ALLAH RESÜLÜ'NÜN YAHUDİLER İLE YAPTIĞI GAZVELER


ALLAH RESÜLÜ'NÜN YAHUDİLER İLE YAPTIĞI GAZVELER

BENİ KAYNUKA GAZVESİ


Medine âleminde üç büyük yahudi kabîlesi vardır: Beni Kurayza, Beni Nadr ve Beni Kaynuka...

Bunlardan sonuncusu cesaretiyle meşhur... Bu üç kabilenin de Allah'ın Resulüne ahdi var:

— Müslümanlara karşı hareket etmiyeceğiz! Kavga çıkarmıyacağız! Düşmanlarını

kışkırtmayacağız!

Kaynukaoğulları ahidlerini bozdu.



Bir yahudi kuyumcunun dükkânında oturan Arap kadını... Genç ve güzel kadın, örtülü... Kuyumcu,

kadının yüzünü açıp görmek istiyor. Kadın razı değil.. Kuyumcu bir şey demiyor ve usulca

yerinden kalkıp, kadının sarkan örtüsünü, ucundan, arkada bir yere iliştiriyor. Kadın işini bitirip de

ayağa kalkar kalkmaz üzerinden örtüsü düşüyor, başı ve vücudu açılıyor. Kadın çığlığı basıyor.

Yahudiler üşüşüyor ve iğrenç kahkahalarını koyuveriyorlar.

Yoldan geçen bir müslüman manzarayı görüyor, atılıyor ve bir vuruşta yahudiyi öldürüyor.

Yahudiler de onun üzerine atılıyorlar ve müslümanı parçalıyorlar.



İşte müslümanlarla yahudiler arasındaki ilk hâdise... Hâdise, Beni Kaynuka topluluğundan çıkma...



Allah Resulünün Başbuğluğunda, Kaynuka kabilesi muhasara ve âmân dilemeye mecbur edildi.

Yalvardılar:

— Ey Allah'ın Resulü: biz ettik, sen etme!.. Kadınlarımız ve çocuklarımız bizim olsun; geriye

kalan ne varsa al ve bizi bağışla!..

Allah Resulünün muradları sadece yahudi tehlikesini önlemek... Bütün yahudilerin bağlanmalarını

emrettiler. Araya baş münafık Abdullah bin Übey bin Selûl girdi.


Öyle yalvardı, öyle yırtındı, öyle ayak diredi ki, Allah'ın Resulü şu emri verdiler:

— Medine'den çıkıp gitsinler! Bu diyarda kendilerinden tek kişi kalmasın!

Her şeylerini bırakıp başlarını aldılar... Şam taraflarına göçtüler.

Ezelî've ebedî nasipleri bu... İhanet ve sonra zillet...

Birini edecek ve öbürünü görecekler.

Allah'tan ferman geldi:

«— Ey îman edenler; Yahudileri ve nasrânîleri dost edinmeyiniz!»

HAİN (KURAYZAOĞULLARI)


Gerilerin haini Kurayzalılar ayaklandıktan; Medine içine kadar girdikten ve Allah Resulünün

tedbirleriyle fazla bir şey yapamadan bütün niyetlerini belli ettikten sonra, küfür ordusunun

çekilmesiyle birdenbire sindiler ve bölgelerine gidip kalın duvarların arkasına çekildiler.

Allah'ın Resulü, Hazret-i Âyişe'nin hücresine gidip kılıcını astı.

Hitap Melekten:

— Sen kılıcını asıyorsun ama, melekler, silâh elde bekliyor. Lâhza geçirmeden Kurayza üzerine

yürü!

Hemen sokak sokak nida:

— Muharebede ibadeti kazaya kalanlar namaza durmasın! Hemen herkes toplansın! Namaz, toplu olarak başka yerde kılınacak!

Herkes toplandı. Kurayza muhasara edildi. Namazlar orada kılındı.

Yirmi gün süren muhasara...

Benî Kurayza büyükleri, Allah'ın Sevgilisine haber gönderdiler:

— Saad bin Muaz hakem olsun... Ne derse makbulümüz...

Saad ağır yaralı... O vaziyette, yardımla, Allah Resulünün huzuruna çıktı.

—- Saad, seni hakem tutuyorlar. Söyle, bu insanlar hakkında hükmün nedir?

— Hükmüm şudur ki, ey Allah'ın Resulü; bütün malları alınsın, çocukları ve kadınları esir edilsin,

erkekleri de baştan başa kılıçtan geçirilsin.

