Bir Göç Ağıdı: Yistambılakue
Hajret kelimesi Çerkesce'ye Arapça'dan geçmiş olup Hicret (Göç etmek) kelimesinden gelir.
Rus Çarlığı orduları, yüzyıllar süren Kafkas-Rus Savaşları'nda 1822
yılında Orta Kafkasya'da askeri açıdan son derece stratejik önemi olan
ve Güney Kafkasya ulaşımın kapısı olan Daryal geçidini ele geçirmek için
Kabardey Çerkeslerinin yaşadığı bölgeyi büyük kıyımlar yaparak ele
geçirir.
Rus egemenliğini kabul etmeyen Kabardey Prenslerinin bir bölümü
maiyetleri ile birlikte Kabardey topraklarını terk ederek batı
Çerkesleri ile birleşerek 1864 yılında Kafkasya'nın tamamı Ruslar
tarafından işgal edilinceye kadar Batı Çerkesleri ile birlikte savaşmaya
devam ettiler.
İşgal edilen topraklardan göç ederek Batı Çerkesleri ile birlikte
savaşa devam ettikleri için HAJRET (Hicret) Kabardeyler olarak
anılırlar. Kafkasya'nın Rus Çarlığı tarafından işgali tamamlandıktan
sonra sağ kalanlar Karadeniz kıyılarındaki Çerkes topraklarından Osmanlı
topraklarına zorla sürülürler.
Bugün Türkiye'de Kayseri, Sivas, Tokat, Maraş illerinde, Ürdün'de
Suriye'de yaşayan Kabardey Çerkeslerinin büyük bir bölümü Hajret
Kabardeylerinin torunlarıdır. Bir kısım Hajret Çerkesleri ise Rusya
Federasyonu - Kafkasya bölgesinde, Adıgey Cumhuriyetinde yaşıyor.
Savaş yıllarında ve sürgün yollarında Çerkesler, birçok acıklı
şarkılar söyleyip ağıtlar yakmıştır. Hepsi de kan ve gözyaşı ile
yoğrulmuş, acı yıllara tanıklık eden belge niteliğinde. Bu şarkıları
dinleyen Çerkesler bugün de gözyaşlarını tutamazlar.
"Bir Göç Ağıdı" da, sürgünde bestelenmiş bir sürgün ağıdıdır. Uzun
yıllar süren Kafkas - Rus savaşlarında yaşanan dramları, çekilen acıları
ve Çerkes halkından sağ kalanların vatanlarından zorla nasıl
sürüldüklerini anlatan belge niteliğindedir.
1977-78 yıllarında Kayseri - Pınarbaşı bölgesinden derlediğim bu
şarkıyı her söylediğimde ben de diğer Çerkesler gibi gözyaşlarımı
tutamam.
Dilerim ki, insanlık tarihinin utanç sayfalarını oluşturan böylesi dramları bundan sonra başka halklar ve uluslar yaşamazlar.
Şarkıyı Çerkesceden Türkçeye tercüme ederken dramatik içeriğini ve
kafiye düzenini korumak oldukça zor ise de bize o yıllarda çekilen
acıları şöyle aktarır:
"Bu gece boyunca, yıldızları sayıyorum ey Tanrım,
Saçlarımın sayısınca, insan yitirdik ey Dünya.
Büyük Hajret Prensleri, Canlarını esirgemeden savaşıyor ey Tanrım,
Yiğit Çerkes gençlerinin, cesetleri geliyor cepheden ey Dünya.
Bu gece boyunca, koca toplar uğulduyor ey Tanrım,
Gözyaşları içinde, vatanımızdan sürülüyoruz ey Dünya!
Herkes bize İstanbul Yolcuları diyor ey Tanrım,
Belli değil nereye gittiğimiz, döküldük yollara ey Dünya!
Kara-kara gemiler savruluyor rüzgarda ey tanrım,
Gelen vuruyor, giden vuruyor, kaldık ortalıklarda ey Dünya,
Köyümüzün çocukları, acı çığlıklar atıyor ey Tanrım,
Bizim çığlıklarımızı, kimseler duymuyor ey Dünya.
Kara-kara gemiler yanaşıyor limana ey Tanrım,
Yanaşacak kimsemiz yok kaldık tek başımıza ey Dünya.
Yanaşacak kimsemiz yok kaldık tek başımıza ey Dünya!"
Bir Göç Ağıdı: Yistambılakue paylaşan: vadetamam
Hiç yorum yok