutlaka bir şeyhe bağlanması anlamına gelmez.
Cömertliğiyle meşhur olan Sultan Baba, Hicri Cemaziyel Evvel ayının 17 si, Miladi 24 Kasım 1991 Cumartesi günü dünyaya elveda, ukbaya merhaba dedi! Ulvi davete icabet etti.
Binlerce seveni tarafından Yalova ya bağlı Güneyköy de Şeyh Şerafettin-i Veli Hazretleri nin türbesine yakın bir yerde toprağa verildi.
Hiç yorum yok