İnsanlığın Ufku buyurdular:

— Allah'ın hükmüyle hükmettin, yâ Saad!..

Benî Kurayza'dan yediyüz erkek öldürüldü. Kadınlar ve çocuklar esir edildi.

Reyhan isimli cariyeyi Allah'ın Resulü, kendi hizmetlerine ayırdılar. Benî Kurayza mallarını da hak

ölçüsüne göre taksim ettiler.

Kurayzaoğullarının, ahitleri çiğnemelerine ve ayaklanmalarına mâni olmak için o kadar çalıştığı

halde muvaffak olamayan yüce hakem Saad bin Muaz, aldığı ok yarasının tesiriyle şehid...

Allah'ın Resulü:

«— Saad'ın ölümünden Rahmanın Arşı titredi.»


Ensarın büyüğü Saad bin Muaz Hazretlerinin tabutu taşınırken, münafıklar söyleştiler:

— Cenazesi ne kadar hafif! Allah'ın Resulü:

— Melekler taşıyor. Diye cevap verdiler.

Saad'ın mezarı gül bahçesi gibi koktu..

HAYBER


Artık Yahudilik, büyük korku ve telâşta... Allah'ın Resulü, ileride mûslümanlığa en sağlam din

kahramanlarını verecek olan kendi kavimleriyle anlaşmış ve meydan bir hamlede düzlüğe kavuşmuştur.

Hicaz Yahudileri, Yahudiliğin hisarlı sitesi hâlinde. Hayber kalesinde merkezleşmiş bulunuyorlar.

Medine döküntüleri de orada...


Allah'ın Resulü, Hicretin yedinci yılı başında, Mekke dönüşlerinin hemen arkasından, Medine'den

Şam'a doğru sekiz konaklık yolda, bir zamanlar büyük ve tarihi bir şehir olan Hayber Kalesinin

önünde görünüverdiler.


Kaleye gece varmışlar ve sabah oluncaya kadar beklemişlerdi. Sabah olup da, yahudiler ellerinde

kazma, kürek, zembil, işlerine gitmek üzere şehirden çıktıkları zaman birdenbire Allah'ın

Resulünün saflarını karşılarında gördüler ve haykırdılar:

— Vallahi, işte M....... ve işte O'nun askeri... Allah'ın Resulü de, onlara, ellerindeki kazma ve

küreklerle bakıp manzarayı mânâlandırdılar:

— Hayber harap oldu.

Hayber'de Yahudilik kalesi çökecektir.

SİYAH BAYRAK

O zamana kadar sancaklar, hep beyaz, kol kol bazı gruplara veriliyordu. İlk defa olarak Peygamber

sancağı halinde tek bayrak, Hayber Seferinde kullanıldı.

Dirayet ve zerafet timsali Hazret-i Âyişe'nin meşlâhından siyah bir bayrak...

Bayrağı, Hazret-i Ali'ye verdiler. Hazret-i Ali onu aldı ve aşkla haykırdı:

— Ey, Allah'ın Resulü! Kâfirleri bizden olacakları âna kadar üstüste kıracağım!

Ali şu öğüdü aldı:

«— Adam kırmakta acele etme! Evvelâ kâfirlerin ortasına kadar ilerle! Onları İslama davet .et ve İslâmlığın kendilerine yüklediği borçları bildir! Sen de bil ki. Allah senin elinden bir kimseye hidayet eriştirecek olursa, kızıl tüylü develere sahip olmaktan bu sana yeğdir.»

BÜYÜK ÖLÇÜ

Cenk başlarken şanlı Sahabî Âmir Hazretleri, bütün gücüyle salladığı kılıcın kendisine değmesini

önleyemedi ve kendi silâhiyle şehid oldu.

Bâzıları dediler:

— Âmir'in iyi âmelleri heba olup gitti. Allah'm Resulü iki parmağını bitiştirip buyurdu:

— Yanlış! Âmir'e sevap hâsıl oldu, Ham çile, ıstırap, hem de cihad...

Böylece, dinin yarısı değerinde sayılan muazzam bir hadîsin hikmeti tecelli ediyordu: «— Ameller

niyetlere göredir.» Murad, neyse hüküm ona göre...

Bir başka büyük ölçü, bir başka büyük tecelliye kavuştu.

Çengin başında Allah Resulünün:

— Şu adam Cehennemliktir!

