DERSİM KATLİAMI- NECİP FAZIL KISAKÜREK
“En aşağı 50.000 müslümanın kanını ve canını ihtiva etmesi bakımından, kalın hatlarıyle bir harita gibi çizdiğimiz ve şu anda yalnız ana prensip ve mânasıyle tesbit ettiğimiz bu facianın, tarihte bir benzeri gösterilemez.
Babalarını arayan ve yanına gitmek
istediklerini söyleyen iki mâsum çocuğun Hozat Kaymakamı tarafından
süngületilerek babalarının yanına gönderilmesi... Kendisinin öğretmen ve
köy halkıyle alâkasız bir şahıs olduğunu iddia ederek alevler içinden
fırlamak isteyen bir gencin, kalasla itilip alevler içine atılması ve
karşısında sigara içilmesi... Buğday sapları üstünde yakılan, daha evvel
kurşunlanmış bütün bir köy halkı... Annesinin karnından sivri uçlu
âletle çıkartıldıktan sonra yaşamakta devam eden ve hala topuğunda bu
sivri uçlu âletin izini taşıyan çocuk... Bir dere içinde boğazlanan ve
bu fiili yerine getiren cellâdın bulunması bir hayli zorluğa yol açan
yirmi mâsum... Ve buna benzer daha neler, daha neler!..
Cesetleri değil, mânaları muhakeme ve
idam eden tarih, bakalım bu 50.000, çocuk, genç, ihtiyar, kız, kadın,
hasta, alil müslüman cesedine karşılık kaç ferdin mânası üzerinde ebedî
idam kararı verecektir?"
"(24 yıl evvelki Büyük Doğu’lardan)
Hozat`ın Dolantanır köyünden Veli
isminde bir genç, Elâzığ Muallim Mektebinde okuduktan sonra öğretmen
olarak Trakya`ya gönderilmiş, orada evlenmiş, 3 çocuk sahibi olmuş ve
tam da Dersim hareketi başlamak üzereyken, karısı ve çocuklarıyle, yaz
tatilini geçirmek üzere köyüne gitmiştir.
Genç muallimin köyü, erkekli ve kadınlı, çocuklu ve ihtiyarlı
doğranırken, kendisi, karısı ve çocukları da aynı âkıbete mahkûm edilmiş
ve cesetleri yakılmıştır.
Mazgirt Tersemek nahiyesinin halkı doğranmakta... Merhamet sahiplerinden biri, birle on yaşı
arasında 20 kadar çocuğu alıp bir derenin içine saklamıştır. Vazivet
birden haber alınıyor. Çocukların öldürülmeleri emri veriliyor. Fakat bu
emri yerine getirebilecek kimse zuhur edemiyor. En katı yürekliler
bile, böyle müdafaasız mâsumlara silâh kullanamayacaklarını söylemeye
mecbur kalıyorlar. Tecrübe birkaç defa akamete uğruyor ve hayli sıkıntı
mevzuu oluyor. Nihayet en kara yüzlü çingenelerden daha karanlık suratlı
bir adam bulunuyor ve bir dere içinde titreşe titreşe bekleyen 20 mâsumun işi bitiriliyor.
Murat suyunun kandan kıpkızıl aktığını görenler olmustur.
Celâl Bayar`ın Başvekil ve Mareşal
Fevzi Çakmak`in Genelkurmay Başkanı bulunduğu 1938 yılında cereyan eden
Dersim faciası, bütünleştirilmesini okuyucularımızın hayaline ve
istikbâldeki tarihçinin kalemine bıraktığımız birkaç teferruat çizgisi
halinde budur! Dayandığı tek sebep de birtakım âsâyişsizlik ve
itaatsizlik bahanesi altında, bütün Doğu Anadolu`yu kapsayıcı olarak, o mıntıkanın bir türlü sulandırılamayan koyu İslâmi rengidir.
Bir kıvılcım halinde gösterdiğimiz
Dersim yangınının kömürleştirilmiş 50.000 cesedinde, kutup şahsiyetler
dışı bir yığın olarak din mazlumluğunun en çarpıcı levhasını
seyredebilirsiniz."
Hiç yorum yok