AT(A)SÖZLERİ...
Atasözleri…
Birçok mevzuda, çok veciz, derdinizi fazla söze hacet bırakmadan anlatan, bazen de sadece, bir atasözü söyleyerek muhatabınıza söylemek istediğiniz şeyi söyleyebilirsiniz.
Kültürel miraslarımızdandır atasözleri…
Ama şimdi, biz burada hem atasözlerini, hem de onların gündemle ilgili yansımalarını ele alacağız. Malûm bazıları, veciz ifadelerden anlamıyorlar, illâ ki uzun uzun açıklamak gerekir…
Öyle zamanlarda yaşıyoruz ki; bazen çok entelektüel, birikimli, okuyan, okuduğunu anlamaya çalışan olarak gördüğünüz insanlar hiç de öyle göründükleri gibi olamayabiliyorlar…
Neyse, bir atasözü;
“DAVULUN SESİ UZAKTAN HOŞ GELİR”
Anlamı: Olayları dışarıdan seyredenler için her şey, hoş ve kolay görünür. Bir şeyin mahiyeti seyredek değil, bizzat yaşanarak anlaşılır. Öyle durumlar vardır ki, içinde yaşayan kimseyi rahatsız eder; uzaktan bakan ise ona imrenir…
Evet, aslında üzerinde uzun uzun konuşulamayacak kadar, güzel ifâde edilmiş bir açıklama…
Ama başta da dedik ya, içinde bulunduğumuz zaman itibarı ile, kafalar o kadar kuma gömülmüş ki; her şeyi olduğu gibi bunu da izâh etmek zorundayız..
Arkadaşım, kardeşim; sen şu anda davulun çok uzağında olarak yorum yapıyorsun. Yani, davula yaklaştıkça ses rahatsız etmeye başlıyor..
Demem o ki; biz 9 yıldır ve hâlâ “Ölüm Odası” gerçeğini, davulun uzaktaki sesi gibi, çok ama çok uzaklardan dinliyoruz. Ama bazıları, “Ölüm Odası”na yaklaştıkça, o sesin ne kadar rahatsız edici bir ses olduğunu görmüş ve bunun gayreti içine düşmüş…
Ama sen, hâlâ uzaktan dinleyen olarak, oturduğun yerden hop oturup, hop kalkıyorsun… (Bu arada hatırlatayım, oturup kalkarken dikkatli ol, bir yerin incinebilir. Bak ne kadar da merhametliyiz demi ama!)
Zaten siz "Ölüm Odası"ndan gelen sese de kulak vermiyorsunuz ki, yanından gelen sese kulak verseniz. "Ölüm Odası"ndan gelen sese kulak verilse bu hâlde mi olurduk?
Efendim işte ihtilâlci hareket şöyle olur, böyle olur gibi veciz ifadelerle de, büyük bir devrimci olduğun da anlaşılıyor. Ama işin özüne dönecek olursak, sen hâlâ oturduğun yerdesin, hop oturup hop kalkmayı da, en büyük devrim(!) zannediyorsun…
Madem o kadar büyük bir ihtilâlci idin, Kumandan, cezaevi ring aracında, soğuk kış günü 14 saat (anlayamayanlar için yazıyla “ON DÖRT” saat) İstanbul-Bolu arasında bekletilirken nerede idin.
Doğru ya o zaman sen, hooop kalkmış ve oturmuştun…
Ve hâlâ oturuyorsun…
*
“Ölüm Odası” desem ne anlarsın?
Acaba, “Ölüm Odası” denince aklına ne geliyor?
Hani sen ihtilâlci bir hareketin mensubusun ya, Kumandanın “Telegram” işkencesi gördüğü bir zamanda, telegramcılarla hesaplaşmak adına, slogan atmaktan başka ne yaptın…
Bütün bu gerçekleri önüne koyup, hâlâ hop oturup hop kalkmaya devam edecek misin, yok reisiniz, yok şefiniz diye.
Doğru ya unutmuşum, sen davula uzak olduğun için, davuldan çıkan, yanındaki insanı rahatsız eden o sesi, oyun havası zannediyorsun ve hoooop oturup, hooop kalkıyorsun.
Arkadaşım, kardeşim bi dur hele, o dinlediğin oyun havası değil, öyle hop oturup hop kalkmana gerek yok, o dinlediğin, dünya çapında bir Mütefekkir’in kulağının dibinde 24 saat, hiç ara vermeden, rahatsız eden davulun sesi…
O sesin ne kadar rahatsız ettiğini, o sese yakın olan insan söylemiş, bunun üzerine sana düşen de, “Ben bu mevzuda ne yapabilirim” diye düşünmek gerekirken, hop oturup, hop kalkıyorsun… (Bu arada bir daha uyaralım, öyle çok hop oturup hop kalkma, bi yerlerini incitirsin.)
17 yıldır cezaevinde olan, haksız-hukuksuz bir şekilde idam cezası alan bir insandan bahsediyoruz. Ve öyle bir noktaya gelmiş ki; bu adaletsizlik artık herkesin dilinde ve gündeminde, başbakana kadar…
Tam da bu noktaya gelince, ihtilâlci bir hareketin mensubu olarak sen yaptın?
Dur ben söyleyeyim; hooop oturup, hooop kalktın…
Ve son söz;
Arkadaşım, kardeşim, gönüldaşım; öyle hop oturup hop kalkma da, davulun yanındaki adama kulak ver, ne diyor, ne demek istiyor, iyi dinle. Ondan sonra ne yaparsan yap. İstersen bugüne kadar yaptığın gibi, hooop oturup hooop kalkmaya devam et, istersen yazılanları anla, anlamaya çalış.. (İşin esası anlayacağından hiç umudum yok ama bizimkisi de iyi niyet temennisi zaten..)