Diye gösterdiği bir sözde müslüman, muharebede bütün kuvvetiyle çalıştı ve nihayet yaralandı.

Sahabîlerden bir kaçı:

— Böylesi nasıl Cehennemlik olur?

Diye düşünürken bu adam, yaralarının acısına dayanamadı, tirkeşinden bir ok aldı, yayına taktı,

bütün kuvvetiyle gerdi, sonra kalbine çevirdi, attı ve kendi kendini öldürdü.

Sahabîleri, Allah'ın Sevgilisine hitap ettiler:

— Hak, senin dediğini gerçekleştirdi.

O zaman Peygamberler Peygamberi emir buyurdu: «— Ayağa kalk, ey filân adam ve halka nida et:

Cennete yalnız mü'min olan girer. Allah bu dini fâsık ve tacirlerin eliyle de kuvvetlendirir.»

Yâni ölenin, ne evvelâ gayret göstermesini, ne de sonra intiharını esas tuttular: Her şeyin esası

iman...

Ve buyurdular:

«—Öyleleri vardır ki, âleme karşı Cennetliklerin amelini işler, fakat Cehennemliktirler. Öyleleri de

vardır ki. Cehennemliklere mahsus işler içindedir; fakat Cennetliktir.»

Sonsuz hikmet... Hâdiselerin dış yüzüne bakıp hüküm savlırmakta acele yok... Her işin anahtarı

kalb...

ÇÖKEN KALE

Büyük bir cenk oldu.

İslâmda onbeş şehit... Yahudilerin doksanüçü ebediyen ruhsuz...

İslâm hücumu karşısında halkaları sökülen ve galip gelmeye başlayan koca Hayber Kapısını, koca

Ali bir omuzlayışla devirdi. Sonradan kapının kaldırılıp yerine takılması için yetmiş kişinin

çalışması icap etti.


Yahudilerin gizli hazineleri de bulundu ve gömülü olduğu yerden çıkarıldı. Katır 'derisinden bir

tulum içinde ağız ağıza altun.¦

Hayber büyüklerinden Ehtapoğlu'nun kızı Safiyye, Allah Resulünün zevceleri arasına girmek gibi

ebediyete denk bir şeref kazandı.

ZEHİRLİ KEÇİ

Hayber Yahudilerinden bir kadın, zahirde binbir dîkkat ve itina ile, Allah Resulüne takdim

edilmek üzere bir keçi kızarttı. Keçiyi, Peygamberler Peygamberinin sofrasına koydular.


Bu keçi, zehir san'atını her milletten iyi bilen yahudilerin, bütün ilimlerini kullanarak ölüm

acılığına buladıkları suikast yemeği...


Allah'ın Resulü keçinin budundan bir parça koparıp ağızlarına aldılar. Yanlarındaki sahabîlerden de

yiyenler oldu. Birden Allah'ın Resulü ferman ettiler:

— Çekin ellerinizi yemekten! Ve yahudi karısını getirttiler:

— Bu keçiye zehir süren sen misin?

— Nereden bildin?

Allah'ın Resulü, elindeki budu gösterdi: 
— Bu söyledi!

— Evet, keçiyi ben zehirledim!

— Niçin?

— Neticesini göreyim diye.. Eğer Hak Peygambersen zehir sana dokunmaz! Değilsen senden

kurtulalım diye...

Âlemlere Rahmet diye gelen, kadına hiçbir ceza tatbik etmediler. Yemeği yiyenlerden biri vefat

etti. Allah'ın Resulü de zehirden müteessir oldular ve kendilerini iki kürek kemiği arasından

hacemat ettirdiler. Kan aldırdılar.

Yahudi karısı:

— İnandım, Hak Peygambermişsin!

Onu, zehir yüzünden şehit olan sahabinin vârislerine teslim ettiler.

İki rivayet var:

Öldürüldü veya müslüman olduğu için affedildi.

Rivayetlerin ikisi de ne güzel.


Çöle İnen Nur
NFK

Hiç yorum yok

Öne Çıkan Yayın

İBDA ve İBDA-C Nedir?

İBDA-C’nin daha iyi anlaşılması için İBDA'nın kısaca tarif ve izahını yapmak istiyoruz… Kumandanımız Salih Mirzabeyoğlu’nun "...

İzleyiciler

Popüler Yayınlar

Tema resimleri duncan1890 tarafından tasarlanmıştır. Blogger tarafından desteklenmektedir.