Gaybi Sun'ullah
Gaybi Sun'ullah
Miladi 1610-1615 yıllarında Kütahya'da doğmuştur. Kalburcu Şeyhi (Çavdar Baba) Pir Seyyid Ahmed Beşir Efendi'nin torunudur.
Tahsilini Kütahya müftüsü ve müderris olan babası Ahmed Efendi'den almaya başlamıştır. Zahiri ilimleri babasından tamamladıktan sonra Ledünni ilimleri ve tasavvuf terbiyesini alma aşkıyla yanan gönlünü bağlayacağı kamil bir mürşit aramaya başlamış ve İstanbul'daki Oğlanlar Şeyhi İbrahim Efendi'ye bağlanmıştır. 1649’dan 1655’e kadar sohbetlerine katıldığı İbrahim Efendi’nin ahvalini ve sözlerini "Sohbetname" adını verdiği kitabında açıkça kaydetmiştir. Bu eser, Melamilerin akide ve görüşlerini de dile getirmesi açısından oldukça önemli bir eserdir. Şeyhini hakkıyla temsil etmiş bir şahsiyet olan Gaybî, İbrahim Efendi’nin tarikat silsilesini ve Melami itikadını “Biatname” adlı risalesinde özetlemektedir.
Daha önceki mürşitlerin de maruz kaldığı gibi o da devrinin mutaassıb zahiri hocaları tarafından zındıklıkla itham edilmiştir. Bu grup, halkı da aleyhine döndürme gayretine girince, "Hüda Rabbim, nebim Hak'ka Muhammed'dir Resulullah Hem İstam dinidir dinim, Kitabımdır Kelamullah" diye başlayan 22 beyitlik meşhur şiirini yazmıştır. Tasavvufi düşünceyi ve ledünni ilmin inceliklerini bu gün bile kolaylıkla anlaşılabilecek duru bir Türkçe ile yazmıştır. 1655'de şeyhinin ölümünden sonra Kütahya'ya döndü ve burada bir zaviye yaparak halka nasihatler verdi ve 1663’te Kütahya’da öldü.
Kütahya halkı Gaybi Sun'ullah Hazretleri'ni "Hüda Rabbim Sultan" olarak bilir. Hatta dışarıdan gelen sanat aşıkları Gaybi Sun'ullah Türbesi'ni sorduklarında kimse cevap verememiş ve gelenler, bu kadar değerli bir Allah Dostu'nu bilmiyorlar diye halkı lakayıtlıkla ve değerlerine sahip çıkmamakla itham etmişlerdir.
Türbesi Kütahya Meydan Mahallesi'nde, içinde pek çok ulema ve evliya'nın medfun bulunduğu Musalla Mezarlığı'nın kuzeyindedir. Harap olan türbe 1979, 1980 senelerinde Ressam Ahmet Yakupoğlu ve Mehmed Dumlu hocanın o günkü Belediye Başkanı Erdoğan Yavuzlar'a manevi baskıları ile restore edilmiş ve kubbesi çini seramik ile kaplanmıştır.
Eserleri
Gaybi Divani
Biatname
Sohbetname
Tarik-ül Hak Fi teveccüh-ül mutlak
Ruh-ul hakika
Akaitname
Maksud-i Ayniye Tercemesi
Gaybi Divanı'ndan:
Bir seçer farz edelim başdan başa bu âlemi
Fehm edelim ta murâdımız murâd üzre dilâ
Gerçi bu temsilimiz eb'ad görünür eb'ade
Cân ile dilden kabûl eyler velâkin akrıba
Bu dıraht-ı âlemin oldu zemini Arş bil
Pençesidir kürsi ve sâk oldular yedi semâ
Nâr-u-bâd-ü-ab-ü-hâk oldu misâli dalları
Hem mevâlîd-i selâse berk gül meyve şehâ
Dâiye düşdü nevâta kendi zâtın görmeğe
Bâtınından kopdu naçâr kuvve-i neşv-ü-nemâ
Geldi hâke bulmadı anda dahi kendisini
Gitdi sâka tâ ki bula derdine anda devâ
Olmadı sakdan dahi derdine dermân âkıbet
Azm-i şâh etdi bula hem hasta cânına şifâ
Ermedi şâhdan murada yaprağa dutdu yüzün
Hem çiçek ile geçirdi arada çok mâcerâ
Âkıbet bunları da terk kıldı geldi meyveye
Gördü kendini temâmet zâtına etdi senâ
Bildi vü buldu vü gördü kendi kendini temâm
İlmi ayn-ül-Hakka erdi oldu sırr-ül-iktızâ
*********************************************************
Ya ilâhi neyler isen et beni
Tek hemen benden gönül incinmesin
Bu kemâle lâyık et cân-ü- teni
Tek hemen benden gönül incinmesin
Ne İbâdet ile mağrur olayım
Ne meârif ile mesrur olayım
Matlabımdan cümle ma’zûr olayım
Tek hemen benden gönül incinmesin
Halk içinde olayım hâk-ı siyah
Gice gündüz edeyim âh ile vah
İlmim erdi bundan ulu yok günâh
Tek hemen benden gönül incinmesin
Çekeyim her bir günâha bin ceza
Görmeyim ömrümde asla bir safa
Her tarafdan başıma yağsın belâ
Tek hemen benden gönül incinmesin
Olmasun âlemde bana feth-i bâb
Cevr ü mihnetde yürek olsun kebâb
Kâ’ilim her ne kadar varsa azab
Tek hemen benden gönül incinmesin
Ya îlâhi ver bana hulk-ı azîm
Kulların kalbinde olayım mukîm
Razıyım olsun bana mesken cehim
Tek hemen benden gönül incinmesin
Yere göğe sığmıyan Hallâka bak
Gönlüne sığmış anı etmiş durak
Her safadan olayım Gaybî ırak
Tek hemen benden gönül incinmesin
Hiç yorum yok