Birçok mevzuda, çok veciz, derdinizi fazla söze hacet bırakmadan anlatan, bazen de sadece, bir atasözü söyleyerek muhatabınıza söylemek istediğiniz şeyi söyleyebilirsiniz.
Kültürel miraslarımızdandır atasözleri…
Ama şimdi, biz burada hem atasözlerini, hem de onların gündemle ilgili yansımalarını ele alacağız. Malûm bazıları, veciz ifadelerden anlamıyorlar, illâ ki uzun uzun açıklamak gerekir…
Öyle zamanlarda yaşıyoruz ki; bazen çok entelektüel, birikimli, okuyan, okuduğunu anlamaya çalışan olarak gördüğünüz insanlar hiç de öyle göründükleri gibi olamayabiliyorlar…
Neyse, bir atasözü;
“DAVULUN SESİ UZAKTAN HOŞ GELİR”
Anlamı: Olayları dışarıdan seyredenler için her şey, hoş ve kolay görünür. Bir şeyin mahiyeti seyredek değil, bizzat yaşanarak anlaşılır. Öyle durumlar vardır ki, içinde yaşayan kimseyi rahatsız eder; uzaktan bakan ise ona imrenir…
Evet, aslında üzerinde uzun uzun konuşulamayacak kadar, güzel ifâde edilmiş bir açıklama…
Ama başta da dedik ya, içinde bulunduğumuz zaman itibarı ile, kafalar o kadar kuma gömülmüş ki; her şeyi olduğu gibi bunu da izâh etmek zorundayız..
Arkadaşım, kardeşim; sen şu anda davulun çok uzağında olarak yorum yapıyorsun. Yani, davula yaklaştıkça ses rahatsız etmeye başlıyor..
Demem o ki; biz 9 yıldır ve hâlâ “Ölüm Odası” gerçeğini, davulun uzaktaki sesi gibi, çok ama çok uzaklardan dinliyoruz. Ama bazıları, “Ölüm Odası”na yaklaştıkça, o sesin ne kadar rahatsız edici bir ses olduğunu görmüş ve bunun gayreti içine düşmüş…
Ama sen, hâlâ uzaktan dinleyen olarak, oturduğun yerden hop oturup, hop kalkıyorsun… (Bu arada hatırlatayım, oturup kalkarken dikkatli ol, bir yerin incinebilir. Bak ne kadar da merhametliyiz demi ama!)
Zaten siz "Ölüm Odası"ndan gelen sese de kulak vermiyorsunuz ki, yanından gelen sese kulak verseniz. "Ölüm Odası"ndan gelen sese kulak verilse bu hâlde mi olurduk?
Efendim işte ihtilâlci hareket şöyle olur, böyle olur gibi veciz ifadelerle de, büyük bir devrimci olduğun da anlaşılıyor. Ama işin özüne dönecek olursak, sen hâlâ oturduğun yerdesin, hop oturup hop kalkmayı da, en büyük devrim(!) zannediyorsun…
Madem o kadar büyük bir ihtilâlci idin, Kumandan, cezaevi ring aracında, soğuk kış günü 14 saat (anlayamayanlar için yazıyla “ON DÖRT” saat) İstanbul-Bolu arasında bekletilirken nerede idin.
Doğru ya o zaman sen, hooop kalkmış ve oturmuştun…
Ve hâlâ oturuyorsun…
*
“Ölüm Odası” desem ne anlarsın?
Acaba, “Ölüm Odası” denince aklına ne geliyor?
Hani sen ihtilâlci bir hareketin mensubusun ya, Kumandanın “Telegram” işkencesi gördüğü bir zamanda, telegramcılarla hesaplaşmak adına, slogan atmaktan başka ne yaptın…
Bütün bu gerçekleri önüne koyup, hâlâ hop oturup hop kalkmaya devam edecek misin, yok reisiniz, yok şefiniz diye.
Doğru ya unutmuşum, sen davula uzak olduğun için, davuldan çıkan, yanındaki insanı rahatsız eden o sesi, oyun havası zannediyorsun ve hoooop oturup, hooop kalkıyorsun.
Arkadaşım, kardeşim bi dur hele, o dinlediğin oyun havası değil, öyle hop oturup hop kalkmana gerek yok, o dinlediğin, dünya çapında bir Mütefekkir’in kulağının dibinde 24 saat, hiç ara vermeden, rahatsız eden davulun sesi…
O sesin ne kadar rahatsız ettiğini, o sese yakın olan insan söylemiş, bunun üzerine sana düşen de, “Ben bu mevzuda ne yapabilirim” diye düşünmek gerekirken, hop oturup, hop kalkıyorsun… (Bu arada bir daha uyaralım, öyle çok hop oturup hop kalkma, bi yerlerini incitirsin.)
17 yıldır cezaevinde olan, haksız-hukuksuz bir şekilde idam cezası alan bir insandan bahsediyoruz. Ve öyle bir noktaya gelmiş ki; bu adaletsizlik artık herkesin dilinde ve gündeminde, başbakana kadar…
Tam da bu noktaya gelince, ihtilâlci bir hareketin mensubu olarak sen yaptın?
Dur ben söyleyeyim; hooop oturup, hooop kalktın…
Ve son söz;
Arkadaşım, kardeşim, gönüldaşım; öyle hop oturup hop kalkma da, davulun yanındaki adama kulak ver, ne diyor, ne demek istiyor, iyi dinle. Ondan sonra ne yaparsan yap. İstersen bugüne kadar yaptığın gibi, hooop oturup hooop kalkmaya devam et, istersen yazılanları anla, anlamaya çalış.. (İşin esası anlayacağından hiç umudum yok ama bizimkisi de iyi niyet temennisi zaten..)
Hiç yorum yok