28 ŞUBAT BİTTİ Mİ?
28 ŞUBAT BİTTİ Mİ?
28 Şubat’ın
üzerinden tam on beş yıl geçti. Müslümanlara karşı Allahsız ve ahlaksız bir
güruh tarafından yapılan post-modern darbe. Bin yıl sürecek höykürmeleriyle
Müslüman Anadolu insanına karşı harekete geçenler, adeta bir sürek avı başlattılar.
Tankı ile, silahı ile, gazetesi, televizyonu ile “topyekün savaş” ilan
etmişlerdi. O günler fazlası ile
herkesin hafızasında yer etmiştir. Kıyısından ucundan Müslüman olan herkesi
etkilemiştir elbet.
Bu sene 28
Şubat daha yüksek bir dille eleştirilir oldu. O dönem brifing alıp, emir
üzerine haber yapanları dahi 28 Şubatı eleştirirken gördük. İnsanlar meydanlara
inip 28 Şubatı protesto etti. Hele ki Yakup Köse’nin henüz 14 yaşında iken idam
cezası alması İstiklal Mahkemeleri ile 28 Şubat mahkemeleri arasında hiçbir
fark olmadığını ortaya koydu. Ha mezardan ceset çıkartıp asan İstiklal
mahkemesi, ha 14 yaşında bir çocuğa idam cezası veren 28 Şubat mahkemesi.
Üstelik idam cezası vermesi yetmez gibi kendi koydukları kanunlar gereği ıslah evinde kalması gereken Yakup Köse hırsız,
uyuşturucu taciri gibi adli suçlularla aynı yere konmuştur. Bütün bunlar ulusal
medyada konuşuldu ve sanki 28 Şubatla hesaplaşıyoruz gibi bir hava oluştu.
Fakat o
dönemle ilgili konuşulmayan birkaç şey var ki 28 Şubat ile hesaplaşılmadığının
ve hatta devam ettiğinin delili durumunda. 28 Şubat denilince ilk akla gelmesi
gereken isim Salih Mirzabeyoğlu’dur. Her gün çocuğunu almak için gittiği okulun
önünden eşi ve çocukları ile beklerken gözaltına alınan ama basında ve polis kayıtlarında
“evine yapılan baskınla yakalandı” denilen, sonrasında ise hiçbir delil olmadan polisin ve savcının sipariş üzerine
“örgüt liderliği”ne münasip görülen Salih Mirzabeyoğlu. Hele 25 Ocak “Noel Baba
Operasyonu”ndan sonraki mahkemeye çıkarılma görüntüleri. Göz göre göre işkence
yapan bir devlet ve bunun karşısında suskun demokrat(!) takımı. Bunların hiç
birisi bu 28 Şubatta da konuşulmadı. 13 yıldır hapiste olan ve bunun 7 yılı ise
“kanun geriye yürütülmek” suretiyle hücrede tutulan bir mütefekkiri yine kimse
görmedi. 11 yıldır günün yirmi dört saati “telegram” işkencesi altında olan bir
Müslüman’ı yine hiç kimse görmedi. Televizyonlarda enine, boyuna 28 Şubat
tartışıldı, belgeseller yapıldı ama brifingli yargı tarafından 60 eser sahibi
bir yazarın “her ne kadar bir eylemi ve
eylem talimatı olmadığı tesbit edilmişse de” idam cezası alması hiç gündeme
gelmedi. Sayın Salih Mirzabeyoğlu içerde
olduğu müddetçe, O’na uygulana “telegram” işkencesi son bulmadığı sürece hiç kimse 28 Şubat’ın bittiğinden bahsetmesin.
Eğer bir
dönem kapanırsa o dönem ile ilgili her türden uygulamanın da yürürlükten
kalkması lazım gelir. Şimdi hep beraber bakalım 28 Şubat ile günümüz arasında
bir fark var mı?
28 Şubat
döneminde Kuran-ı Kerim eğitimi 12 yaşın üstüne çıkarılmış ve 12 yaşın
altındaki çocuklar için Kuran eğitimi yasaklanmıştı. Bu gün değişen ne?
28 Şubat
döneminde zorunlu eğitim Müslümanlar’ın çok büyük tepkilerine, protesto
gösterilerine rağmen 8 yıla çıkmıştı. Şimdi 12yıla çıkaramaya çalışıyorlar.
28 Şubat
döneminde Başörtüsü okullarda ve kamu kuruluşlarında yasaktı. Günümüzde yasak
hala sürüyor.
28 Şubat
döneminde ortaya çıkan birçok uygulama bugün 10 yıldır iktidarda olan AKP
eliyle kesintisiz uygulanmaktadır. Dün bunları Ergenekoncu olarak bilinen
kişiler yapıyordu şimdi ise ılımlı İslamcılar eli ile yapılıyor. 28 Şubat
döneminde de ilk hedef İBDA’cılardı şimdi de ilk hedef İBDA’cılar. Ama şu
unutulmamalıdır ki İBDA o dönemden de güçlenerek yoluna devam etti Allah’ın
izni ile şimdi de güçlenerek yoluna devam edecektir. Yeryüzü BAŞYÜCELİK
oluncaya dek.
Hakkı Aka
Hiç yorum yok